Sevdamız kadar güzeldi
gözlerinden vuruldu Halep (gece)
kan rengi bir şafakta (umut)
ha düştü ha düşecek (çocuk)
Çocuklarımız
Ellerinden çamur damlıyor
Sobelenmiş yüreklerin dudakları kanıyor.
Artık saklanacak bir duldalık yok
Zulüm basmış dört bir yanı
Annelerin düşleri yanıyor
Babamın avuçları
Moloz yığınlarının altında
Gelinlik giysilerinde
Gergeflere işleniyor çocuklar
Genç kızların kanayan ellerinde
Her biri bir mücahid
Dikilmişler zulmün karşısına
Dikilmişler korku nedir bilmeden
Şehadet parmaklarında kan
Çiçek açmış gözlerinde
Şehadetin muştusu dudaklarında
Yavaş yavaş ölen
Bir şehir var orada (Halep)
Her biri Uhud’dan çıkmış gibi
Ömer gibi Osman gibi Ali gibi
Hamza gibi yürekleri parçalanmış
Dişlerinden kan sızıyor Hind’in
Ehrimen’in Ahuramazda’nın (çocuklarının)
Alev alev yanan bir şehir
Ateşi kutsayan katil ellerde
Yavaş yavaş ölen
Bir şehir var (Halep)
Gömerken tohumlarını toprağa
Mırıldanıyor kurumuş dudakları
-hasbunallah ve ni’mel vekil-
Peçesi yırtılıyor bu zalim çağın
Ve düşüyor takiyyeler
Düşüyor şeytan suretinde (hizipler)
Kurdukları sofralarda
“büyük şeytan-küçük şeytan” ve
En büyük şeytan takiyyesiyle
Sofranın en başında sunak taşlarına yatırıyor İsmailleri
Ayşeleri Zeynepleri çekiyor saçlarından
Bir Endülüs yaşanıyor Halep’te
Güvercinler gerdanından boğazlanıyor
Can çekişiyor hicabım
Katil sineklerin saldırısında
Can çekişiyor karanlık (dünya)
Çarmıha geriliyor umudun yolu
Çığlık çığlığa bir şehir yanıyor (Halep)
Çığlık çığlığa bir ölüm
Çocukların gözlerinde
Fecrin doğuşu bekleniyor
Ebabil gagasında bir muştu
-Sabah yakın değil mi?-