Sensizliğin İşkencesi

İbrahim Yılmaz

Seyyid Kutup'a ve...

Prangalarında son yüreği

Taşımadı seni

Ya bizim umutlarımız

Yanmıştı ağustos sıcağında

Işığın tebessümün seyrini gördük

Alevin sönüşünü vurgunluğun ihanetini

Ama tadamadık ölümün işkencesini

Senin gibi doyumsuz

 

Bak senin yolunda sana ulaşamadık

Belki de hala varlığınla değiliz

Seninle devrilmek için toprağa

Martıların gözlerinden inmedik daha

 

Sabırların boyandığı kapılarda hep

Seni aradık adını...

Diriliş ufuklarında hep soldu

Senden boşanan gözlerimiz

Seraplarımızın arasında

Ektiğin mavi çehreni

Acılarımızla beslemedik daha

Mesajını, isyanını...

 

Yiğidim battığın yerden

Çekti güneş göğsünü

Bulutların en müstesna yerinde

Çağladı ölümün ırmağı

Ve kırmızı dağların indi mizana

 

Sen gözlerini döktüğünde güzün

Ve mücadele vuslatın perdesini açınca

Senle doğduğunda umutlar

 

Bekle bizi biz de geleceğiz

Esrarlı vadilerinin toprağını

Biz de içeceğiz

Damarlarımızda dolaşan sana

Biz de kavuşacağız

Ölümün ölümsüz kucağında

 

Gülüm; bırak vahşetiyle dünyanın

Sensizliğiyle yüreklerin

Med-cezirleri coşsun

Bizler sana geliyoruz

Uğruna vurulduğun sevdanın adına