Selam sana ey halkım!
Demire karşı yumrukla savaşına selam
Zulmün üzerine cehennem alevi olup yağışına selam
Puslu havada meşale yakışına selam
Karanlık Temmuz gecesini aydınlatan ışığına selam
Selam sana ey halkım!
Tanka selam durmayan duruşuna selam
Yoksulun feryadına, Kitab’ın çağrısına koşuşuna selam
Zorbaya tokat, yetime şefkat ellerine selam
Calut’un küfrüne kor, Talut’un cihadına fer yüreğine selam
Sen ki ey halkım!
Sen ki yetimi güldürür, aşsızı doyurursun
Evsize barınak olur, kimsesizi korursun
Garipler sofrasına, gözü tok oturursun
Ağlayan gözlere, gönlü aç dokunursun
Söyle ey halkım!
Güç ve kudret sahibi, seni nasıl yalnız bıraksın
Jetlerin kanatlarına nasıl ebabiller konmasın
Tanklar nasıl durmasın, namlular susmasın
Görünmez ordular neden arkanda olmasın?
Siz ey kurak toprakların adanmış yağmurları!
Ey Halep, ey Kahire, ey Gazze!
Tekbirleri tanklara galip getiren Mevla, unutmaz sizleri de
Yağarsınız rahmet olup çöllere
Yağarsınız ateş olup zalimlere
Bu ümmet nice fetihlere yürür yine
Halep de şenlenir o gün, Kahire de Gazze de
Taş taş üstüne kenetlenmiş evler kurulur yine
Ağıt yakarken kurşunlanan şehirlere
Ve Endülüs gıpta eder küllerinden doğan medeniyete
Ve siz ey katil seviciler, ey cunta sevdalıları!
Tüm hırslarınıza, ihtiraslarınıza ve hesaplarınıza lanet olsun!
Her seyrinizi “tiyatro” zannedişinize ibret olsun
Tarih yakılan ekinlerin dumanlarıyla yazıldı
Ve gökyüzüne yumruklarla bir nida kazındı:
“Şüphesiz ki Allah, Amerika’dan büyüktür!”