Ateşe verilen dünyayı görmemiz gerekli; tecrit kamplarını, baskıyı ve zulmü, tecavüzü ve şiddeti, hayvan yerine konmayı, ırk ayrımını ve önümüzde tüm kapıların kapandığı şu zalim dünyayı. Yüreğimizde kanayan her yaraya kendi elimizle dokunmamız gerekmiyor mu? Öyleyse neden yalnız yüreklerimiz? Neden yalnız yaralarımız? Bir oyun değil ki bu hayat; bu acılar ve kahırlar denizi bir tiyatro değil ki…
Ayağımızın altından kayıyor zemin: Sarsılıyoruz. Artık hem sürgünüz hem de birer suçlu… Mazlumlar ölüyor, cinayetler gözü açık seyrediliyor; çocuklar, ülkeler, topraklar, mabetler… Yeryüzü ve gökyüzü ağlıyor. Dünya artık bir çatışma alanıdır. Sömürgenin, yağmanın, esaretin, acımasızlığın, doyumsuzluğun, yalan ve hilekarlığın arenasıdır. Güçlünün haklı olduğu, ayakta kaldığı bir zorbalığın, dolayısıyla haklı ama zayıf olanın güçsüz konumda oluşunun bir gösterge alanıdır artık dünya.
Putların boynuna balta asacak cesarete sahip değil çoğumuz. Heyhat! Bu nedenle kemiksiz bir et yığını oluyor yaşam. Cellatlar kılıçlarını kuşanmış boynumuzu vurmak için gelirken, söylesin hukukçular: Biz hangi suçun ölümüne mahkumuz? Reddetmeliyiz. Bizim öykümüz bir reddediş öyküsü olmalı. Belki paletler altında çıkacak bir can ya da dipçiklerin gölgesinde, namluların ucunda verilecek son bir nefes.
Felluce: Ölü kent! Böyle diyor her akşam haber bültenleri. Hayır! Binlerce hayır! Felluce: Şehit kent. Felluce: Ölümsüz kent.
Yok edemediklerini yok saysın müstekbirler; her zamanki gib.i "Ölü demeyin onlara, Rab katında diridir onlar." Yok olmadı Felluce. Tıpkı Kudüs gibi, Grozni, Halepçe, Hama gibi ve tabi Saray Bosna gibi! Yok olmadılar!
Ülke insanları olarak; en başta inananlar olarak her birlikte Felluce gerçeğini ve masumiyetini diri tutmakla mükellef olduğumuzu bir kez daha hatırlatmak içindi bu satırlar. Kaybettiklerimize alışmamak için direnelim ve dayanalım birbirimize yıkılmamak için.
Kalbi karanlık arzulara sığınak olanlara yazıklar olsun; Allah'ın ayetlerini işitip duymayanlara, bakıp görmeyenlere…
Ey her şeyi yoktan var eden; mazlumun da zalimin de rabbi Allah'ımız! Bizim sahibimiz Sen'sin. Bize basiret ver. Bizi bağışla. Bize acı. Çünkü sen bizim mevlamızsın. Kafir kavimlere karşı bize yardım et.
"Sizin mevlanız Allah'tır. O yardım edenlerin en hayırlısıdır." (Al-i İmran, 150)
Yardım et bize!..