90’lı yılların kapalı salon programlarında kalabalık bir koro ve kamuflajlı, bereli kostümle söyledikleri şehadet ezgileri/marşlarıyla tanıdık ilkin onları. Ardından arka arkaya yaptıkları albümlerle. Dillerden düşmeyen birçok şarkıya imza attılar.
1993 yılında çıkan “Şehadet Vakti” adlı albümden sonra “Kan Toprağa Düşünce” (1996), “Yüreklere Yürüdük” (1998), “Sevdaları Yaşamak” (1999) ve “Yarının Adı Umut” (2002) albümlerini dinleyenleriyle buluşturan Grup Genç, yeni şarkılarıyla hüzünlerimize ve coşkularımıza eşlik etmeye devam ediyor. 8 yıl aradan sonra “Sözü Var” adlı albümüyle dinleyicilerinin karşısına çıkan Grup Genç, 18 yıldır sürdürdüğü müzik yaşamına yeni bir eser daha eklemiş oldu.
Mavi Marmara şehitlerimizden Afganistan’da kaybettiğimiz Bahattin Yıldız’a, Irak illerdeki kardeşlerimizden Gazze’ye, Beyrut’a İslam coğrafyasında yaşanan acıları ve direnişleri konu edinen Grup Genç’in yeni albümünde alışıldığın ötesinde farklı melodiler ve insana dair daha özel eserler de yer alıyor.
“Bizi oluşturan öykülere dair dile gelmeye değer her ne varsa, onlara şarkılarla tutunup yol almaya çalışıyoruz.” diyen ve şu an İzzet Okumuş, Murat Polat, Mahir Arslan ve İsmail Ergenler ile yoluna devam eden Grup Genç’le müzikal serüvenleri ve yeni albümleri üzerine bir söyleşi gerçekleştirdik.
Röp: M. Ali Aslan
***
Öncelikle yeni albümünüzün hayırlara vesile olmasını diliyor ve sizleri tebrik ediyoruz. Ancak bu güzel albüm için neden bu kadar beklediniz? “Umut” adlı albümünüzün üzerinden 8 yıl geçti. Bu süreçte birçok konserde yeni şarkılar da söylediniz. Grup Genç dinleyicileri ise bekledikleri yeni albüme uzun bir aradan sonra kavuştular.
Âmin, teşekkür ederiz. Haklısınız, çok ara verdik. Bunun birçok sebebi var tabi. Öncelikle periyodik bir şekilde albüm çıkarma alışkanlığımız olmadı ancak bu denli ara da vermemiştik. Bu çalışmada gerekli bütün maddi-manevi yük omuzlarımızda olduğundan ve bu imkânların seferber edilmesi yavaş bir seyir takip ettiğinden ara da bu kadar uzadı.
Peki, bize yeni albümün hazırlık sürecinden bahsedebilir misiniz? Albümdeki şarkıları hangi kıstaslarla seçtiniz, ne gibi temaları öne çıkartmak istediniz?
Repertuarın vücuda gelmesi yaşadığımız öykünün seyrini takip eden, tabiatıyla yıllara yayılan bir safahat. Oluşan repertuar içinden albümü oluşturacak eserlerin seçimini beraberce kararlaştırırken, eserlerin, içinde aktığımız öykülere yaslanmasına dikkat ettik. Ayrıca ‘biz’ vurgusunu içeren, nispeten yürüyüşü şiddetli majör temalara da yer vermenin devamlılık açısından uygun olacağını düşünerek repertuarı oluşturduk. Eserleri belirledikten sonra aranjman ve stüdyo aşaması bir yılı bulan bir süreç sonrası albüm oluştu. Şu tema öne çıksın diye bir gayret içinde olmadık. Mecal verildiği kadar gönlümüze ve dilimize gelenleri bu arşivde kayıt altına aldık.
“Sözü Var” albümü önceki albümlerinize oranla daha zengin, çeşitli melodiler içeriyor. Başarılı marşların yanı sıra türkü tadında eserler de yapmışsınız. Belirttiğiniz gibi kompozisyon ve aranje yönüyle de kendini hissettiren bir farklılık var. Bu müzikal zenginliği Grup Genç’in kalite arayışlarındaki çabalara mı bağlayalım?
Altyapı ve enstrüman seçimi konusunda farklı bir duyum aralığı yakalamaya çaba sarf ediyoruz. Bununla birlikte bizi oluşturan öykülere dair dile gelmeye değer her ne varsa onlara şarkılarla tutunup yol almaya çalışıyoruz.
Peki, eski albümlerinizle kıyasladığınızda “Sözü Var”ı nasıl değerlendiriyorsunuz? Sizce Grup Genç’ten beklenen bir albüm oldu mu?
Biz albümleri birbiriyle yarıştırmaya değil, içinde aktığımız büyük ve küçük öykülerimizin dile gelmeye değer oluşuna dikkat kesildik şimdiye dek. Bununla birlikte insana ait her şey nakısaya zaten açıktır. Daha iyisi için gayret gösterdiğimizin altını bir kere daha çizelim yeri gelmişken.
İlk albümünüzde ve peşi sıra yayınladığınız albümlerde “şehadet” ağırlıklı temaların yoğunluğu göze çarpıyordu. Son albümünüzde de bu temanın ağırlığı kendini hissettiriyor. Neden şehadet?
El verildikçe gönlümüze ve dilimize gelenlerin türküsü ve şarkısına tutunduk bu albümde. Şehadet bizim okulumuzdu ve hâlâ da öyle. Aslında şehadet teması bizim hayat tarzımızın ve anlayışımızın bir tezahürüdür. Mektebinde şehadet olanın, dilinde de şehadet olur. İfade ettiğiniz manada tek bir temanın öne çıkışı yok, bütün öykülerimizle ilgili bir şahitlik çabasını kastedersek bu, bütün eserlerin ortak temasıdır aslında.
Biraz da müzikal sürecinizi konuşmak istiyoruz. Bize Grup Genç projesinden bahsedebilir misiniz? Bugün itibariyle Grup Genç kendisini ve müzikal serüveni içerisinde geldiği noktayı nasıl değerlendiriyor?
Grup Genç projesi diye bir şey yok. Müziği bir yordam kabul ederek bu saikle yol almaya çaba gösteren bir duruş ve söyleyiş biçimi var. Herkes bir yerden başlar ve yürür. ‘Bir Gökyüzü Coşkusu’ ile iç içe aidiyet, sorumluluk ve estetiğin izinde kalarak sözün namusuna sadakat gayreti ile bu yol alışı sürekli kılmaya uğraşıyoruz. Aynı anda kendi sürekliliğimizin de mütevazı bir yordamı olarak biliyoruz şarkılara karışmayı.
Grup Genç şarkıları kulluk sorumluluğuna ilişkin eserlerin haricinde genellikle Filistin, Afganistan, Çeçenistan, Irak, Bosna vb. ümmet coğrafyasında yaşanan sosyal sorunları konu edindi. Yeni albümünüzün tanıtımları arasında da “uzaklarda duyulmayan feryatlara karışmak” ifadesi öne çıkıyor. Ümmet bilinci açısından önemli bir duyarlılık olmakla birlikte Türkiye’de yaşanan sosyal sorunlara ilişkin çalışmalara ise pek yer vermiyorsunuz. Bu bağlamda “Sevdaları Yaşamak” adlı albümünüzdeki “Örtü Uğruna” eserinizi sayabiliriz. Bu tercih özellikle mi beliriyor? Grup Genç’in, yakınlardaki feryatlara ilişkin söyleyecek sözü de olmalı değil mi?
Noktasal bir değini yok ancak belirttiğiniz eserlerin dışındaki bütün şarkılar aslında bizim yakın öykümüzdeki dirençlerden, yanlışlardan ve yol alışlardan doğdu. Yakınlardaki feryatlardan hem de kendi içimizdeki feryatlardan yol aldı bu albüm. Belki majör bir dille anlaşılamayacak evvelemirde, dikkatinizden sıyrılacak, sonra dingin bir anda dilinize ve gönlünüze akacak. Sakin ama iç akışı herkesin kendi debisince coşkulu şarkılar dile geldi diye inanıyoruz.
Bildiğimiz kadarıyla “Şehadet Vakti” adlı ilk albümünüz hâlâ en çok rağbet gören albümünüz. 2002’de çıkan “Umut” albümü ise müzikal alt yapı ve teknik kalitesi açısından daha ileride olmasına rağmen beklenen ilgiyi görmedi. Teknik açıdan daha geri bir görünüm arz eden çalışmaların daha çok rağbet görmesini neye bağlıyorsunuz? Özellikle “Yüreklere Yürüdük”, “Sevdaları Yaşamak” ve kısmen de “Umut”taki bazı eserlerin yoğun hüzün içermesi ve sözlerindeki soyut imgelerin bunda etkili olduğu söylenebilir mi?
Dediğiniz şeylerin tümü doğruluk payı yüksek değerlendirmeler olabilir. Ancak çokça vurguladığımız gibi süreklilik açısından baktığımızda “nasıl yol almalıyız”ın cevabını aramaya doğru bir gayreti ifade ediyor diğer albümler. Yoğun hüzün içermesi derken şu anda kendi gerçekliğimize dair en yoğun yaşadığımız ve coşkumuzu ifade eden duygu demek ki bu.
Soyut imgeler ise eserlerin çağrışım gücünü ve şiirselliğini güçlendirmesi gereken unsurlardır. Biz bu unsurları kullanmakta arada bir yerde kalmış olabiliriz. Yani imge dediğimiz şey aslında o niteliğin içini doldurmamış olabilir, o münasebetle eserler de pek rağbet görmemiş olabilir.
Müslüman müzisyenlerin çalışmalarını ve Türkiye’de İslami camia içinde müzik çalışmalarının geldiği noktayı nasıl değerlendirdiğinizi de sormak isteriz. Özellikle bu alanda ciddi savrulmalar, dönüşümler, yozlaşmalar yaşanıyor. Ortaya konan ürünlerin de gerek taşıdığı mesaj gerekse müzikal alt yapısının pek iç açıcı olduğu söylenemez. Siz, 90’lardan bugüne gelinen süreci nasıl okuyorsunuz?
Olup biten her şey O’na dair bir tecelliden ibaret şüphesiz. Olan bitene dair umutlu olmak zamanlar boyu deveran eden bu yoğruluş ve oluşun sonunda güzel şeyleri vücuda getireceğine dair idrak bizi diri tutar diye inanıyoruz. Olumsuz, yeknesak bir kanaat bizi katılaştırır ki bu olup biteni doğru anlamaya dair algımızı da köreltir.
90’lı yıllarda da aynı yoğruluş ve oluşlar mevcut idi şüphesiz, 90’lı yıllarda olan ne ise bugün olan da esasında odur. Hem asli varoluş ve yol alış çabasında, buna bağlı olarak sanatsal varoluş ve yol alış çabası içinde doğru yerde durabilmek meselenin tümünü içeriyor. Bu kesintisiz devam edegelen ve her şeyimizi içine alan bir akış… Bu akışta yörüngede kalabilmek duamızın özü...
Keyfiyeti ne olursa olsun insana ait bir öyküyü -hâşâ üst perdeden bir kendini bilmezlik içeren dille- değerlendirmemiz gazabı celp eder diye titreriz doğrusu. Biraz kastını aşan bir ifade olabilir belki ama bu savruluşlar da işin tabiatında olan durumlardır. Herhalde sahici ve samimi oldukça infirat edeceğimiz sükûnet sığınaklarının yolunu kaybetmemek kaydı ile bu savruluşlar bizi ve paralel olarak ortaya çıkan eseri güzelleştirecektir. Koca bir ancak diyerek şahsi öykülerimizin bu çemberden geçmesini istemek ciddi bir iddia olur ki bu tahkiki istemektir. Eğer hakkını veremeyeceksek, helaki göze almamak için haddinde kalıp hakikati taklit edip edeple yolumuza devam etmeliyiz. Bu sadece şu an halleştiğimiz alanla ilgili değil, hayatın tümü ile ilgili hayati bir ameldir diye öğrendik.
İslami camiaya hitap eden müzikal çalışmaları tanımlama sorunu da söz konusu. İlkin ayrıştırma amacıyla “ezgi” denildi. Birçok kimse de çalışmaları “ilahi” olarak niteliyor. Bazı ayrıştırıcı kavramların geçiş döneminde kullanılmalarının pratik yarar sağladığı belki söylenebilir. Ancak bu tanımlamaların teknik anlamda bir türü ifade etmedikleri ve sorunlu bir tanımlama oldukları ortada. Siz, yaptığınız müziğe bir ad koyuyor musunuz?
Biz kendi adımıza idealist bir duruşu ve söyleyişi esas alarak ve özgün melodik sentezler kullanarak farklı bir duyum aralığı oluşturmaya çaba gösteren “özgün idealist müzik” yapıyoruz diyebiliriz. Ayrıca tanımlamaların anlamsız sınırlamalar için değil ünsiyeti sağlamak için yapılması gerektiğine kaniyiz.
Peki, kimi Müslüman müzisyenlerin de sıklıkla dillendirdiği “Müzikte slogana yer yoktur!” ya da “Müzikte tribünlere oynamaktan uzak durulmalı!” gibi söylemlere nasıl yaklaşır Grup Genç?
Hep değerlendirmeler yapmamızı öngören, sorumluluğu ağırlaştıran sorular bunlar tabi. Tefekkürü ve estetiği olgunlaşmış her bir sanatsal çaba değerlidir ve bunu değersizleştirmek haddi aşmaktır. “Tribüne oynamamak gerekir!” demek “Tribündekilerden köy de olmaz, kasaba da!” demekse bu sorumluluğu yüklenmektir. Tribündekiler de ifade edildiği manada değersizliği haklı çıkarıyorsa sorumluluk karşılıklı ikiye katlanmış demektir.
Sloganla ilgili olarak ise şunları söyleyebiliriz: Slogan ‘duada ısrar etmek’tir. Karşı duruşun hayati önem arz ettiği bir zeminde insanı diri tutan içi dolu net cümleler kullanmak onun kurtuluşuna vesiledir. Griliğin, fluluğun moda olduğu zamanlarda size lazım olanın ne olduğunun bilgisine sahip olmayı Rabbimizin yardımıyla öğrendikten sonra o duanızda ısrarcı olmak sloganın kaynağı ise sizi bu duada ısrardan vazgeçirmeye yeltenen her şeye karşı net cümleler kurmak slogandır. Molotof kokteyli kıvamında, içi izandan ve hikmetten yoksun, salt saldırganlığa, bozmaya yönelik anarşist tavır sloganın tahrif edilmesidir. Sanat buna bağlı olarak şarkı söylemektir, bu manada slogan ruhundan uzak kalamaz.
Son olarak bundan sonraki çalışmalarınızın nasıl bir seyir izleyeceğini öğrenmek isteriz.
Albümle ilgili gerekli tanıtım organizasyonlarında ve konserlerde dinleyicilerimizle iç içe olmaya; radyo, televizyon, gazete ve dergilerde emek sarf eden dostlarla ifade-i meram hususunda halleşmeye gayret edeceğiz. Basın danışmanımız Süleyman Kurt bu konuda bir yol haritası belirlemiş durumda. Biz de kendisinin belirlediği ilmihal üzre çalışmalarımıza devam edeceğiz inşallah. Bu vesileyle kendisine yorgunluklarının sükûnet olarak geri dönmesi niyazı ile birlikte teşekkür ediyoruz.
Peki, çalışmalarınızın seyrinin takip edilebileceği mecralar var mıdır? Nasıl haberdar olacağız Grup Genç’ten ve programlarından?
Evet var. İnternet üzerinden konserlerimiz, söyleşilerimiz ve buluşmalarımız, gün gün takip edilebilir. Ayrıca ekibimiz ve albümlerimiz hakkında da tüm bilgiler bu mecralarda mevcut. Grup Genç olarak www.grupgenc.com, www.facebook.com/grupgenc, www.twitter.com/grupgenc adreslerinden güncel yayın yapmaktayız. Bu mecralardan güncel olarak Grup Genç’i takip etmek mümkündür.
“Sözü Var”la yeniden umutlarımızı, sevinçlerimizi, acılarımızı ve direnişlerimizi dile getirdiniz. Rabbimiz emeklerinizi ve çabalarınızı zayi etmesin. Çalışmalarınızda muvaffakiyetler diliyor; tüm okurlarımızı “Daha söyleyecek sözümüz var!” diyen Grup Genç’e kulak vermeye davet ediyoruz.
Âmin! Mevla konuştuklarımızın hakikati altında bizi ezmesin, sadece halleştik, helalleşmeyi de peşine ilave ederek. Bu paylaşıma bizi değer gördüğünüz için sizlere, şahsınızda ‘Haksöz’ ailesine şükranlarımızı arz ediyor; bu halleşmeye okuyarak katılacak olan herkese ve hepimize Hak’tan ve Söz’den yana güzel bir gönül ihsan etmesini Rabbimizden diliyoruz.