Kuzeyde Halep'i, Orta Suriye'de Humus'un ciddi bir kısmını ve kırsal kesimin büyük bir bölümünü elinde bulunduran Rusya, güneydeki Dera kasabası üzerinde de kontrolü ele geçirdi. Rusya’nın bölgesel denetimi genişledikçe, Suriye muhalefetinin kontrolündeki bölgeler küçülüyor. Bununla birlikte Rusya, Suriye rejim güçlerinin de muhalefetin çekildiği bölgelerde denetimi ele almasını engelliyor.
6 Temmuz'da, en büyük Suriye muhalif grupları Rusya ile ateşkes anlaşması imzaladı. Ancak bu, Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed tarafından yönetilen rejim için bir zafer değildi: Rejim Dera’daki çatışmalardan önceki sınırlara çekilmek zorunda kaldı. Ayrıca polis veya güvenlik personelinin tahliye edilen bölgelere girmesi de yasaklandı ve hükümetin mümkün olduğu kadar çabuk kamu hizmetlerini getirmesi şart koşuldu.
Dahası, Rusya ile anlaşmayı imzalayan grupların liderlerine bölgelerinde güvenlik sorumluluğu verildi. Bu sorumluluklar, ağır silahların toplanmasını, savaşçıları yönetmeyi ve kendilerine düşen kasaba ve köylerde iç güvenliği denetlemeyi içeriyor.
Suriye rejimi, Rusya aracılığında yapılan anlaşmaya iki günden fazla bağlı kalmadı ve rejim güçleri Rus hava bombardımanları sebebiyle boşalan kasaba ve köyleri yağmaladı. Ruslar daha sonra bu güçlerin yağmalamayı bırakıp hemen çekilmeleri gerektiğini, aksi takdirde Rus kuvvetleri için meşru hedefler haline geleceklerine dair sert bir uyarıda bulundu.
Rejim, ciddi Rus hava desteği ile kazandığı bölgeler karşısında, muhalefetin ve Suriye Devriminin beşiğinin kontrolünü ele geçirmeyi ve bunun devrimi etkin bir biçimde sona erdireceğini düşünmüştü.
Ancak Rusya ülkenin güneyinde farklı şeyleri hedefliyor. Rusya’nın ABD ve İsrail ile anlaşması dâhilinde İran güçlerini İsrail sınırından 80 km içeri kadar temizlemesi gerekiyor.
Güneydeki son seferi sırasında, Rusya muhalefet gruplarını yoğun ateş gücü kullanarak yok etmeye odaklandı. Güney kontrol altına alındıktan sonra, en büyük dört grupla ateşkes anlaşmaları imzalandı ve muhalefet gruplarının liderleri komutası altında güney dört askeri bölgeye ayrıldı.
Burada hedef, daha zayıf rakipleri ortadan kaldırmak, daha güçlü olanlarla ittifak etmek ve bölgeleri memnuniyet ile yeniden yapılandırmaktır. Ruslar bu stratejiyi Çeçenya'da, eski Sovyetler Birliği'nin dağılmasından sonra da kullandılar.
Rusya ile ateşkes anlaşmasını imzalayan Suriyeli muhalefet liderleri, bölgelerinde sivil toplum ile çalışma yapma karşılığında ağır silahları toplamaları ve teslim etmeleri gerekiyor. Onlar, belediye meclis üyelerini atamak, emirleri altındaki subayların, muhaliflerin ve savaşçıların işlerini düzenlemek haklarına sahipler. Ayrıca hükümetin hizmetinde rejimin Beşinci Kolordusuna katılabilir veya çantalarını toplayıp ülkenin en kuzeyindeki İdlip'e gidebilirler.
“Beşinci Kolordu” ya da Beşinci Saldırı Askerleri, Kasım 2016'da Ruslar tarafından kuruldu ve Suriye'de “terörizmin ortadan kaldırılması” ile görevlendirildi. Resmî olarak Suriye ordusunun bir kolu olmasına rağmen, uygulamada Rusya tarafından yönetilmekte ve finanse edilmektedir. Hükümet yanlısı askerler, rejimin oluşturduğu gönüllü milisler ve Ruslarla birlikte, askerî yenilginin eşiğinde olduklarında Rusya ile anlaşmalar imzalayan muhalif grupların üyeleri dâhil yaklaşık 45 bin askerden oluşuyor.
Güneyde on binlerce Suriyeli muhalif grubun üyesi bu birliklere katılmaya başlamış, büyüklüğü giderek artmış ve Suriye ordusundaki asker sıkıntısını telafi etmek için bir araç haline gelmiştir. Rusya, kontrolünün dışında kalan kuzey Suriye bölgelerine yönelik saldırılar sırasında büyük olasılıkla bu orduya güvenecek.
Ancak Beşinci Kolordunun iki ana rakibi var. Bunlardan biri, doğrudan Beşşar Esed'e bağlı ve kardeşi Mahir Esed'in emri altında olan ve İran'ın güçlü etkisinin olduğu Cumhuriyet Muhafızlarıdır.
Beşinci Kolordu ve Cumhuriyet Muhafızları eşit derecede güçlü, ancak kolordunun Rusya'nın desteğini alma avantajı var. İki oluşum arasında küçük çatışmalar da yaşandı.
İkinci rakip grup, İran’ın Suriye’deki hareketlerini yürüten İran’a bağlı milis gücüdür. Lübnanlı Hizbullah milislerine ek olarak, bu güçler, başkenti ve başkentin yanı sıra Lübnan ve İsrail sınırlarına yakın bölgelerde bulunan diğer mezhepçi milislerden oluşuyor.
Türkiye’nin itirazlarına rağmen, Rusya, Türkiye’nin güçlü bir şekilde desteklediği Suriye muhalefetinin kontrolündeki tek kalan alanı ve özellikle de İdlip’i işgal etmeyi planlıyor. Rusya muhtemelen güneyde kullandığı aynı strateji ile kuzeydeki muhalefet üyelerini kendine bağlamayı ve onları Beşinci Kolorduya dâhil etmeyi veya Suriye'den tamamen uzaklaştırmayı hedefliyor.
Ardından Rusya ve Suriye hükümetlerinin ara aşamada güveneceği bir silahlı kuvvetin çekirdeğini oluşturmak için orduyla ilgili en önemli adım gelecek. Bu üç bileşenden oluşacaktır: Güneydeki kuvvetler, şu anda kuzeydeki Türkiye desteği alan ve Fırat Kalkanı Operasyonunda görev yapan Suriye milisleri ve kuvvetli bir şekilde Rusya tarafından desteklenen Esed’e sadık Tiger (Kaplan) Kuvvetleri.
Suriye ordusundan muhalif subaylara ve Rusya ile ittifaka girmemiş grupların liderlerine göre, Suriye ordusu ve İran milisleri gelecekte Suriye’nin büyük bir bölümünde var olmayacaklar, sadece Rusya’nın belirleyeceği sınırlı bir coğrafi bölgede bulunacaklar.
Görünüşe bakılırsa, Rusya, yeni mezhep dışı bir Suriye ordusunu oluşturmanın, komuta yapısı bozulmuş, disiplinsiz ve reform yapmanın imkânsız olduğu rejimin mevcut askerî tesisini düzenlemekten daha kolay olacağına karar verdi.
Bu nedenle Rusya, mevcut geçici liderlerine dayanan muhalefet gruplarını yeniden yapılandırmayı seçti. Kendilerine bağlılıklarını kazanmak ve Rus kontrolündeki Beşinci Kolorduda mümkün olan en büyük sayıdaki savaşçıların katılımını kolaylaştırmak için yerel nüfuz açısından onlara yarar sağladı.
Suriyeli muhalif Said Muqbil “Ruslar planlarını saklı tutuyor, dışarı yansıtmıyorlar. Ancak birçok Avrupalı diplomatik kaynak Suriye'de bir çözümün bulunduğunu ve Esed'in ve üst düzey yetkililerinin sonunun gelmek üzere olduğunu söylüyor.” dedi.
Muqbil, aynı kaynakların Esed rejiminin devam edeceğine dair İsrail ve Rus kaynaklı ifadelerin taktik nedenlerle yapıldığına inandığını da sözlerine ekledi.
Rusya Suriye'de askerî üsler kurmayı başardı ve şimdi ülkenin büyük bir bölümünü kontrol ediyor. Rusya'nın, Vladimir Putin ve Donald Trump arasında bir tür fikir birliği olmaksızın, şu anki aşamaya gelemeyeceğine göre bu durum ABD tarafından onaylanmış olmalıdır.
Bu mutabakat, Esed rejiminin devam edeceğini garantilemez ya da Suriye’nin yıkık bir ülke olarak kalacağı anlamına gelmez. Ayrıca bu ülkenin bölgede sorunlara yol açan ya da küresel güçlere zarar veren krizlere gebe bir ülke oluşacağı anlamına da gelmez.
Bunun yerine, iki taraf büyük olasılıkla, Washington’un gözünde 1 numaralı şeytan olan İran'ı kısıtlamayı ve İsrail’in dostu olarak Esed’e müsamaha göstererek geçiş aşamasında ülkede İran etkisini bitirmeyi amaçlar. Bu durum, Suriye istikrarının sıkı bir Rus kontrolü altında sağlanmasına ve muhalefetin yer alacağı siyasi bir çözümün desteklenmesine sebep olacaktır.
Nihayetinde Suriye krizine getirilecek herhangi bir çözüm İsrail ve ABD çıkarlarına uygun olmalı, Rusya'yı tatmin etmeli ve Suriye'deki İran varlığını azaltmalıdır. Suriye hükümeti, askerî ve politik olarak zayıf olmalı, bunun yanında Rusya'ya büyük ölçüde bağımlı ve dost olmalıdır.
Rejim destekçileri bile, özellikle rejimin iktidara devam etmesi için 200 bin Alevi gencinin hayatını feda ettiğini keşfettikten sonra inançlarını kaybetmeye başladılar. Rejim, bu savaşçıların ailelerini itibarsızlaştırdı ve fakirleştirdi, belki de on yıllarca, diğer Suriyeli insanlarla bir arada yaşama ihtimalinden mahrum etti.
Al-Ahram Weekly / 19-25 Temmuz 2018 / Çeviri: Gökhan Ergöçün