gördün mü rabia’yı, bildin mi adeviyye’yi
kanlı kefenleriyle yatan şehitleri
vurulmuşlar yüreklerinden
vurulmuşlar esma gibi
ah can
tanıdın mı etibeleri zeynepleri
cennete gelin gitmeden esmaları
o görmek istedi
olur da düşersem dedi, rabia meydanında
beni gömün yüreğinde cenneti taşıyan
kızkardeşlerimin rüyasına
ve yürüdü kınalı elleriyle
yürüdü can kızım, ibrahimî bir duruşla
yürüdü ateşin damarlarına
ılık bir sessizlik çöktü üzerine
vuruldu sevdalı yüreğinden esma
vuruldu rabia meydanı
tutuştu gönüller alev alev
esma etrafına baktı usulca
son kez babasını aradı gözleri
son bir sözü vardı sevdalısına
eğer görmezsem dedi
selamını iletirim resulullah’a
şehit düştü esmalar, habibeler, ammarlar
beş bin can rabia meydanında
yakıldı bedenleri ateş çukurlarında
melekler eşliğinde bir düğün alayı
esma çoktan kavuştu sevdalısına
ey reyhan bakışlı kız
o mahsun gülüşün
emanettir şimdi kardeşlerine
sardı dört bir yanı kutlu sevdanız
yankılanır sesiniz tüm coğrafyada
şakayık ovasındaki kardelen çiçekleri gibi
biner biner düşüyoruz toprağa
adımız sümeyye, adımız şehit
kimimiz bir aylık, kimimiz yetmişinde
suriye’de, arakan’da, filistin’de
mısır’da, esma’nın yüreği volkan olur
esma’nın yüreği mısır’da direniş
yıkar firavunun saraylarını
açılır kapılar, gül bahçeleri
açılır havz-ı kevser ve nebinin kucağı
sevdalılarına kavuşmak için