İslam ümmetine bir Ramazan ayını daha bağışlayan Rabbimize hamdolsun.
Bu bir ay süresince bizi çevreleyen sorunları geri plana iteceğiz ve kendimize yöneleceğiz. Gözümüzden kaçan eksiklikleri görerek aşırılıklarımızı kontrol altına alma imkanına sahip olacağız. Fikri eğitimimiz ile fiziki terbiyemizi bir arada götüreceğiz.
İnsanların aklına, hislerine hitap eden Kur'an'da ifadesini bulan oruç ibadetiyle bedenimizi de eğitecek ve "iç bütünlüğü" sağlamış olacağız.
Aç olduğumuz halde ihtiyacımız olan yiyeceklere görünür bir yasaklayıcı olmadığı halde el sürmeyecek, varlığımızı sürdürme vasıtalarımız olan nimetlere sınırlama getirerek Hak rızasına uygun davranacak ve benlik zindanını aşacağız.
Bu eğitim bizi maddi menfaatler üzerine kurulu ilişkilerden uzak tutacak, sırf Allah rızası için yaşayan diğer insanlardan müteşekkil güçlü bir toplumu oluşturmamıza yardımcı olacak.
Herhangi bir ortamda her türlü yemek, meyve v.b. şeylerden uzak durarak içgüdüleriyle hareket eden varlıklardan farkımızı ortaya koyacağız. İrademiz içgüdülerimize baskın gelecek ve alacağımız daha büyük sorumluluklarda bize kolaylık sağlayacaktır.
Aklımıza geleni, canımızın yapmak istediğini hemen yapmama, dert ve ızdıraplara baş eğmeme, nefsimize hakim olma ve doğrularımızı nefsi arzularınızın önünde tutma kararlılığımız artacak.
Ramazan ayı ümmet için "toplu seferberlik eğitimi" olacak.
Hiçbir maddi engel yokken nimetlerden sırf Allah'ın rızasını kazanmak için uzak duran anne ve babayı gören çocuklarımızın komşunun meyvalarına uzanmak isteyen elleri titreyecek, etrafta kimse olmasa da suçun "suç" olduğu bilincine daha küçük yaşlarda ulaşacaktır.
Böyle çocuklar hareketlerinin her ortamda kontrol edildiğini ve yaptıklarından sorumlu tutulacağını öğrenecekler. Maddi baskıdan uzak, sağlam bir şahsiyet geliştirecekler, vakıayı değerleri doğrultusunda yönlendirmeyi öğrenecekler. Yani bir ay süresince "suç işlememe eğitimi" almış olacaklar. Kendi kendine karar verebilen kişiler olarak toplumdaki görevlerine hazırlanacaklar.
Oruç, insanların dayatmasıyla değil de inançların uygulanmasıyla sorumluluk sahibi, talep edilenlerin farkında olan ve bunu övünç meselesi haline getirmeyen fertler yetiştirilmesini sağlayacak.
Oruçlular çeşitli mazeretlerle kendilerini suç işlediklerinde haklı göstermeye çalışmayacaklar, hak, hukuk ve gerçekler uğruna aleyhlerinde de olsa karar verebilmeyi öğrenecekler.
Mesela oruçlu bir kimse bilerek orucunu bozduğunda suçlu olduğunu bilecek, suçunu azaltmaya çalışmaksızın kendi aleyhine şahitlik edecek yaptığı olumsuzluğun giderilmesi için gerekirse soracak ve iç muhasebe yapacak ve yalan yere şahitlik etmeyecek bir şahsiyete sahip olacak ya da böyle bir kişiliğin kökleşmesini sağlayacak. Böyle insanlardan oluşan bir toplulukta "hak" olan gizlenmeyecek.
Allah'ın bir emri olan orucu meşru ya da gayr-ı meşru bir fayda doğrultusunda bozmamak, Allah'a mutlak itaat anlayışımızı pekiştirecek ve yaratılış nedenimizi zihinlerimizde canlı tutacaktır.
Rahman'ın izniyle bu güzel hasletlere sahip olma çabamız, sahip olanların da pekiştirme mücadelesi yaklaşık bir ay devam edecek onları sindirecek ve içselleştireceğiz.
Zorluklara göğüs gerebilen bir ümmete karşı durabilmek ne mümkün!
Aileler bir sofra etrafında toplanacak aynı zaman ve mekanda aynı şeyi bekleyecekler. Bu onları, aynı vazifeyi yapmanın aynı zorluğa katlanmanın ardından, aynı nimete kavuşma lütfuna kavuşturacak.
Oruçlu iken beklenen iftar vaktine yakın dakikalar geçmek bilmeyecek ve biz, zamanın izafi olduğunu "vatandaşın 24 saati" programlamasının dışına çıkmanın mümkün olduğunu hatırlayacağız.
Ve..
İnşallah vazifelerimizi yerine getirmenin mutluluğuyla Allah'a itaatin fıtratımız gereği bize kazandırdıklarıyla bayram yapacağız. Bu nedenle kendimiz gibi nefislerini terbiye eden müminleri tebrik edecek, müsafaha yapacak, kucaklaşacağız...
Allah sabredenlerle beraberdir.