Batman’a gelerek başörtüsü ve ülkedeki sosyal sorunları sahneleyen Ekin Tiyatro Grubu’na ve bu anlamda emeği geçen tüm kardeşlerimize teşekkür ederim. Genelde buralara tiyatro için gelenler kullandıkları argo dilleriyle komiklik yaptıklarını zanneden ve bizim doğu halklarının törelerini eleştirenler oluyordu. Bu nedenle tiyatroyu şimdiye kadar İslami hassasiyeti olmayan kesimlerin değerlendirdiği bir alan olarak görüyorduk. Dolayısıyla Ekin Tiyatro Grubu’nun girişiminin çok anlamlı ve bu bakış açısıyla bir ilk olduğu kanısındayım.
Tarihsel süreç içerisinde yanlış İslami ve fıkhi anlayışların sonucunda Müslümanlar sanatla aralarına mesafe koymak durumunda kaldılar. Bu anlayışın neticesinde sinema, tiyatro, müzik, karikatür gibi alanlarda uzun süreli bir tıkanıklığın yaşandığı vakıadır. Yaşadığımız dönemde o kadar seslendirmemiz gereken sorunlarımız var ki, bir Müslümana ve onun inandığı değerlerin ölçülerine uygun bir tutarlılıkla ifade edildiğinde, toplumsal bir mesaj olarak iyi bir yankı bulacağına inanıyorum.
Müslümanlarda var olan ahlaki bazı disiplinlerden hareketle sanat alanındaki rahat davranışları sanki engelleyici bir algılama söz konusudur. Halbuki İslam’ın meşru gördüğü çerçeveler neticesinde bu alan çok güzel değerlendirilebilir. Oyunun sadece bayanlar tarafından izlenilmesi hususunu da ayrıca iyi düşünülmüş bir ayrıntı olarak bulduğumu belirtmek isterim. Aslında oyunda tüm oyuncuların bayan olması ve giysilerin de İslami sınırları ihlal eden bir durumda bulunmamasına rağmen tiyatroyu sadece bayanların izlemesi gereksiz tartışmaları önlemiş oldu.
Her adımımızı, her anımızı Rabbimizin razı olacağı şekilde değerlendirmek ve bu anlarımıza şahit olma adına benim için bu tiyatro etkinliği çok önemliydi. Başörtüsü sorunu ana gündem olmasına karşın çevremizde toplumu ilgilendiren olayların da ele alınması anlamlıydı. Çünkü Müslümanlar olarak dinimizin değerlerini ve şiarlarını yaşarken, başka meseleleri, haksızlıkları, zulümleri gözardı etmemeliyiz. Bizler müminler olarak daima “hakkı ve sabrı” tavsiye ediciler olmalıyız. Modernizmin her yanımızdan kuşattığı bu zamanda “bireysel” olarak bir yaşam değil toplumsal birlik ve beraberlikle ancak kendimizi bu kuşatmalardan koruruz.
Tiyatro sadece sahneleyen kardeşlerimizin bir çabasıyla değil bu senaryoyu yazan Bahadır ağabeyimizin, kardeşlerimizin turnesine maddi ve manevi desteği esirgemeyen ailelerinin ve diğer kardeşlerimizin çabasıyla bir zincirin halkası gibi kenetlenen ve inanan insanların samimiyetleri neticesinde gerçekleşmiştir. Rabbim hepsinden razı olsun. Tiyatroda bizleri yakından ilgilendiren başörtüsü sorununun sanat diliyle anlatılması çok güzeldi. Ayrıca oyunda konu edinilen büyükşehirlerdeki gecekondu sorununun yanı sıra, Kürt sorunu ve yozlaşma gibi yakıcı birkaç konuyla da oyun daha anlamlı hale getirilebilirdi. Amatörlüğün getirdiği bazı aksamalar olsa da olay geçişleri çok güzeldi. Oyunun kısa olması mesajın net ve özlü anlatılması açısından yararlı olabilir, fakat bu tempoda uzun olmasının daha faydalı olacağına inanıyorum. Bir ilk olarak bu çalışma çok özel ve güzeldi. Ekin Tiyatro Grubu’nun bu çalışması umarım İslami kesimi cesaretlendirecektir. Türkiye’deki Müslümanların belki de aşmaları gereken önemli bir konu çerçevesinde tevhidin sosyalleştirilmesi olarak da niteleyebileceğimiz bu gibi etkinlikler aracılığı ile topluma ulaşmanın farklı yöntem ve arayışları zorlanmalıdır.
Tiyatro ekibiyle yaptığımız Hasankeyf gezisinin de sanata tarih ekleyerek duygularımızın katlanmasına, dostluklarımızın da pekişmesine ayrıca bir katkısı olduğu kanaatindeyim.
Tekrar emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. Rabbim sizleri muvaffak etsin; bu güzel çalışmalarınızın devamı duasıyla...