Söze Bismillah'la başlarken, dünyanın kanayan vicdanı mesabesindeki bir konu olan Filistin sorununa ilişkin bilgi ve duyarlılık oluşturmayı hedefleyen bir çaba olarak "aksa haber"i selamlıyor; bu girişime öncülük eden, katkıda bulunan, emeği geçen herkesi tebrik ediyorum. Aksa haber girişimi coğrafyamızı daha yakından tanımaya, mensubu olduğumuz Ümmet'e ilişkin gelişmeleri daha yakından takip etmeye zemin hazırlayacak çabalar arasında yer alacak bir girişim olması itibariyle başlı başına sevindirici bir gelişme. Ama özellikle bu girişimin kolektif bir emeğin ürünü olması ve ortak duyarlılığı öne çıkartması söz konusu çabayı, çalışmayı daha da anlamlı ve önemli kılıyor. Umulur ki bu çabanın temelinde yer alan fedakarlık ve sahiplenme duyguları artarak gelişir ve yeni, daha gelişkin kolektif çabaların yeşermesine vesile olur.
Müslümanlar olarak çeşitli yönlerden kuşatma altındayız. Sadece askeri değil, işgalin ekonomik, siyasi, kültürel cepheleri de var. Maruz kaldığımız işgalin yalnızca askeri gereçlerle, silahlarla sınırlı kalmayıp çok çeşitli araçlarla sürdürüldüğü açıktır. İşgali derinleştiren, yoğunlaştıran unsurlar arasında belirleyici unsurlardan birinin de statüko güçlerinin bilgi ve propaganda tekeli olduğunu biliyoruz. Dünya sistemi her alanda hakim kılmak istediği yalan ve sömürü düzenini öncelikle zihinlerde gerçekleştirmeyi, zihinleri istediği doğrultuda yönlendirerek, şekillendirerek tahkim etmeyi hedefliyor. Kabul etmek gerekir ki, bu noktada gayet de etkili oluyor. Yüzde yüz haklı olduğunuzu düşündüğünüz, bildiğiniz bir konuda emperyalist propaganda kampanyaları marifetiyle haksız konuma düşmek, hatta suçlu olarak algılanmak, savunmaya itilmek acı veriyor. Ve siz çaresizlik içinde sustukça, savunmaya çekilip geri adımlar attıkça bombalar tepenize yağmaya devam ediyor. Bir müddet sonra kendinizi, konuşamayacak, konuşsa da sesini hiç mi hiç duyuramayacak konumda hissediyorsunuz. Oysa sözü olanın susması suçtur, zillettir! Yalan imparatorluğuna karşı hakkı ve gerçeği haykırmak öncelikli sorumluluğumuzdur. Filistin konusu dünyada ABD merkezli emperyal sistemin kendisini en çıplak, en doğrudan ve de en vahşi biçimde ortaya koyduğu temel sorunlardan biri, belki de birincisi. Yaklaşık yüz yıllık işgal ve sömürü planlarının odağında yer alan bu topraklarda yaşananlar, içinde bulunduğumuz yüzyılın bütün boyutlarıyla yansıdığı bir sahne adeta. Emperyalizmin bölgeye ve dünyaya yönelik biçimlendirme planlarından, kendi iç çelişki ve çatışmalarına; işbirlikçilikten direnişçiliğe kadar uzanan geniş yelpazede bölgesel güçlerin niteliğine kadar pek çok konu Filistin özelinde doğrudan görülebilmekte. Belki bizler açısından, dünyanın mahrum ve mustez'af halkları açısından çok daha önemli bir özelliği de Filistin'in emperyalist sömürgeci statükoya karşı açık bir direniş örnekliği ortaya koyması. Bu yüzdendir ki, Filistin sorunu sadece Arap dünyasıyla ya da Ortadoğu'yla sınırlı kalmayıp Endonezya'dan Moritanya'ya kadar tüm Müslümanların odaklandığı ve sahiplendiği temel bir dava niteliği taşımakta; ABD'deki küreselleşme karşıtı yürüyüşlerden, Avustralya'daki savaş karşıtı gösterilere kadar sömürgeci, zalim statükoya itirazı olan her türlü etkinliğin gündeminde yer almakta. Filistin adeta bir ayrıştırıcı işlevi görmektedir. Bütün zalimler, sömürücüler bir tarafta; haktan ve adaletten yana tavır alanlar ise diğer tarafta! Şüphesiz ayrışmanın daha da netleştirilmesi, zalimlerin çirkin yüzlerinin daha net ve açık olarak görülebilmesi bizim hayrımıza, tüm dünya mustaz'aflarının da yararınadır. Zalimler zulmeden kimlikleriyle, hak sahipleri de haklılıklarıyla tanınmalı, öne çıkartılmalıdır. Aynı şekilde dolambaçlı yollara saparak, muğlak ve ikircikli tavırlar göstererek sonuç itibariyle zalimlerin lehine işleyen statükonun devamından yana tutumlar sergileyenlerin çelişik konumlarına da ışık tutulmalıdır. Elbette bütün bunların yapılabilmesi için her şeyden önce açık, berrak bir ideolojik-siyasi hat, ilkeli bir duruş ve doğru bilgilenme gerekmektedir.
Filistin sorununun dünya siyaseti içinde ve Müslüman halkların özgürlük ve adalet mücadelesi bağlamında sahip olduğu merkezi yer, emperyalizmin ileri karakolu olarak Siyonist çetenin asli işlevi ve çözüm olarak direniş çizgisi hakkında doğru tespit ve bilgileri yaygınlaştıracak, çoğaltacak çabalara had safhada ihtiyaç bulunmaktadır. Yaşadığımız kuşatmayı zihinsel temelde de hakim kılmaya çalışan sömürgeci barbarların oyunlarını boşa çıkartacak çabalar ancak bu temelde yeşerebilir, sonuç doğurabilir.
Bu anlayışla "aksa haber" girişiminin öncelikle duyarlılıkları canlı tutacak, bunu doğru bilgi temelinde geliştirecek ve bu temelde sahip olunan doğruları sürekli ve sorumlu eylemlilikle yaşatacak, hayata aksettirecek bir olgunluğa zemin sağlayacak çabalara katkı sağlamasını diliyor; adaletten, haktan yana tüm duyarlı insanları bu çabaya omuz vermeye çağırıyorum.