Et ile tırnak gibiyiz, orman düşlü fidanız
Safları tutan melek, sinelerde imanız
Çiçek çiçek ballanır duamız bir kapıda
Gündüz çalışkan arı gece cömert kovanız
Muhacire kol kanat, mazlumlara sığınak
Afrika’da can suyu Asya’da sönmez ocak
Endülüs’ten Halep’e evrensel bir salıncak
Diyar diyar dolaşan ırmak gibi ezanız
Hayır dağları çeken dertli omuzları gör
Soframızı şenelten renkli yıldızları gör
Kahraman anaları, hünerli kızları gör
Hatice’nin evinden arza taşan furkanız
Bakmadan derisine, ırkına ve diline
İnsanlık ağacının can katarız dalına
Kardeşlikle ışıyan müslümanlık yoluna
Erkam’ın dost bağından muştu saçan civanız
Bin yapraklı çınarız, milyon sesli mızıka
Gözyaşından bir namlu merhametten bazuka
Alnımızdaki terden bir yol bulup
Rezzak’a Gönlünü çaresize yayla yapan çobanız
İsar yolun rehberi, infak ak sesli haber
Sevgi ana dilimiz, arzı ışıtan fener
Sınırları aşarken şefkat libaslı önder
Ümmetin boyasıyla çatılmış bir limanız.
Sofrasında güzellik dağı kuranlara bak
Yaralı yiğitleri gülle saranlara bak
İslam’ın ocağında aşkla yananlara bak
Gariplere güvercin zalimlere şahanız