Onur, Zalimlere Karşı Mazlumlarla Birlikteliktedir!

Haksöz

Türkiye’nin müdahalesi küresel güçlerin Hafter eliyle uygulamaya çalıştıkları Libya dizaynını boşa çıkardı. Libya’da İslami hareketi ezmek üzere bir araya gelen küresel ittifakın desteğiyle hareket eden darbeci Hafter güçlerinin Trablus kuşatması yarıldığı gibi, işgal ettiği pek çok belde de kurtarıldı.

Türkiye’de milliyetçi-devletçi bir yaklaşımla Akdeniz’de söz sahibi olmak, doğalgaz zenginliğinden pay almak, Libya petrollerine kolayca ulaşmak vb. birtakım gerekçelerle kazanım olarak yorumlanan bu durum bizim açımızdan elbette öncelikle kardeşlerimizin hukuku ve İslami hareketin geleceği zaviyesinden bakılmayı gerektiren bir gelişmedir. Bu yönüyle elde edilen netice Türkiye’nin zaferi olmaktan öte ümmetin bir kazanımı olarak ele alınmalıdır.

Suriye ve Mısır’da olduğu gibi, Libya’daki tutumuyla da Türkiye’nin dış politikasında İslami hareketlerle kader birliği ve dayanışma görüntüsünün netleşmiş olduğunun altını çizmekte yarar görüyoruz. Şüphesiz bu manzara on yıllarca ümmet fikrine düşmanlıkta sınır tanımamış, hep İslami hareketi ezilmesi gereken irticai bir tehdit olarak bellemiş bir zihniyetin tasallutu altındaki bir ülke için çok büyük bir gelişme, paha biçilmez bir kazanımdır.

Türkiye’nin Libya’da büyük bir riski göze aldığı ve sonuçları itibariyle ağır bir bedel ödeme tehlikesine rağmen doğru ve haklı adımlar attığı ortadadır. Halen de tehdit düzeyi geçmemiş olmakla beraber gelinen aşamada Libya halkına yönelik dayatmanın Türkiye’nin desteğiyle boşa çıkartıldığı söylenebilir. Elbette başta Rusya olmak üzere küresel güçler ve bölgesel despotların yeni taktikler geliştirerek durumu yeniden kontrol altına almaya çalışacakları kesindir.

Bu noktada Rusya’nın Libya’da hesaplarının boşa çıkartılmasının verdiği kızgınlıkla Suriye’de daha saldırgan ve tahammülsüz bir tutum içerisine girmesi muhtemeldir. Nitekim gerek Rus yetkililerin son dönemde Türkiye’ye yönelttikleri örtülü suçlamalar gerekse de sahada yer yer giriştikleri bombardıman bu durumu yansıtmaktadır.

Aslında 5 Mart’ta Moskova’da varılan ateşkes mutabakatının ömrünün sınırlı olacağı, Suriye’de kalıcı bir anlaşma sürecinin işletilemeyeceği zaten biliniyordu ama yine de birkaç aylığına da olsa katliam ve tehcir politikasının durdurulmuş olması hayırlı bir gelişme oldu. 

Şimdi Suriye’de rejim ve Rusya’nın hareketlenmesiyle gerilimin yeniden arttığı bir süreçte Türkiye’nin daha aktif bir tarzda sahaya müdahil olması muhtemel gözükmektedir. Önceki dönemlere kıyasla Türkiye’nin sahada ağırlığını artırmış olması, mücahidlerle daha yoğun ve etkili bir işbirliği geliştirmesi ve uluslararası düzeyde daha etkin ve belirleyici bir güç konumu kazanması nedeniyle Esed rejimi ve destekçilerinin eskisi kadar rahat hareket edemeyecekleri kanaatindeyiz.

Rabbimizden zalimler karşısında kendi yolunda mücadele edenleri, mazlumları ve mazlumların koruyucularını muzaffer kılmasını, İslam düşmanlarının tuzaklarını boşa çıkarmasını diliyoruz. “… O ne güzel mevla, ne güzel yardımcıdır.” (Enfal, 40)

Bu sayıda yer alanlar:

Onur, Zalimlere Karşı Mazlumlarla Birlikteliktedir!
Sezar Yaptırım Yasası ve İşkenceci Esed Rejiminin Geleceği
Kürt Sorununda Yeni Bir Süreç
İnsan Cehaletinin Kalıcı Bir Metaforu: Denizci Sinbad Hikâyesi Bağlamında Koronavirüs Salgını
Suudi Arabistan ve BAE Neden Gannuşi’yi Lekelemek İstiyor?
Son ‘Cilalı’ Taş Devri
“Mısır’da Darbe, Medeniyet Projemize Yapılmıştır!”
Sezar Yasasının Kimi Koruması Bekleniyor?
Bir Tebliğ İmkânı: Adab-ı Muaşeret
Bizim İçin Yapılmamış Bir Sistemde Yerimiz Yoktur
Beyaz Evanjelik Politikanın Milliyetçi Kökenleri
Emperyalizmin Bumerang Etkisi: Baskı Metotları Avrupa’ya Nasıl Geri Döndü?
Kur’an’da Mitolojik Kıssa Var mıdır?
Onlar Adamdı
Bu Dünyaya Kendimi Yazdıramadım “İnsan” Diye