Son elli yılda yaşanan gelişmeler bir bütün olarak değerlendirildiğinde Ortadoğu'da barışın ne ölçüde mümkün olabileceğini düşünüyorsunuz? Sürekli ve kalıcı bir barış atmosferinin tesisi hangi şartları gerektirir? Ve daha temel bir soru olarak, Ortadoğu'da hedeflenmesi gerekli temel arayış ve talep barış mıdır?
Cevap tabii ki şudur: Ortadoğu'da barış mümkündür, hatta kaçınılmazdır. Soru ise barışın hakim olması için hangi şartların gerektiğidir. Bu da, hakları ihlal edilenlere, haklarının geri verilmesi anlamına gelir. Filistinlilerin tüm haklarının iadesi ve çektikleri acıların telafisi kısa vadede mümkün olmayabileceğinden tam adaletin gerçekleşmesi de gerçekçi olmayabilir. Bununla birlikte, artık adaletsizliğin olmaması için asgari gereklilik üstlenilmelidir. En azından artık Filistinliler öldürülmemelidir, geçmişte kalan adaletsizlikler tartışılarak Filistinliler evlerinden atılmamalı ve mallarına el konulmamalıdır.
Bugün maalesef İsrail hükümeti asgari gerekliliğe hazır değildir, kaldı ki Filistinlilere korkunç acılar çektirmekle meşguldürler: onların topraklarını çalıyorlar, onları evlerinden sürüyorlar, öldürüyorlar, hapsediyorlar, acımasızca yollarını kesiyorlar, ekonomik sabotaj ve tam bir kapatma yoluyla toplu cezalar uyguluyorlar.
Devam eden barış sürecindeki problemlerin bu noktasında, barış için şart olan asgari gereklilikler aranmadığından, bu sürece barış süreci denilemez. Hakikatte bu, diğer bir ifadeyle savaşı devam ettirmek anlamına gelir. İsrail'in şu anki politikası, Filistinlilerin gururunu kırma ve gözdağı verme temeline dayalı toptan kuşatmanın içine almaktır. Toptan kuşatma eğer devam ederse ki, bu uzak bir ihtimaldir, barış olmayacak ve barış ertelenecektir. Zarar görenler, er ya da geç, sömürülen her toplumumun yaptığı gibi tekrar isyan edecektir.