Rahman ve Rahim olan Allah'ın Adıyla
Toplumsal Proje Girdabı
Sömürge ülkelerinde geleceği düşlemek, gelecek planları üzerinde yoğunlaşmak ve giderek gündemini geleceğin toplum projeleri ile doldurmak, genellikle tarihi, kültürel ve sosyal gerçekliklere ve pratik sorumluluklara bigane insan tipinin içine düştüğü önemli bir girdaptır.
Yeni Dünya Düzeni'nin ikame edilmeye çalışıldığı bugünlerde, bu düzenin temel dinamiğini oluşturan kapitalist sınıf için, ekonomik liberalizmi işletecek en uygun toplumsal projeyi oluşturmak önemli bir tartışma konusudur. Dolayısıyla emperyalistlerin ve Yeni Dünya Düzeni'ne ayak uydurmaya çalışan bağımlı ülke aydınlarının toplumsal proje çalışmaları üzerinde yoğunlaşmalarının reel muharrikleri mevcuttur.
Anti-emperyalist ve özellikle de Müslüman bir insan, bağlı olduğu sosyal çevresini, liberal ekonomi için üretilen toplumsal projelerin bağımlı bir nesnesi olmaktan nasıl kurtaracağını düşünmelidir. Ayrıca sömürülmeye ve Yeni Dünya Düzeni tarafından kullanılmaya müsaitlik halinden arınılacak bir iç dinamizme nasıl kavuşula cağını kavrayıp, bu konuda bir eylemlilik göstermelidir. Bu sorumluluk dururken mesailerin hayali gelecek planları yapmaya ve mevcut şartlarda alternatif toplumsal projeler oluşturmaya sarf edilmesi, örtülü olarak egemen sistemin kâr hanesine yazılan bir tutumu oluşturmaktadır.
Kur'an-ı Kerim gelecek düşüncesini, bugünkü pratiğimizle ve içinde bulunduğumuz hal ile ilişkilendirmiştir. Ayrıca Müslümanların gelecek projelerini ve toplumsal modellerini sosyolojik gereklilikler, istatistikler ve tarihi bulgular değil, vahyi hükümler belirlemektedir.
Biz hakim güçlerin dayatmalarıyla ve şartların icaplarına göre oluşan ilkelerle değil, her dönem genel-geçer vahyin evrensel ilkeleriyle sorunlarımızı projelendirmeliyiz. Önemli olan içinde yaşadığımız sosyal evre ve bu evrenin sorunları ile vahyi bildirimin bağını doğru olarak kurabilmemiz, safhamızın gereğini ifa edebilmemizdir. Bu sorumluluk Kur'an'ın Müslümanlara yüklediği bir çerçevedir. Bu çerçevede gelenekçi tutuma yer olmadığı kadar, modernist bir tutuma da yer yoktur. Hedef bozulanı değiştirmek, şirki gidermektir. Yoksa kendi içlerin de parça parça olmuş kafir güçlerin küskünleriyle birlikte mozaik bir toplum yapısı oluşturmak değildir.
Kur'an ile içinde bulunduğumuz evre ve sorunlar arasında doğru bağlar kurup, pratik çözümler ortaya koymak katılım isteyen önemli bir görevdir. Bu görev bir iki üstadın veya yazar-çizer takımının kendini dini müceddid veya teorisyen sanıp sosyal örnekliğe dönüşmeyen hayali çözümler ve projeler üretmesiyle aşılmaz. Bu problemleri, birbirimize katlanarak ve tavsiyeleşerek; sağlıklı bir din anlayışına ve muhkem nasslarla belirlenmiş sağlıklı bir metodolojiye ulaşarak; karşılaşılan fikri, siyasi veya sosyal sorunlarımızı çözünmeyebilecek yeterlilik düzeylerimizi olgunlaştırarak; problem çözmede yeterlilik düzeyine ulaşmış insan sayımızı çoğaltarak ve bunlarla güçlü istişari mekanizmalar oluşturarak; doğrularımızın ve elde ettiğimiz çözümlerin sosyal karşılıklarını gerçekleştireceğimiz bir mücadele sürekliliğini yaşatarak aşabiliriz.
Şu unutulmamalıdır: Nasıl ki, barış halinde iken kıtal hükümlerini uygulamak zulme neden olan bir yanlışlıksa; toplumsal dönüşüm için hakikatin şahidi olacak yeterli bir sosyal olguyu gerçekleştirmeden ve ifsad şartlarından kurtulmadan, sanki kollektif bir bilinci oluşturma yolunda önemli bir başarı elde edilmiş gibi, geleceğe dönük toplumsal projelerin oluşturulmasının öncelenmesi de -ki bu çoğu kere müşrik veya münafık güçlerin rahatlamasına neden olan bir çaba oluyor- bugünkü pratiğimizin gereklerini hafife alma ve hayali veya dünyevi olana dalma yanlışıdır.
Bugün için önemli olan geleceği değil, bugünü imar etmemizdir. Geçmişsiz bir bugün olmadığı gibi, bugünsüz bir gelecek de olmayacaktır. Bugünkü halimizi ıslah etmekten aciz bir gelecek beklentisi, hayatını talih oyunlarına bağlamış bir hayalciliği ve kaderciliği içerir, İslam'da şans oyunlarına yer yoktur. Tarihten gelen hastalık nedenlerimizi, Kur'an'ın önceliğinde belirlenen üretici zihinsel bir atmosferin yaygınlaştırılmasını, iyiliği emredip kötülükten sakındıracak bir beraberliğin şartlarını, İslam düşmanlarının şeytani planlarını, sosyal şahitlik olayının gerçekleştirilmesini, iman-amel ilişkisinin kaçınılmazlığını gündemleştireceğimize; toplumsal proje üretmek adına mevcut halimizi atlayarak içinde yaşayacağımız eklektik bir sistemin nasılını öncelikli olarak gündem edinmemiz, pratik sorumluluklarımızdan kaçan bariz bir konformizm ve açık bir ameli sapma değil midir?
Müslümanlar için hayatın ertelenemez güncel görevleri vardır. Din de hayatı bu güncellik içinde kuşatmaktadır. Unutulmasın. Bugününü imar etmeyenlerin geleceği karanlıktır.