“Ramazan ayıdır ki, insanlığa rehber olan, bu rehberliğin apaçık belgelerini taşıyan ve hakkı batıldan ayıran Kur’an işte bu ayda indirilmiştir. Sizden biri bu aya ulaştığında oruç tutsun, hasta ya da yolcu olan kimse de başka günlerde kaza etsin! Allah sizin için kolaylık ister, sizi zora koşmak istemez; oruç günlerinin sayısını tamamlamanızı, sizi doğru yola ulaştırdığı için O’nu yüceltmenizi ve O’na şükretmenizi ister.” (Bakara, 2/185)
Ramazanın değerini ve bu ayda doğru gündemin ne olduğunu belirlemek istediğimizde, gözlerimizi ve gönüllerimizi ebedi saadete, Allah’ın rızasına, kıbleye çevirdiğimizde, önümüzü aydınlatan bir nur olarak Kur’an bize yol gösterir. Ramazan ve Kur’an ilişkisinden söz eden yukardaki ayet; biri diğerinin sebebi olan iç içe geçmiş unsurlardan oluşur:
Ramazanın sebebi Kur'an'dır. Kur'an'ın sebebi bütün insanlığa hidayettir. Hidayetin sebebi "beyyinât" ve "furkân"dır.
Beyyinât, "tezini ispata yeterli olan hakikatin apaçık belgeleri" anlamına gelir. Furkan ise "hakkı batıldan, doğruyu yanlıştan, adaleti zulümden, iyiyi kötüden seçip ayırma niteliği ya da yeteneği" anlamına gelir.
Giriş
Vahyin mesajı İslam’dır; Allah'a teslimiyetin hayata dönüşmüş biçimidir. Bu teslimiyet, bu dünyada silmi (barışı), öte dünyada selameti (ebedi mutluluğu) getirecek bir teslimiyettir. Bu teslimiyetin meyvesi, sonucu ve zemini, insan bilincinin en rafine halini ifade eden "sorumluluk bilinci", yani takvadır.
Vahyi taşıma sorumluluğu insana verilmiştir. Allah insanla konuşmuş, insanoğlunun tarihi Allah-insan diyaloguyla oluşmuştur. İnsan Allah'ın kulu, yeryüzünün ise halifesi kılınmıştır. Kur’an ilahi bir inşa projesidir.
Bu inşa projesinin en uygun zemini ve zamanı ise Ramazandır. Bir imkân olarak Ramazan müminler için fırsatlarla, nimetlerle doludur. Ve Ayetullah’tır; Allah’ın sonsuz kudretine, varlığına, birliğine ilişkin işaretlerle doludur.
Ramazanın en önemli hedefi vicdanlarımızı yaratılışın en başında formatlayan takvamızı takviye etmektir. Bu hakikat Bakara, 183. ayette şöyle beyan edilmiştir:
“Ey iman edenler! Oruç sizden öncekilere olduğu gibi size de farz kılındı. Belki bu sayede takvaya erersiniz.” (Bakara, 2/183)
Ramazanın gelmesi takvaya ermeyi garanti etmiyor. Tıpkı ebedi saadete aday bir insan olarak yaratıldığı halde, ebedi azabı tercih edenlerin varlığının hayata ilişkin önemli bir hakikat olduğu gibi.
1. İnsanlığın Ramazanla İmtihanı
Münafıklar ve fasıklar Ramazan üzerinden İslam’a karşı her yıl "psikolojik savaş" taktikleriyle mücadele etmektedirler. Örneğin Şaban ayının sonuna doğru münafıklar ve fasıklar medyada/basında “Kimler oruç tutmalı?” sorusunu değil, sözde din uzmanları aracılığıyla“Kimler oruç tutmamalı?” sorusunu gündeme taşımaktadırlar.
İslam düşmanlarının oruç üzerinden devreye soktukları ‘algı operasyonları’ Ramazanın taşıdığı müthiş potansiyeli fark ettiklerini ispat ediyor. Şöyle bir geçmiş Ramazanlara baktığımızda müfsidlerin orucun takva hedefiyle ilgisi olmayan gündemler üreterek, onu sulandırdıklarını görüyoruz. Soruyu soranlar kimlerin oruç tutması gerektiğini, kimlerin zekât vermesi, infak etmesi gerektiğini merak etmiyorlar. ‘Nasıl sorumluluktan kaçabiliriz?’ türünden sorulardır bunlar.
“Kimler oruç tutmamalı?” “Ramazanda bikini ile denize girmek caiz mi?” (Sanki Ramazan haricinde caizmiş gibi) vs türden tuzak sorulara medyatik ilahiyatçılar bilerek veya bilmeden düşmektedirler.
2. Ramazan Kur’an’dır
Kur’an ayıdır Ramazan. Kur’an ile bütünleşme, Kur’an ile yürüme ayıdır. Peki, bu ayda Kur’an’ı nasıl okumalıyız? İstiaze ve besmeleyle okumalıyız; yani yeryüzünde fesat çıkaranlara, tağutlara, zalimlere değil Allah’a sığınmalıyız. Zalimlere karşı hayatın her alanında, Kur’an ile büyük bir cihada girişmeliyiz. Ve hayatı O’nun rızasını gözeterek yaşamalıyız.
Hidayete erişmek için, dalaletten ve şaşkınlıktan kurtulmak için Kur’an’ı kıraat etmeliyiz. Dilimizle tilavet etmeliyiz, kalbimizle kıraat etmeliyiz, gönlümüzle tertil etmeliyiz. Yavaş yavaş, aşama aşama tüm hayatı Allah’ın rızasına uygun olarak formatlamak için Kur’an’la kendimizi yeniden inşa etmeli, nefsimizde ölen takvamızı yeniden ihya etmeliyiz.
Ramazan vesilesiyle takvamızı takviye etmek, nefsimizdeki istiğna kırıntılarını, kibir kalıntılarını tezkiye etmek için Kur’an’la yine, yeniden ilişki kurmalıyız.
Her Ramazan ve bu Ramazan müdahanesiz olarak, güç merkezlerine yağcılık yapmadan, sırf Allah’ın rızasını gözeterek, arınmak isteyenlere öncelik vererek yeniden Kur’an’la irtibat kurmalıyız.
Peygamberimiz (s) bir hadiste ümmetinin Kur’an’la ilişkisini dört örnekle açıklamıştır: Turunç, hurma, fesleğen, Ebu Cehil karpuzu.
Birincisi; Kur’an’ı okuyan, anlayan, yaşayanlar turunç meyvesi gibidir; hem kokusu hem de yemesi güzeldir.
İkincisi; Kur’an’ı okuyup anlama çabası sarf etmeseler de kulaktan dolma bilgilerle İslam’ı samimiyetle yaşayanlardır. Tadı güzel ama kokusu yoktur.
Üçüncüsü; Kur’an’ı okuyan, ama anlayıp yaşama şuuru ile hareket etmeyenler fesleğen gibidir; kokusu güzeldir, ama tadı kötüdür.
Dördüncüsü; Kur’an’ı ne okuyan ne de yaşayanlar Ebu Cehil karpuzu gibidir; kokusu da tadı da kötüdür.
Turunç meyvesine benzemeyi Rabbim hepimize nasip eylesin! Ebu Cehil’e ve Ebu Cehil karpuzuna benzemekten bizi muhafaza buyursun.
3. Ramazan Zamandır
Asr Suresi’nin bize verdiği en önemli mesaj, zamanın kıymetini bilmek, içinde bulunduğumuz şartların imkânlarından azami faydalanmak gerektiğidir. Yani Recep, Şaban ve Ramazanın içinde taşıdığı fırsatlardan yararlanmak gerekir.
Recep ayını önemli kılan Şaban ayına öncülük etmesi, Şabanı önemli kılan Ramazana yol açması, Ramazanı önemli kılan Kadir Gecesini kalbinde taşımasıdır. Bir ömre bedel olan Kadir Gecesine mana katan ise vahiy meleği Cebrail’in iki ok mesafesinde yaklaşarak1 asli suretiyle, Muhammmed (s)’e Kur’an’ın ilk ayetlerini indirmiş olmasıdır.
Ramazan; sevapların bir tohumun filizlenip-sümbüllenerek kat kat bereketlendiği2 bir geceyi bağrında taşır. Çünkü bu ayın bir gecesinde bile melekler bardaktan boşanan “sağnak bir yağmur gibi”, “lapa lapa yağan kar gibi” şafak sökünceye kadar yeryüzündeki müminlere, Allah’ın rahmetini ve selamını/esenliğini taşımak için ‘elli bin yıllık’ bir mesafeden bir günde3 inerler.
4. Ramazan Cihaddır
Ramazan ateşten gömlek giyerek ateşten kurtulmaktır.
Ramazan tutuşmaktır. Demiri inceltmek için ateşin bağrında döverek saflaştırmak gibi. Böylece demir gereksiz yüklerinden kurtarılmış, özü ise kurtarılmıştır. İşte Ramazan da mümini gereksiz yükleri olan günahlarından arındırarak tertemiz kılar, hafifletir, özünü, temiz olan fıtratını ortaya çıkarır; küfrün tozlarından, örtülerinden kurtarır. Yani felahtır Ramazan. Tövbe ile fıtrata geri dönmeyi, istiğfar ile sıratı mustakim’de kalmayı öğreten Kur’an’ın ev sahibidir.
Unutulmamalıdır ki ateşlerde yanmayı göze alanlar ateşten kurtulacaktır.
Ramazan, bir aylık manevi eğitim kampıdır. Âlemlerin Rabbi olan Allah'tan, âlemlere rahmet Hz. Muhammed elçiliğinde bütün bir insanlığa gelen vahiy ile iç dünyamızı tamir ve inşa etme fırsatı bulduğumuz aydır. Ramazan; bizi şeytani güçlerle, karanlık, şer odaklarıyla, münafıklarla, tağutlarla, firavunlarla on bir ay sürecek maçımıza bizi hazırlayan bir kamptır.
Ramazanın bize sunduğu altın fırsatlar vardır. İblis ve askerleri olan şeytanlarla, karanlık güçlerle, şer odaklarıyla bir ömür sürecek mücadeleye hazırlayan nimetler, emanetlerdir bunlar: Kur’an ile muhasebe, oruç ile direniş, namaz ile diriliş, zekât ile silkiniş…
5. Ramazan Kıyamdır
Bir cihad ayıdır Ramazan ve bir kıyam ayı.
Bir Kur’an ayı; bağrında gaybi fırsatlar ve bereketli olanaklar taşıyan Kadir Gecesi ile farklı bir kıyam ayıdır Ramazan.
Nefsimizle cihad ederek onu günahlardan arındırma, ona tevazuu, takvayı öğretme ayı… Yeryüzünde dışa dönük cihad edenlerle empati yaparak dayanışma ayı… Tezkiye cihadı yaptığımız bu ayda günahlarımızın yükünden kurtulma imkânına kavuşuruz.
6. Ramazan Zikredeni Zikretmektir
Namaz da oruç da cihad da bir zikirdir; Allah’lı yaşadığımızı gösteren, hayata vurulan nurdan mühürlerdir. Bakara Suresi 152. ayette Rabbimiz şöyle buyuruyor:
"Haydi, siz beni zikredin ki ben de sizi zikredeyim."
Yani unutursan unutulursun; unutmazsan unutulmazsın…
Suçluların bir köşeye atıldığı, unutulmaya terk edildiği ahiret günü eğer Allah’ın bizi zikretmesini istiyorsak, bu dünyada biz de O’nu canı gönülden zikredeceğiz. Bu, çift yönlü zikir, çift boyutlu muhteşem bir inşa seferidir. Aşağıdan yukarıya doğru çıkan duadır. Yukarıdan aşağıya doğru akan ise icabettir.
İnsandan Allah'a doğru yükselen ubudiyyettir. Allah'tan insana doğru inen ulûhiyyettir.
İnsandan Allah'a doğru yükselen sorudur. Allah'tan insana doğru inen cevaptır.
İnsandan Allah'a doğru yükselen bilinçtir. Allah'tan insana doğru inen vahiydir.
İnsandan Allah'a doğru yükselen kesrettir. Allah'tan insana doğru inen vahdettir.
7. Ramazan Îsar’dır
Ramazan hamdin ve şükrün coştuğu bir îsar ayıdır. Aç kalan insan fakir fukaranın halini anlar, onlarla empati kurar, îsar duygusu zirve yapar, sadece kendimizi değil başkalarını da düşünmeyi öğretir Ramazan.
Ensarın ahlakıyla ahlaklandırır. Yoksullar, mustazaflar, ezilenlerle empati kurmayı öğretir. Tok açın halinden anlamaz. Bizi bizim gibiler anlar. Sempati; yoksulların ve hidayete muhtaç olanların dertlerine derman olma ayıdır.
Ramazan emanet ve ahiret bilinci aşılar. “Mal da yalan mülk de yalan, var biraz da sen oyalan!” diyebilecek bir bilince eriştirir bizi. Ne kadar zengin olursak olalım, etrafımız yiyecek ve içeceklerle dolu olsun, yine de dokunamayız. Bu duygu bize mülkün sahibi ve maliki değil, emanetçisi olduğumuzu öğretir. Sadece kullanma hakkı bizdedir. Malımızda canımız da emanettir. Mülkün sahibi, bu emanetleri kullanma kılavuzunu Kur’an’da beyan etmiştir.
Ramazan ilim ve hilim ayıdır. Îsarın en önemli kazanımlardan biri de hilimdir. Yani rüştü ve hidayeti, yaşattığı tecrübelerle derinleştirir, gönüllere yumuşaklık, esneklik kazandırır.
8. Ramazan İ’tikaftır
Bir i’tikaf ayıdır Ramazan. Allah’a adanma çabamız Ramazan’ın son on gününde zirve yapar; artık sadece gündüz mideye tutturulan oruç yirmi dört saat tüm benliği sarar hale gelir.
9. Ramazan Selam’dır
Bir selam ayıdır Ramazan. İslam ümmeti ile coğrafi ve siyasi olarak kuramadığımız vahdeti, ibadetin coşkusunu tüm dünyada oruç tutan milyonlarla birlikte hisseder, iftarımız, teravihimiz, imsakımızla aynı Kabe’ye yöneldiğimizi unuttuğumuz ümmetimizle yeniden empati kurarız.
Bu vahdetimiz diğer insanların aleyhine değildir. Çünkü Ramazanın yaşandığı toplumlarda Kur’an’ın barış mesajı kendini daha çok hissettirir. Ramazanda toplumsal huzur hissedilir; cinayetler, hırsızlıklar ve diğer suçlar azalır. Diğer yandan yardımlaşma, kaynaşma, selam temennileri çoğalır.
Bir vahdet ayıdır Ramazan ve bir ibadet ayı…
Bir tevhid ayıdır Ramazan ve bir muhasebe ayı, bir murakabe olanağı…
10. Ramazanın Şahidi İmsak, Ödülü Bayramdır
Oruç ayıdır Ramazan. Oruç imsaktır; tutmaktır. Savm, kaçınmaktır.4 Oruç kendini tutmaktır. Kendini tutmak büyük bir kahramanlıktır. Bu kahramanlığın ödülü dünyada bayramdır. Dünyası Ramazan olanın ahreti de bayram olacaktır.
En gösterişsiz/riyasız bir ibadet olan oruç tevhidi bilincimizi takviye eder. Bizi nifakın tuzaklarından imanın selamet sahiline çıkarır.
Bir zafer ayıdır Ramazan ve bir bayram muştusu. Bitişi ile hüzünleniriz. Ama şeytani dürtülere karşı koyma becerisi kazandığımız için zaferimizi kitlesel bir coşku ile, dünyanın her yerindeki ümmetimizi tüm unsurlarıyla birlikte kutlarız. Zaferimizi kutlamaya ümmetimizin kayıp olan unsurları bile bayram namazıyla ilgi gösterir.
Bitişi ile hem hüznü hem sevinci birlikte yaşatır Ramazan. Şeytana ve şeytani dürtülere karşı koyma becerisi kazandığımız için bayramı hak ediyor, zaferimizi ve kazanımlarımızı tüm ümmet olarak kitlesel bir coşkuyla birlikte kutluyoruz, bitişiyle de içimiz burkularak hüzünleniyoruz. Öte yandan Ramazanda kazandığımız imkânları sürdürdüğümüz oranda zaferimize zafer katabiliriz.
Sözün Özü:
Allah yolundaki kazanımlarımızın beleş mirasçısı olmak için her köşe başında pusuya yatmış şeytanlara karşı, Şevval ayından sonra da diri bir şuur ve uyanık bir kalp ile hayatı yaşadığımızda, her günümüzü Ramazana, her gecemizi Kadir Gecesine benzetmek mümkün olabilecektir. Hem lafzına hem de muhtevasına/mesajına değer verip hayata Kur’an’la yeniden çekidüzen verdiğimizde -murakabe, muhasebe, tefekkürle taçlanan- salih amellerimizin anlamı derinleşecektir.
Bize Kur’an’ın indiği Kadir Gecesini kalbinde taşıyan bu Ramazan ayına ulaşma fırsatı veren, elli bin yıllık mesafeden bir günde gelerek bize, ibadetlerimize eşlik eden meleklerle amellerimizi takviye eden merhameti sonsuz Rabbimize hamdü senalar olsun.
Bu özgün ayda hayatımızda yeni bir başlangıç yapma, temiz, beyaz bir sayfa açma imkânını bize armağan eden Allah’a sonsuz şükürler olsun.
Salatu selam, Allah’ın esenliği ve desteği, inayeti ve yardımı bize Kur’an’ı olanca saflığı ile ve uygulamalı örnekleriyle birlikte emanet eden Resulullah’ın ve İslam davasının gönüllü erleri olmayı şiar edinen tüm müminlerin üzerine olsun.
Hayatı Ramazan gibi olanın ahireti bayram gibi olur. Rabbim ahreti ‘bayram’ olanlardan eylesin bizleri…
Dipnotlar:
1-Bkz. Necm Suresi,1-20.
2-Kadir Gecesi bin aydan hayırlıdır. (Kadir, 3) Rabbimiz müminlerin salih amellerini 700 misli çoğaltmaya söz vermiş; bir başağın tanelerinin çoğaltıldığı gibi bereketlendirileceği beyan edilmiştir. (Fetih, 29)Kur’an mübarek bir gecede inmiştir. (Duhan,14) Bu gece Ramazan ayı içindedir. (Bakara,183) Ramazanın on günü içindedir. (Fecr, 2)
Kadir Gecesi hakkında İbn Abbas, Resulullah (s)’tan şöyle rivayet etmiştir: “Onu Ramazanın son onunda arayınız.” (Buhari, Teravih,4/12; Müslim, Sıyam, 40/208-211) Aişe’den şöyle rivayet edilmiştir: “Son on gün içinde tek gecede arayınız.” (Buhari, Teravih,4/9; Müslim, Sıyam,40/207)
3-Mearic,70/4; Fatır, 35/1.
4-Same an şerrin: Şerden kaçındı.