Yaşamın yanık türküsünü sor bana
ne aşkı yitirdim ne acıları
hep aynı söz süzüldü alın terimden
ilmekler attı boynuma
avucumda ateş taşıtan yıllar
acı şubatlar geçiyor günlerimizden
tüm vitrinler paramparça
zindanımdan tahliye sonrasında
baktım ki kölleler silmiş bilgelerin adını
sarsan şubat rüzgarları
bir utanç belgesi bıraktı
bir de kanayan yarlarımızı
çizdim onları
adam gibi görünüp de adam olmayan yığınları
sonra kendimizi bir masalın içinde bulduk
bir başka türlü aldanışın adını
teselli koyduk
oysa direniş bir armağandı bize
başa çıkılmaz alev olmalıyız
eğer kurtuluş şafağı sökecekse
çaresi yok
köklü imanlar duracak çiçeğe
şimdi yaşamanının yanık türküsünü sor bana
ne aşkı yitirdim ne acıları
dertlerim göl olsa da
hayat dediğin çözülür dar zamanlara
ne kadar sert eserse essin şubat rüzgarları
azad olur bir gün köleler
sen de ne aşkı bırak ne de acıları
çıldırsın korkulanlar
erisin kardan adamlar
delirsin korkular
göster hayata şahdamarını
vekil ve dost tut
ondan daha yakın olanı...