Deyin ki: "Biz Allah'a, bize İncilrilene, İbrahim, İsmail, İshak, Yakub ve torunlarına İncilrilene, Musa ve İsa'ya verilen İte Nebilere Rabblerinden verilene inandık. Onlardan hiç birini diğerinden ayırmayız ve biz O'na teslim olmuşlarız," (2/Bakara, 136)
"... İsa cevap verdi: Birincisi, 'Dinle ey İsrail; Allahımız Rab bir olan Rabdir. Ve Rab Allah'ını bütün yüreğinle, bütün canınla, bütün fikrinle, ve bütün kuvvetinle seveceksin." (Markos, 12/29)
"Sanmayın ki, ben şeriati yahut peygamberleri yıkmaya geldim; ben yıkmaya değil, fakat tamam etmeye geldim." (Matta, 5/17)
Giriş:
Allah insanı yaratıp yeryüzüne yerleştirdikten sonra onu terk etmemiş, kılavuzsus/hudensiz bırakmamıştır. İnsan belirli bir zamandan sonra bu kılavuzu tahrif etmiş, Allah'ın göndermiş olduğu dini apayrı bir şekle sokmuş, onu dejenere etmiştir. Her dejenerasyondan sonra Allah yeni bir elçi gönderip o toplumu karanlıklardan aydınlığa çıkarmıştır.
Varoluşu sorgulayan her insan tarihle tanışma zorunluluğu duymuştur. Tarih de onu, kendilerini "Allah'ın yeryüzü elçisi" olarak tanımlayan, O'nun adına bildirilerini okuyan insanlarla tanıştırmıştır.
Allah'ın son yeryüzü elçisi Muhammed bin Abdullah'tan önce Allah adına bildiri okuyan elçi Nasıralı Meryemoğlu İsa'dır.1 Tertemiz Meryem'in ve Allah elçisi Zekeriyya'nın gözetiminde yetişen İsa, Yahudilerin yozlaştırdığı, dejenere ettiği Allah elçisi Musa'nın öğretilerini özüne döndürme amacıyla tebliğe başlamıştır.
Nasıralı İsa'nın Hikmet'i ulaştırmak için uğraş verdiği toplum Allah'a inanmayan bir toplum değildi ve bu toplumun elinde Musa'nın getirdiği mesajı ihtiva eden Tevrat bulunmaktaydı. Ellerinde Tevrat'ı bulunduran bu toplum süreç içerisinde bizatihi ya metni tahrif etmiş ya da metnin anlamını tahrif etmeyi, kelimelerle oynamayı, dini çarpıtmayı en ileri noktaya götürmüştü. İşte Nasıralı İsa, Allah'a inandıklarını söyleyen fakat diğer yandan dinin gerçeği ile barışık olmayan, hikmet yoksunu insanlara Allah'ın ışığını ulaştırmaya çalışmıştır.2
Meryemoğlu İsa öze önem vermeyip şekle takılan bir topluluğa emirlere ahlaki bir ruhun hayat verdiğini göstermeye çalışmıştır İsa'nın Matta İncilinde belirtilen "şeriatı yıkmaya değil tamamlamaya geldim" sözünde bunu görebilmek mümkündür.
Bugün elimizde, Kur'an gibi vahyedildiği şekliyle yazıya geçirilmiş, ezberlenmiş ve bugüne kadar değişmeden gelebilmiş bir İncil3 yoktur. Doğrusu elimizde İncil diye ilahi bir kitap yoktur. Nedeni ise İsa'nın tebliğinin hemen yazıya geçirilmemişidir. Bu yüzden, Nasıralı İsa'ya gelen 'vahiylerin, yani İncil 'ayetlerinin hiç bir zaman yazıya geçmediği ve İsa'nın 'teveffa' edilmesinden sonra takipçilerinin etierinde herhangi ilahi bir kitap bulunmadığı anlaşılmaktadır. Elde bulunan tüm İnciller, Nasıralı İsa'nın söyledikleri ve yaptıklarının şifahi aktarımlarıdır.4 İnciller, son Kitab, Allah'ın koruduğu ez-Zikr ile kesinlikle mukayese edilemezler5 İnciller belki İslam kültürünün hadis mecmualarına benzetilebilir. Rivayetlerin İsa'ya dayandırıldığı bir isnad zincirinden mahrum olmaları bu kitapları bizdeki cami ve sünenlerin de muadili olmaktan çıkarmaktadır.
İlk yazılı İncil metinlerinin ortaya çıkışları en erken MS. 50. yıllara rastlamaktadır. Ancak resmi bir Yeni Ahit metninin ortaya çıkışı, MS. 4. yüzyıla kadar gitmektedir.
Bugün Hıristiyan dünyanın kabul ettiği dört İncil (bunlara İsa biyografisi demek daha doğrudur) nüshalarının İsa'dan çok sonraları kaleme alındığı bilinmektedir. Bu kitaplar İsa'nın hayatını, dünyadan ayrılışını, vaaz ve nasihatlarını ihtiva etmektedirler.
İncillerin kaynağı, Nasıralı İsa'nın sözleri ve hayatını aksettiren sözlü gelenekler'e dayanmaktadır. İncil yazarları ise şifahi rivayetleri yazıya aktaran ilk Hıristiyan cemaatin içinden çıkmış kişilerdir. Bu şifahi rivayetler otuz veya kırk yıl boyunca büyük bir ihtimalle sadece sözlü tarzda kalmışlardır. İncil yazarları kaleme aldıkları metinlere kendi üslublarını kişiliklerini, kendilerine has dini endişelerini aksettirmişlerdir.
Bir rivayetin tarihîliği onun farklı kişiler tarafından aktarılması ve çeşitli kanallarla desteklenmesi ile ortaya çıkar, taciller, kilisenin apokrif saydığı onlarca İncil dahil, sinoptik İncillere uygulanan karşılaştırmalı metod6 ile tekrar okunmalıdır. Bu metod uygulanırsa İsa'nın gerçekte ne söylediği, ne yaptığı konusu üzerindeki toz perdesi bir nebze kalkacak, yüzde yüz kesin olmamakla birlikte Nasıralı İsa'nın getirdiği mesajın ne olduğu konusunda görüş belirtebilme imkanına sahip olacağız. Niha-i olarak bu değişik biyografiler Kur'an ışığında değerlendirildiğinde Nasıralı İsa'nın getirmiş olduğu mesajı aslına daha yakın bir tarzda temaşa etme imkanı elde edeceğiz.7
Hıristiyan kutsal metinlerinin ortaya çıkış süreçlerini incelemeye geçmeden önce önemli bir noktaya değinmemiz gerekmektedir. Müslümanlar Hıristiyanlarla gerçekleştirdikleri konuşmalarda ve kaleme aldıkları makalelerde Allah'ın Resulü İsa'ya İncilrmiş olduğu bir İncil'in olduğunu ve Hıristiyanların bunu süreç içerisinde tahrif ettiklerini söylemektedirler. Tabii Hıristiyanlar bunun böyle olmadığını İsa'nın ne yazdığını ne de yazdırdığını belirterek incillerin ya İsa'nın havarileri veya onların öğrencileri tarafından yazıldığını iddia etmektedirler. Burada Müslümanların ve Hıristiyanların vahiy anlayışındaki farklılık da ortaya çıkmaktadır. Müslümanlara göre Allah İsa'ya Cebrail aracılığıyla vahyetmiştir, İsa da inzal edilen vahyi insanlara ulaştırmıştır. Hıristiyanlıkta İse taciller Kutsal Ruh'un denetimi altında kaleme alınmışlardır. Hıristiyanlıkta ilahi vahiy bizatihi İsa'nın kendisidir. İncil yazarları ise ilahi vahyin aracısı durumundadırlar.
Nasıralı İsa'ya gelen vahyin hemen yazıya geçirildiği konusunda bilgimiz yok. Buradan hareketle Hıristiyanların İsa'ya gelen İncil'i tahrif ettikleri tezini savunmaktan öte, İsa'nın; aldığı vahyi sözlü olarak insanlara aktardığı, onların bir kısmının bunu ezberlediğini, sonraları İsa'nın kayboluşundan sonra bu sözlü geleneğin devam ettiğini ve yazıya aktarımın bu sözlü gelenekten gerçekleştiği hipotezini geliştirmemiz gerekir. Kanaatimizce bu hipotezi gerek Maide 14 ayeti8 ile gerek Hıristiyan dünyada yapılan İncillerin oluşumu ile ilgili teorilerle destekleyebiliriz.9
1800'lü yılların sonlarından bu yana Batı'da Yeni Ahid üzerine yapılan ciddi ve kapsamlı çalışmalar (edebî-tarihî kritik, form (kalıp) kritiği, efsaneden arındırma -Entmythologisierung-, ilk kaynak nazariyeleri, sinoptik inciller meselesi vs..) amaçlarına ulaşmamış/ulaşamamıştır. Sebebi ise, bu araştırmaların öncüllerini nihai olarak geleneksel Ehl-i Kitab kültüründen almalarıdır. Bu araştırmaların Tevrat, İncil ve Kur'an'ın ortak konusu olan Tevhid öğretisine ulaşmak gibi bir amacı yoktur. İşte bu noktada muvahhidlere düşen görev, öncelikle Kitab-ı Mukaddes çevresindeki bu çemberi dağıtmak ve daha sonra, onun metnine girebilmiş olduğu düşünülen unsurları, ondan temizlemeye girişmektir. Bu, gerek amaca uygun yeni metodlar geliştirilerek, gerekse, eldeki metodlar kullanılarak gerçekleştirebilir. Bu ameliye Kur'an'ın muheymin olma özelliğine de, işlerlik kazandırmış olacaktır. Böylece Tevrat ve İncil, Allah'ın Kur'an'dan önceki Vahiy'leri olarak muharref dini yapıların tahakkümünden kurtarılacaktır.10
Bizden Öncekilere İndirilenler/ Önceki Sahifeler:
Kur'an, geçmiş vahy geleneği etrafında örgütlenen topluluklardan "Ehli Kitap" diye söz eder. Hıristiyanlar, müslüman toplumların dillerine tercüme ettikleri kitaplarını "Kitab-ı Mukaddes", "Kutsal Kitap", "Kutsal Yazılar" adı ile adlandırdılar. Avrupa dillerinde bu kitapların tümüne "Kitaplar" anlamına gelen Biblia'dan türeme "Bible" sözcüğü kullanılıyor.
Yahudiler 1500 yıl İçinde yazımı tamamlanan bu 72/73(66)11 kitabın son 27'sine (Yeni Sözleşme) inanmıyorlar. Hıristiyanlar bazılarının yazarlarının adı bile bilinmeyen bu esinli olduğuna inandıkları Kitapların vahyi yönü hakkında değişik tonda inanca sahiptirler. Katolik Thomas Michel şöyle der örneğin: "Kitaplar birçok tarihsel gelişmeyi yansıtmakta ve çeşitli edebi kalıp ve türleri içermektedir. Bazı kitaplar yüzyılların akışı içerisinde derece derece oluşmuş ve örneğin Musa Kitaplarında olduğu gibi adı bilinmeyen bir esinli yazar tarafından nihai kalıbına dökülmüştür. Bazıları da, örneğin Aziz Pavlus'un mektupları gibi, kimliği belli bir kişi tarafından özel bir nedenle yazılmıştır."12
Hıristiyanların Vahy Telakkisi (Esin/Esinleme)
Hıristiyanların Vahiy ve Peygamberlik anlayışı İslam'dakinden çok farklıdır. Hıristiyan ilahiyatına göre kutsal metinlerin yazarı, Ruhu'l-Kuds'den13 gelen ilham ile Allah'tır. O, insan yazarları yazmaya teşvik etti, ifşa etmek istediğini, onlara bunu yazacak şekilde yardım etti. Hıristiyanlık inancında insan yazar, Tanrı mesajını kendi öz düşünce tarzına göre iletir. Kutsal metin yazarları ise sadece Tanrı'nın vasıtalarıdır. Hıristiyan ilahiyatı Kitab-ı Mukaddesi oluşturan yazıların tamamının ilham edilmiş Tanrı kelamı olduğuna inanmaktadırlar. İslam'a göre vahyin aracısı olan peygamberin görevi, Allah'tan aldığını hiçbir şey ilave etmeden ve eksiltmeden, kendi yorumunu katmadan olduğu gibi aktarmaktır. Hıristiyan ilahiyatındaki genel kanaat ise kutsal metinlerin kelimesi kelimesine yazdırılmadığıdır. Kutsal metin yazarları ilahi mesajı kendilerine has şekilde, kendi edebi kalıplan ve üslubları ile dile getirmede serbesttiler. Böylece kutsal kitap yazarı sadece nakletmemekte, kullanılan dil ve üslup, metnin kompozisyonu ve çeşitli kaynaklarla tamamlanması gibi hususlarda aktif bir rol de üstlenmektedir. Küçük bir Hristiyan azınlığı ise (Fundamentalistler), harfi vahye inanırlar. Onlara göre ortada vahy yazarları değil, sekreterleri vardır.14 Dolayısıyla kutsal metinlerde hiç bir yanlış kelime yoktur. Yahudilerin vahy inancı da harfidir.
Fundamentalistler Hristiyan dininin temeli addettikleri olgulara geri dönmek isterler. "İncilciler" diye anılmaktan hoşlanırlar. Ortodoks, Katolik, Protestan çoğunluk "harfi vahyi" inkar eder. Hikmetin zarfı onlara göre beşeridir. Sunuş tarzı yetenekçe sınırlı olup, beşeridir. Şöyle der Thomas Michel: "Tüm dünya üniversitelerinde, ilahiyat fakültelerinde, Bible Enstütülerinde ve Ruhban Okullarında süregelen Biblik eleştiri çalışmaları "mektubu zarftan çıkarma", kutsal yazıların içerdiği Tanrı mesajını meydana koyma çabası olarak nitelendirilebilir."15
Hıristiyan teolojisi harfi olmayan Kitab'a karşın, hikmetin mükemmel harfi açılımını insanla yapıldığını söyler.16 Tanrı'nın insana söylemek istediğini en güzel şekilde yansıtan Mesih İsa olmaktadır. Bible ise O'nu tanıtmaktadır, O'na işaret etmektedir.17
Vahiy almanın Hıristiyan teolojisinde sadece İsa'ya has olmadığını gördük. İsa'dan başka havariler, havarilerin öğrencileri, daha sonraki dönemlerde azizler ve papalar vahiy almışlardır. Tarihte çok kişi kendilerine vahiy geldiğini, Ruhu'l-Kuds'ün kendilerine hulul ettiğini ve İsa'dan talimat aldıklarını söylemişlerdir. Vahiy almanın ölçüsü nedir? Bu Hıristiyan inancında çok açık temellere oturtulmadığı için Pavlus gibi Nasıralı İsa'ya gönülden inanan insanlara savaş açan birisi çıkıp İsa'nın kendisine gözüktüğünü iddia edebiliyor. Pavlus'un, hayatında İsa'yı hiç görmediği halde, Roma yönetiminin emrinde İsa'ya inananları takip ve cezalandırmakla görevli bir memurken, bir gün Şam yolculuğunda birdenbire İsa'nın kendisine göründüğünü ve kendisini havarileri arasına kattığını söyleyebilmesi manidar değil midir? Bu hadiseden sonra Pavlus, İsa'dan ilham aldığını, onunla konuştuğunu bundan ötürü söylediklerine inanılması ve emirlerine itaat edilmesini istemiştir.
Hıristiyan Kutsal Metinleri:18
Tarihî kitaplar olarak kabul edilen Matta, Markos, Luka ve Yuhanna İncilleri ile Luka'nın Resullerin işleri adlı kitapların yanında talimî kitaplar ismiyle anılan, Pavlus'a ve havarilere ait olduğu ileri sürülen mektupların hepsine birden Hıristiyanlar Yeni Ahid (Yeni Sözleşme/Antlaşma)19 adını verirler. Tevrat, Nebi'im ve Ketubim (üçüne birden Yahudiler Tanah ismini verirler) kitaplarından oluşan ve Kitab-ı Mukaddes (Bible/Bibel)'in İbranice bölümünü oluşturan Yahudi kutsal metinlerine Hıristiyanlar Eski Ahid (Eski Sözleşme/Antlaşma) ismini verirler. Eski-yeni isimlendirmesini İsa'nın hayatını eksen alarak kullanırlar. Bu tesbit Hıristiyanlar tarafından yapılmaktadır.
Biz burada Eski Ahid20 üzerinde değil de Yeni Ahid, yani İnciller (Evangelien) üzerinde durmaya çalışacağız. İncillerin muhtevası, ne zaman yazıldığı, kimler tarafından kaleme alındığı, nasıl toplanarak biraraya getirildiği, hangi dilde kaleme alındığı vb. konulan ve İncillerin haricindeki mektupları, Nasıralı İsa hakkındaki değerlendirmeleri, yapılan çalışmaları, Pavlus'un hıristiyanlığın oluşmasındaki etkilerini ileriki bölümlerde ele alacağız.
Yukarıda belirttiğimiz gibi yeni-eski tasnifini Hıristiyanlar yapmaktalar. Yahudiler Yeni Ahid'i kabul etmezler ve Yahudilerin benimsediği kutsal kitap Tanakh'tır ve 24 kitabı ihtiva etmektedir.21
Thomas Michel'in, Hıristiyan Tanrıbilimine Giriş adlı kitabında sıraladığı Eski Antlaşma ve Yeni Antlaşma Kitapları:22
Eski Antlaşma Kitapları:
Tevrat (Musa Kitapları, Pentateukh):
Tekvin (Genesis)
Çıkış (Exodus)
Levililer (Levitikus)
Sayılar (Numeri)
Tesniye (Deuteronomium)
Devteronomos Tarihi: Yeşu, Hakimler, 1. Samuel, 2. Samuel, 1. Krallar, 2. Krallar
Vakanüvisler Tarihi: 1. Tarihler, 2. Tarihler, Ezra, Nehemya
Yazılar (Bilgelik Edebiyatı): Eyüp, Mezmurlar, Meseller, Kohelet (Vaiz), Neşideler Neşidesi (Şarkıların şarkısı)
Peygamberler:
'Büyük' Peygamberler: İşaya, Yeremya, Hezekiel, Daniyel
'Küçük' Peygamberler: Hoşea, Yoel, Amos, Obadya, Yunus, Mika, Nahum, Habakkuk, Tsefanya, Haggay, Zekerya, Malaki
Deuterokanonikler: Tobit, Judit, Ester, 1. Makkabi, 2. Makkabi, Bilgelik Kitabı (Süleyman'ın Hikmeti), Sirak (Ben Şiran'ın Hikmeti), Baruh
Yeni Antlaşma Kitapları:
Tarihi Kitaplar.
İnciller:23 Matta, Markos, Luka, Yuhanna, Havarilerin İşleri
Talimi Kitaplar:
Pavlus'un Mektupları: Romalılar, Korintliler 1, Korintlilere 2, Galatyalılara, Efeslilere, Filipililere, Koleselilere, Selaneklilere 1, Selaneklilere 2, Timoteus'a 1, Timoteus'a 2, Titus'a, Filemun'a
Diğer Mektuplar: İbranilere, Yakup, Petrus 1, Petrus 2, Yuhanna 1, Yuhanna 2, Yuhanna 3, Yahuda
Apokalips (Yuhanna'nın Vahyi)
Gelecek sayıda: Dört İncil'in Yazılış Süreci
Dipnotlar:
1- İlk Elçi'den son Elçi'ye kadar gelen vahiy esas itibariyle birbirlerinden farklı değildir. Her risalet ve kitap, önceki risaletlerin yenilenmesinden başka bir şey değildir. Vahyin kaynağı tektir, birlik söz konusudur. Bunun için Allah'ın son Elçisi Hz. Muhammed'in türedi bir peygamber olmadığı Kur'an'da sürekli vurgulanır. Kur'an Mekke ve Medine dönemlerinde kendilerini önceki sahifelerin takipçileri olarak gören Yahudi ve Hıristiyanlar'ı, her iki grubun da kabul ettiği İbrahim ve onun soyundan gelen sahih peygamberlik geleneğinin ortaya koyduğu mesaj etrafında Müslümanlarla birlikte ortak bir çizgiye çağrıyı sürekli vurgulamıştır. Bu çabaya rağmen maalesef Yahudiler ve Hıristiyanlar, tarihsel süreç içerisinde oluşturduktan teolojik çemberi kırıp dışına çıkamamışlardır.
2- Dört İncil genel olarak Nasıralı İsa'nın o dönemin etkin mezhepleri/grupları olan Ferisiler ve Sadukilerle olan mücadelesini anlatır. İsa Ferisi ve Sadukilerin yanlış, çarpıtılmış din anlayışlarını, Musa'nın getirdiklerini, az veya çok bedele karşılık ilahi öğretileri sattıklarını, zulmün, ihanetin yardakçıları olduklarını anlatır. Nasıralı Meryemoğlu İsa kavga verdiği Ferisilere karşı taviz vermeden, onların tüm ihanet ve kötülüklerine sabırla direnerek karşı koymuştur.
3- İncil Müjde demektir. Yeni Ahid'de bu kelime Nasıralı İsa'nın şahsını ve söylediklerini, yaptıklarını ifade der. Bizatihi İsa'nın kendisi Müjde'dir. Markos İncili 'İncil' kelimesi ile başlar.
4- Hıristiyan inancına göre İsa hayatında ne yazmış ne de yazdırmıştır. O devirde yazıdan çok söylenenlerin hafızada muhafaza edilmesi ve şifahi olarak nakledilmesi bir gelenekti. Bu sebeple Nasıralı İsa'nın söyledikleri ağızdan ağıza nakledilmek suretiyle varlıklarını sürdürmüşlerdir.
5- Kur'an'ın 3. halife Osman döneminde geldiği düzeye onlar, 3. ve 4. yüzyıllarda gelebilmişlerdir.
6- Değişik betilerde aynı konuyu anlatan bölümleri yan yana getirerek karşılaştırmalı okuma ameliyesidir. Bu metod Batı'da sinoptik İncil olarak adlandırılan Markos, Matta ve Luka İncillerine uygulanmıştır. Bu metod ile hazırlanmış İnciller mevcuttur. Böyle bir okuma sonucunda farklı metinlerin ortak yanları ortaya çıkmaktadır. İncil metinleri yan yana getirildiğinde bir bakışla metinlerin birbirlerinden nerelerde farklılaştıklarını, nerelerde birbirleriyle çakıştıklarını görebilmek mümkün olmaktadır.
7- Maide 48 ayetinde geçen muheymin ortacı Kur'an'ın geçmiş kitaplarda neyin gerçek neyin gerçek dışı olduğuna karar vermenin belirleyici ölçüsü olarak tanımlamak için kullanılmıştır. (Bak. 5:48 ve dipnot açıklaması, Muhammed Esed, KUR'AN MESAJI, Meal-Tefsir, İşaret Yayınları, İstanbul 2000)
8- İsa'ya gelen vahyin kaybedilmiş veya unutulmuş olduğuna Maide 14 ayeti değinmektedir. Bak: Muhammed Esed, KUR'AN MESAJI, Meal-Tefsir, 5:48 ve 5:14 ayetlerinin tefsiri.
9- Bu teorilere ileride yer yer değinilecektir.
10- Kur'an-ı Kerim Işığında Vahiy Geleneğine -Kitab-ı Mukaddes Bağlamında- Bir Bakış, Mehmet Paçacı, İslami Araştırmalar Dergisi, Cilt 5, Sayı 3, Temmuz 1991
11- Sahih Kitaplar için "Kanon" terimini kullanırlar. Eski Ahid Kitaplarının sayısı 46 ya da 39'dur.
Kısa Tarihçe: M.Ö. 333 de İskender, Filistin'e girince çok sayıda Yahudi bu bölgeden göç ederek İmparatorluğun başka yerlerine yerleştiler. M.Ö. 175-164 yıllarında, Antiochus Epiphanes'in hükümdarlığı sırasında Yahudi kavmini ve dinine karşı sürdürülen kıyım hareketleri "Diaspora" denilen bu tarihi olaya daha da hız kazandırdı. Çok sayıda Yahudi İskenderiye'ye yerleşti. Zamanla İbranice'nin yerini Grekçe aldı ve bazı Yahudiler Grekçe konuşmaya, yazmaya, dua etmeye başladı. M.Ö. 250 de İskenderiye Yahudileri 46 Kitabı Grekçeye çevirdiler. 70 kişiden oluştuğu söylenen bu çeviri kurulunun eserine latincede Septuaginta (Yetmişler) adı verildi. Yeni Ahid yazarları eserlerinde bu çeviriden alıntılar yaptılar.
Jeruşalem yıkılarak Mabedi yerle bir edildikten sonra, Yahudi önderleri bazı dini kararlar almak üzere M.S. 100 yılına doğru Filistin'de Jamnia'da toplandılar. 39 Kitabı Kanonik saydılar. Geri kalan Kitaplar şüpheli (Apokrif) ya da Deuterokanonik (İkinci sırada Kanon, gerçekliği yeterince kanıtlanmamış) adını aldı. Önceki Hıristiyanlar "70'ler Çevirisi"ni kullanırken, sonraları bu 39'luk Kanunu benimseyen Hıristiyanlar da oldu. Bugün Katolikler ve Ortadokslar 46 Kitabı kabul ediyorlar.
16.yy. Reformcuları Deuterokanonikleri reddederek 39 Kitaplık Yahudi Kanonu'nu benimsediler. Protestanların kimi bu Kitapların 'manevi değerini kabul etmekle beraber bu sıralamada göstermezler. Bible'nin Protestan ve Ökumenik çevirilerinde Eski Ahid'in sonunda bunlar ayrı bir bölümde veriliyor. Ortodokslar, Katolikler ve Protestanlar Yeni Ahid'in 27 kitabında ise anlaşmışlardır,
12- Thomas Michel, Hıristiyan Tanrıbilimine Giriş, İstanbul 1992, sayfa 13
13- Hıristiyan Teslis'inin Baba ve Oğul'dan sonra üçüncü rüknü olan Ruhul Kuds (Kutsal Ruh) İznik konsilinde (325) resmen kabul edilmiştir. 381 tarihinde İstanbul'da toplanan konsilde ise Ruhul Kuds'ün Baba ve Oğulla aynı cevherde olduğu, uluhiyet yönünden aynı seviyede oldukları kabul edilmiştir. Ancak Ruhul Kuds'ün çıktığı yer konusunda ihtilaflar olmuş ve IV İstanbul konsili Ruhul Kuds'ün Baba ve Oğul'dan neş'et ettiğini kararlaştırmıştır. Oğul İsa'nın lahûtiliği ve nasûtiliği gibi Teslis inancı etrafında gelişen tartışmalara, karşı çıkışlara, mesela Arius, Nestorius ve Yakubiler gibi karşı tezlere ilgili bölümde değineceğiz.
14- Thomas Michel böyle söyler ama 1870 I. ve 1962 II. Vatikan Konsili metinleri harfi vahy anlayışını yansıtır.
15- Thomas Michel, Hıristiyan Tanrıbilimine Giriş, İstanbul 1992, sayfa 1 7
16- Hıristiyan inancına göre Allah'ın ebedi mesajı İsa'da beşerileştirilmiştir. Hıristiyanlar buna İncarnatio (Tenleşme, insanlaşma) diyorlar. Buradan kalkışla Tanrı'nın insan bedenine bürünerek yeryüzüne İndiğine inanırlar. Teslis inancı bunu yansıtır. Hıristiyan Credosunda yer alan şu cümleler İsa'nın bu anlayıştan yola çıkarak nasıl tanrılaştırıldığını gösterir: ...Baha'dan doğan İsa Mesih'e, Onun Tanrı olduğuna, gerçek Tanrı'dan doğduğuna, Doğmuş., fakat yaratılmamış olduğuna, Baba ile aynı tabiatta olduğuna, her şeyin onun vasıtası ile yapıldığına, Biz insanlar için, bizim kurtuluşumuz için gökten indiğine, Kutsal Ruh vasıtasıyla Bakire Meryem'de bedene büründüğüne ve insan haline geldiğine....
17- Bak: Thomas Michel, Hıristiyan Tanrıbilimine Giriş, İstanbul 1992, sayfa 17-20
18- Kilise, 4.yy. konsillerinden beri muteber Kutsal Kitapların listesini açıklamış ve Kanon denilen bu liste Florence (1441), Trente {1546) ve Vatikan I (1870) kamillerinde teyid edilmiştir.
19- Zaman zaman Hıristiyan kaynakların bunların hepsine birden İncil dedikleri görülmektedir. Bak: İNCİL -Çağdaş Türkçe çeviri-, İstanbul 1990. Burada tarihî ve talimî bütün kitaplara bu ad verilmektedir.
20- Bu konuyla ilgili olarak bak: Baki Adam, Yahudi Kaynaklarına Göre Tevrat. Ayrıca Ulum el-Hikme Okulu, Rivayet İlimleri 2, Ders Notları: www.ulumulhikmekoeln.de ye bakılabilir. Tevrat (İbrahim ve Musa'nın sahifeleri) ve Yahudi Tarih Kitapları (Tarih, Dua, İbadet Sahifeleri ve Zebur).
21- Baki Adam, Yahudi Kaynaklarına Göre Tevrat, Seba Yayınları, Ankara 1997, sayfa 28
22- Günümüz Hıristiyanlarınca basılan Kitab-ı Mukaddes'in Eski Ahid bölümünde yer alan kitaplar hangi grup veya kilise tarafından basılıyorsa onların kitap sayısı kabullerini yansıtırlar.
T. Michel'in sıraladığı kitapların sayısı Deuterokanoniklerle birlikte 44 dür. Bu sıralamada Rut ve Yeremya'nın Mersiyeleri kitapları yoktur. Eğer bir dizgi hatası yoksa Michel'in Rufu ve Yeremya'nın Mersiyelerini niçin dahil etmediği araştırılmalıdır. Rut ve Yeremya'nın Mersiyeleri ile birlikte kitab sayısı 46 olunca ve bunlara Yeni Antlaşma kitaptan olan 27 kitabıda eklersek 73 kitaba ulaşırız. Bu 73 kitap katolikler tarafından yayınlanan Kitab-ı Mukaddeste yer alır. Baruh kitabını saymayan Ortodokslar 72 kitabı alırlar Kitab-ı Mukaddese. Protestanlar ise 38 kitaba Deuterokanonik olan Ester'i dahil ederek 39, Yeni antlaşmanın kitabları ile birlikte 66 kitaba ulaşırlar. Kitabı Mukaddes Şirketi tarafından İstanbul'da yayınlanan Kitabı Mukaddes -Eski ve Yeni Ahit- Protestanların kabulünde olduğu gibi 39 kitabı ihtiva eder. Bu kitaplar sırasıyla şunlardır: Tekvin, Çıkış, Levililer, Sayılar, Tesniye, Yeşu, Hakimler, Ruth, 1. Samuel, 2. Samuel, 1. Krallar, 2. Krallar, 1. Tarihler, 2. Tarihler, Ezra, Nehemya, Ester, Eyub, Mezmurlar, Süleymanın Meselleri, Vaiz, Neşideler Neşidesi, İşaya, Yeremya, Yeremyanın Mersiyeleri, Hezekiel, Dantel, Hoşea, Yoef, Amos, Obadya, Yunus, Mika, Nahum, Habakkuk, Tsefenya, Haggay, Zekarya, Malaki
23- İnciller Kilisenin sıralamasına göre Pavlus'un mektuplarından öncedir. Fakat yazılış tarihlerine baktığımızda Pavlus'un mektupları İndilerden önce kaleme alınmışlardır. Bunun için 4 İncil'de, değişik yoğunluk ve tarzda olmak üzere, farklı boyutlarda Pavluscu anlayışın Nasıralı İsa'ya bakış zaviyesini yansıtırlar. Pavlus'un mektuplarının kimler tarafından yazıldığı, Pavlusçu düşüncenin Nasıralı İsa'nın mesajını ne kadar yansıttığına, bu mesajı nasıl çarpıttığına ileride değineceğiz.