“Asra andolsun ki, tüm insanlık manevi bir hüsran içindedir. Bunun istisnası, sadece iman edenler, salih amel işleyenler, birbirlerine hakkı ve sabrı tavsiye edenlerdir.” (Asr Suresi)
Mü’minin meşalesi şu karanlık işlerin döndüğü dünyada Kur’an’dır. Kur’an’ın nurunu yansıtan surelerden biri de Asr Suresidir. Bu sureye göre insanın manevi hüsrandan korunmasının dört temel şartı vardır: İman, salih amel, hakkı ve sabrı tavsiye etmektir.
İman Allah’a güvenip dayanmaktır, güvende olmak, güvenilir olmak, güven tazelemek, güven vermektir.
Salih amel, aktif iyi olmak, iyiliğin tiryakisi olmak, iyilik yapmayı hayat tarzı edinmek, iyiyi tüm yeryüzünde çoğaltıp yaygınlaştırmaktır.
Hakkı tavsiye etmek, yalanın ve sanal olan şeylerin insanları gaflete düşürmemesi için çabalamaktır.
Sabırda tavsiyeleşmek, imtihanın zorluklarına karşı yılmamak, vazgeçmemek, şeytani güçlere karşı direnmek ve direnişi öğütlemektir.
Müslüman genç, Kur’an meşalesinden süzülen ışıklara bakarak yol bulabilir, yolda kalmaktan kurtulabilir. Kur’an’ın rehberliğinde baktığımız zaman Müslüman bir gencin sahip olması gereken özellikler onu aldatıcının aldatmasından koruyacaktır.
Müslüman genç, Kur’an’ı ahlak edinir; Müslüman genç imana sahip olmakla yetinmez; imana şahit olup yeryüzünde yürüyen Kur’an olur.
Kur’an’ı ahlak edinen Müslüman bir gencin, Asr Suresiyle kardeş olan beş temel özelliği vardır:
1- Müslüman genç, muvahhiddir. Yani kendini de başkalarını da Allah’a ortak koşmaz. Kendine değil Allah’a davet eder. Zamanın O’nun armağan ettiği büyük bir sermaye olduğunu bilir, hayattaki en büyük ideali O’nu razı etmektir.
Müslüman genç için Allah’sız hayat anlamsız hayattır, hayatın anlam ve amacı Allah’tır ve bilir ki, eğer o Allah’a itaat ederse, tüm evren ona itaat edecektir, eğer o Allah’a değer verirse, tüm varlık ona değer verecektir.
Müslüman genç “unutanın unutulacağı”nı bilir; hayatın anlam ve amacı olan Allah’ı ufuklara, sadırlara ve satırlara serpiştirilmiş, yağmur gibi sürekli yağan ayetlerle, işaretlerle tanır. O’nu kesintisiz bir şekilde anar, zikreder.
2- Müslüman genç, dünyaya değil ahirete öncelik verir, geçici olana değil ebedi olana talip olur. Üç kuruşluk haz ve hız için ebedi saadetini satmaz.
“İman tarlası”na “İslam tohumları” ekmek için yaşar, yaptığı iyilikten teşekkür beklemez, onu Allah’a şükrünün şahidi kılar. Dünyada eker, ahirette toplar.
3- Müslüman genç, adaletin şahididir, adaletli yaşar, adaleti yaşatır. Adaletin ikamesi için ‘selam’ı, yani barışı yeryüzünde yaymak için çabalar.
Müslüman genç, ülkelerin fethine değil yüreklerin fethine öncelik verir, zafer odaklı değil sefer odaklı yaşar.
Müslüman genç, güçlünün değil haklının yanında yer alır, gücün sözüne değil sözün gücüne inanır.
Müslüman genç, Yesrib’i değil Medine’yi model alır; ülkelerin sınırlarını kalbindeki imanla siler, renk, dil, ırk ve cinsiyet ayrımı yapmaz.
4- Müslüman gencin namazı onu pasif iyi olmaktan kurtarır, aktif iyi yapar; zekâtla ve infakla nifaka karşı, imanla nankörlüğe karşı ve İslam’la karanlık işler çevirenlere karşı mücadele eder. Çıkarı değil sevabı paylaşır, almayı değil vermeyi sever.
Müslüman genç, yüreklerin bile işgal edildiği bir dünyada, ihanet etmeyen hakiki ve ebedi sevgiye taliptir. O bilir ki, iman matematiğinde verince azalmaz çoğalır, aksine tüm nimetler gibi sevgi de harcadıkça çoğalan bir sermayedir. Bunun için sevgisini, zulmün karanlığından kurtarıp aydınlatsın diye dünyayı, bir tohum gibi serper imanlı gönüllerin ta dibine.
5- Müslüman genç, kalbinden hasetliği, kini, nefreti siler, empati ve sempatiyi iman kardeşliği ile harmanlar, muhacire ensâr olur, insanlığa ‘îsar’da rol model olur.
Müslüman gencin yüreğindeki iman tarlasında büyütülen “bende olmasa da onda olsun” duygusuyla her bir başağında yüz tane olan yedi başak biter ve oradan insanlığa infak edilenler insanlığın dertlerine çare olur.
Müslüman genç, ‘alan el’ değil ‘veren el’ dir.
Müslüman genç, Yusuf’u kuyuya atan el değil, Yusuf’u kuyudan çıkaran eldir.
Müslüman genç, yetimi iten değil, yetimin başındaki eldir.
Müslüman genç, dışını süsleyip içini ihmal edenlerden değildir, o bilir ki, zarf kadar içindeki mektup da önemlidir.
Müslüman genç, bedeninin ihtiyaçlarını karşılayıp ruhunun ihtiyaçlarını unutanlardan değildir. Onun için dışını süsleyen elbise kadar, içini süsleyen ve hiç modası geçmeyen “takva elbisesi”, gardırobun başköşesindedir.
Allah’ın vahyine kalbini açan gönüllere selam olsun!
Allah’ın nuru ile nurlanan yüreklere selam olsun!
Allah’ın boyası ile boyanan kalplere selam olsun!
Allah’ın vahyi ile arınan gençlere selam olsun!
Meşalesi Kur’an olanlara selam olsun!