Mescid-i Aksa Tüm Ümmetin Davasıdır

Haksöz

Eylül ayının son günlerinde İsrail rejiminin arkeolojik kazı bahanesiyle altından tünel kazarak Mescid-i Aksa'nın yıkımını amaçlayan Siyonist icraata karşı direnişe geçen Filistin müslümanları, "İntifada" ateşini yeniden alevlendirdiler ve İsrail'le barış ve uzlaşma sürecine hayati bir darbe indirdiler.

Netanyahu hükümetinin Siyonist emeller doğrultusundaki bu bilinçli tavrına karşı direnişe geçen Filistin halkının üzerine hedef gözetmeksizin ateş açan İsrail askeri, büyük çaplı bir katliam gerçekleştirdi. Yetmişe ulaşan direnişçi şehid edilirken, iki bini aşkın müslüman ise yaralandı. Bu katliam karşısında sessiz kalamayan Arafat'ın polislerinden birçoğu müslüman direnişçilerin saflarına katılıp, İsrail askerine ateş açtılar ve ondan fazla askeri öldürdüler. Bu olay Filistin halkının siyon emperyalizmine karşı yeniden bütünleşmesi, intifadayı alevlenmesi ve barış sürecini alenen reddetmesi anlamına geliyordu.

Siyonist katliama duyulan öfke Türkiye müslümanlarını da harekete geçirdi. Katliam gecesi "Kanal 7"de açıklamalarda bulunan FDD yetkililerinin sesi, İsrail'e ve İsrail-Türkiye askeri işbirliği anlaşmasına tepki gösterenlerin öfkesi ertesi gün yankı bulmaya başladı. Katliam'dan bir gün sonra FDD yetkilileri anlamlı bîr basın toplantısı yaptı. Aynı gün MGV'liler İstanbul'da İsrail Başkonsolosluğu önünde az bir sayıyla da olsalar tarihi sorumluluklarını yerine getirdiler, İsrail'i protesto edip İsrail bayrağını yaktılar. Kayseri, Konya gibi bazı illerde de müslümanlar küçük gruplar halinde de olsa, Cuma çıkışı bu katliamı protesto ettiler ve İsrail bayrağını yaktılar. Ve yine aynı gün İstanbul Beyazıt Meydanı'nda Cuma namazını müteakip ikibini aşkın müslüman Filistin şehidleri için gıyabi cenaze namazı kılıp, İsrail'i ve İsrail'le yapılan askeri işbirliği anlaşmasını protesto ettiler. İsrail bayrağının yakıldığı gösteride megafonla bir konuşma yapıldı. Sık sık "Kahrolsun İsrail", "Kahrolsun Amerika", "Yaşasın Filistin Direnişimiz", "Anlaşmaya Hayır, ihanete Hayır" sloganlarıyla desteklenen konuşmada şu vurgular önemliydi:

"Emperyalizmin Ortadoğu'daki karakolu İsrail'e karşı verilen mücadele, her geçen gün bölgesel olmaktan çıkıyor. Zaten Filistin mücadelesi de mevzi bir hedef doğrultusunda değil, evrensel bir amaçtan kaynaklanıyor. Filistin mücadelesi ve Kudüs'ün kurtuluşu hedefi, her geçen gün, İslam coğrafyasında İslam'a düşman işbirlikçi iktidarlara ve emperyalist kuşatmaya karşı verilen topyekün mücadelenin odak noktası haline geliyor. Filistin'de düşmana atılan her faş, tüm ümmetin direniş ruhunu sembolize ediyor. Filistin'de işgalci düşmana karşı gerçekleştirilen direniş, sadece Siyonist güçlere değil, İsrail'le işbirliği yapan bütün işbirlikçi güçlere karşı tevhid, adalet ve özgürlük mücadelesinin ifadesi oluyor.

Mescid-i Aksa sadece filistinlilerin davası değildir. Mescid-i Aksa tüm ümmetin davasıdır. Çünkü müslümanların tarihle ve Kur'an'la buluşmaları, yeniden ümmet bilincini yakalayıp tarihin akışını değiştirmeleri, bölgelerinden başlamak üzere Mescid-i Aksa'ya doğru siyasi coğrafyalarını yeniden kazanmalarıyla sağlanacaktır. Çünkü Kur'an ve tarih; küfre, zulme ve her türlü şirke karşı tüm müslümanlardan vahyi bilgi ve eylem bütünlüğünü yeniden yaşamlaştırmalarını istemektedir.

Mescid-i Aksa, İslam ümmetinin yeniden zindeliğe ulaşmasının stratejik hedefidir. Mescid-i Aksa'ya uzanan eller mutlaka ve mutlaka kırılacaktır. Mescid-i Aksa'ya yıkmak isteyen ve Filistinli kardeşlerimizi katleden Filistin işgalcisi Siyonist rejimle işbirliği yapıp, İsrail'le ekonomik, askeri, kültürel anlaşmalar yaparak katil İsrail'in varlığını meşrulaştıran İslam coğrafyasındaki işbirlikçi iktidarlardan da mutlaka ve mutlaka hesap sorulacaktır"

Konuşmadan sonra Laleli istikametinde yürüyüşe geçen müslümanlar, yoğun polis engeliyle karşılaşınca istikametlerini Vezneciler yönüne çevirip ilerlemeye başladılar. Yer yer polisle sürtüşmelerin yaşandığı gösteri Vezneciler'de şehidlerimiz için yapılan dua ile sona erdi. Eylemden sonra sivil polis beş müslümanı gözaltına aldı. Gösteride bastonlu sarıklı kıyafetleriyle özellikle objektiflere poz vermeye çalışan yedi Aczmendi'nin Filistin şehidleri için yapılan bu dakik ve anlamlı eylemi kendi amaçları doğrultusunda kullanmaya kalkışmaları ve Siyonist katliamla ilgili gündem oluşturan bu eylemin medyaya yansımasını ve etkisini kendi görüntüleriyle doldurmaları bir çok kişi tarafından maksatlı ve gündem saptırıcı olarak bulundu.