"Söz" için teşekkürlerini belirtiyor. Ve bu ülkede islam'ı en az anlamışlar -yani ilahiyattılar- arasından böyle bir çalışmanın çıkmasını hayretle karşılıyor. Kur'an'dan başlanmasına itiraz edilemeyeceği ve ancak tek düzelik ve tek sözlülük tehlikesinden kaçınmamız lazım geldiğini işaret ederek, "Kur'an bize yeter" anlayışı gibi benzeri bir kolaycılığa kaçarsak işimizi daha da zorlaştırmış olup olmayacağımızı soruyor.
"Sözgelimi bir hadis'in sağlığını-sıhhatini ciddi olarak tanımak uzun ve zahmetli bir yoldur. Ama onu kabullenmemek yahut daha hafifinden gözardı etmek, görmezden gelmek daha kolay ve ucuz bir yoldur.
Örneğin Kur'an bazen münafık, bazen kafir, bazen fasık, bazen facir tabirlerini ayrı ayrı menfi anlamlar olarak kullanır. Bu farklı kullanımların nedenlerini, haysiyetlerini, nüanslarını incelemek tek tek ortaya koymak, araştırmak epeyce uzun zahmetli bir iştir. Ama bunların 'eş anlamlı' olduğunu savunup farklı anlayışları bir kalemde yanlışlamak kolay yoldur.
Örneğin bir Numan b. Sabit'i tanımaya çalışmak, çabalarını araştırmak, eserlerini, öğrencilerinin eserlerini, hakkında söylenilenleri bulup buluşturmak uzun ince bir yoldur. Ama bunların mezheplerinin hepsinin zulüm ve adaletsizliğe yol açtığını savunup bir çırpıda silip atmak daha kolaycı bir tutum olmalı.» ifadelerinin peşinden ebedi yazılara ve duygulara yer vermememizi eleştirerek soruyor: "Küçük soruları, basit sorunları, kolay düğümleri çözmeyen (çözemeyen) insanlar zor sorunları ve düğümleri nasıl çözecek?"
Ciddiyetin asık suratlılık olmadığını ifade eden Mengüşoğlu, şu soruları yöneltiyor: "Kuzum sizin hiç babanız ölmez mi? Birilerini sevip, bülbüllerin sesinden tüyleriniz ayağa kalkmaz mı? Hayat bu derginizdeki resmiyet kadar sıkıcı-asık suratlı mıdır? Sizin hiç masallarınız, öyküleriniz, şiirleriniz, şarkılarınız olmaz mı?" Bu soruların peşinden zarif bir üslupla "son bir taş" daha atıyor. "En evrensel, en köklü ve en uzun vadeli bir davayı güdüyor görünürken Körfezle, Halepçe'yle yani gecikmiş bir aktüaliteyle fazlaca politize olmuyor musunuz?"
Mengüşoğlu her yeni çıkan "Söz'ün bir öncekinden daha dolgun, daha sağlıklı, daha hayırlı olması dileğiyle mektubunu bitiriyor.