Gazze sadece İsrail'in askeri ve ekonomik ablukası ile kuşatılmış değil, aynı zamanda yoğun bir enformasyon karartmasıyla da yüz yüze. Öyle ki, bu bölgede korkunç bir insani felaket ve tüm dünya için açık bir utanç boyutlarında seyreden gelişmeler hakkında Filistin sorununa duyarlı olduğu düşünülen kesimlerde dahi yeterli düzeyde bilgi sahibi olunamadığı görülmekte. Bu itibarla genel hatlarıyla Gazze'nin durumunu ve özelde de bu bölgede yaşanan son gelişmeleri bu coğrafyayı yakından tanıyan bir isimle konuşmak istedik. Ebu Muhammed Abdullah, Gazzeli bir Müslüman. Yaklaşık 15 yıldır Türkiye'de yaşıyor.
İsrail işgal güçlerinin çekilmesinin ardından Gazze nasıl bir statüye sahip oldu?
Gazze Şeridi Filistin'in güney tarafında bulunmaktadır ve Akdeniz'e kıyısı bulunan dar bir sahil Şerididir. 360 km2 alana sahiptir ve yaklaşık 1,5 milyonluk nüfusu var. Akdeniz kıyısında ve Asya–Afrika kıtalarının geçiş noktasında bulunan Gazze, stratejik konumu nedeniyle birçok medeniyete ev sahipliği yapmıştır. Yüzlerce yıl Osmanlı egemenliğinde kalan Gazze, I. Dünya Savaşı'yla birlikte İngiliz işgaline uğramış; 1948 Arap-İsrail Savaşı'ndan sonra Mısır'ın kontrolüne girmiştir. 1967 yılına kadar Mısır'ın kontrolü altında olan Gazze Şeridi, 1967 Haziran Savaşı'ndan sonra Siyonistler tarafından işgal edilmiştir. Siyonistler askeri işgalle yetinmeyip yerleşim bölgeleri inşa etmişler ve Gazze'nin yüzde 40'ı bu yerleşim bölgelerine tahsis edilmiştir. (4000 yerleşimci için) 1994 yılında yapılan Oslo Anlaşması'na istinaden Gazze Şeridi Filistin yönetimine geçti ama tam bağımsız statüye sahip değildi; sınırlar, günlük hayatı etkileyecek elektrik, su, telefon gibi hizmetler yine Siyonistlerin kontrolü altında kaldı. Ayrıca yerleşim bölgeleri de olduğu gibi kalmıştır. 2000 yılında başlayan ikinci intifada (Aksa İntifadası) ve Filistin halkının direnişi sonucunda 2005 Eylül ayında Siyonistler Gazze Şeridi'nden çekilme kararı aldı.
Kuzeyde Beythanun, güneyde ise Rafah'a kadar bir çekilme oldu ama;
1- Sınırlar hem kuzey ve hem güneyden Siyonistlerin kontrolü altındadır.
2- Rafah kapısı ise Gazzeliler için tek çıkış kapısıdır ve Filistin-AB-Siyonistler arasında yapılan anlaşmaya göre işlemeye başlamıştır.
3- Yakıt, gıda ve ticari şeyler yine Siyonistler tarafından verilmektedir.
4- 25 Haziran 2006 yılında kaçırılan askerin ardından Gazze dünyaya tamamen kapatıldı.
5- Batı Yaka ile diğer Filistin topraklarının irtibatı ise bulunmamaktadır.
Gazze'de hayat şartları nasıl? Ekonomik alanda ne oranda bir yeterlilik söz konusu?
Gazze'de hayat şartları çok zor. Özellikle Ocak 2006 yılında yapılan seçimler ve Hamas'ın zaferinden sonra Gazze ve Batı Yaka'ya kısmi ambargo uygulanmıştı. Bu ambargo gitgide genişledi. Bunun sonucunda işsizlik oranı %80'e, fakirlik oranı ise %85'e çıkmıştır. Gazze'ye hammadde girmemesinden dolayı 3900 fabrika kapanmıştır. Ayrıca Gazze halkının önemli geçim kaynağı olan balıkçılığa uygulanan yasaktan dolayı çok sıkıntı yaşanmaktadır.
Gazzeliler temel ihtiyaç maddelerini nasıl ve nerden karşılıyorlar?
Gazzeliler temel ihtiyaç maddelerini iki kanaldan karşılıyorlar: Birleşmiş Milletler'e bağlı yardım kuruluşları aracılığıyla ve yurtdışından getirilmeye çalışılan (hem ticari hem yardım amaçlı) kaynaklardan. Ama yurtdışından getirilenler Siyonist devlet üzerinden getirilmektedir. İşgalci güçler istediği zaman izin veriyor, istediği zaman vermiyor. Yakıt ise para karşılığı Siyonist devletten alınmaktadır ve günlük veriliyor.
Hamas'ın Gazze'ye bütünüyle hakim olmasından sonra bu bölgede ne tür gelişmeler yaşandı?
Önce Hamas'ın Gazze'ye bütünüyle hakim olması nedenlerine değinmek istiyorum: Hamas, Siyonist devlete bağlı ve iç savaş planlarını yapan Filistinli gruba karşı bir müdahale gerçekleştirdi. Kimse bu durumdan hoşnut değil ama Filistin'de akan kanı durdurmak için bu müdahale zorunlu hale gelmişti.
Filistin'de fitnecilerle işlenen hemen hemen tüm cinayetlerde parmağı olan ve birçok Hamas mensubunun şehit edilmesi olayını üstlenen Muhammed Dahlan adında bir istihbarat şefi bu Filistinlilerin kanını akıtan fitnecilerin başındaydı. Bunlar aynı Siyonistler gibi camilere saldırı düzenlediler, imamları öldürdüler, sakallı herkese ateş ettiler. Hatta Başbakan İsmail Heniye'nin konvoyuna ve evine de saldırıda bulundular. Heniye'nin bir koruması bu saldırılarda şehit oldu. Ayrıca bunlar Siyonistlerden çok sayıda silah ve yüklü miktarda para alıp Gazze'de darbe planları yapıyorlardı. Ve Hamas sonunda müdahale etmek zorunda kalıp, Gazze'de hakimiyeti ele geçirdi.
Bu olayların hemen ardından Gazze tamamen kuşatıldı. Hamas'ın kurduğu birlik hükümeti Mahmud Abbas tarafından görevinden alındı ve yerine Siyonist devlete bağlı Fayyad Hükümeti kuruldu. Batı Yaka'da (Şeria) Hamas yasaklandı. Rafah sınır kapısı kapandı ve Gazzelilerin dış dünya ile bağlantıları kesildi. Gıda, yakıt ve benzeri şeyler Siyonistlerin kontrolü altındaki giriş kapılarından çok kısıtlı olarak verilmeye başlandı. Sağlık sektöründeki hasar çok büyük olup hastaneler çalışamaz hale geldi. İşsizlik oranı %80'lere, fakirlik ise %90'lara yükseldi. Sağlık malzemelerinin yoksunluğunun bir sonucu olarak 83 kişi tedavi ihtiyaçları karşılanamadığından dolayı maalesef hayatını kaybetti.
Son haftalarda artan Siyonist saldırılar ve boğucu kuşatma günlük hayatı nasıl etkiliyor?
Son haftalarda artan Siyonist saldırılar ve boğucu kuşatma hayatı tamamen felç etmiştir. Son birkaç gün içerisinde 40'tan fazla şehit verildi. Ayrıca yakıt yokluğundan ve yakıtın verilmemesinden dolayı Gazze şehri karanlığa boğuldu. Elektriğin kesilmesinin sonucunda 12 saat içerisinde 7 kişi hayatını kaybetmiştir.
Gazze'ye yönelik kuşatmada Mısır'ın tutumu nasıl şekillenmekte? Filistin halkının Mısır'dan beklentisi nedir?
Mısır ile Siyonistler arasında imzalanan bir barış anlaşması var ki, bu anlaşma Mısır'ın elini kolunu bağlamaktadır. Ama Mısır Arap aleminin lideri konumundaki bir ülkedir ve dolayısıyla ondan çok beklentilerimiz var. Bu taleplerimizden bazıları şunlardır:
1- Rafah sınır kapısı devamlı açık tutulmalı
2- Rafah sınır kapısı ticari kapı olarak açılmalı
3- Rafah sınır kapısı sadece (Mısır–Filistin) tarafından kontrol edilmeli
4- Gazze'ye elektrik verilmeli
5- İnsani yardımlar Mısır tarafından getirilmeli
6- Filistinli gruplar arasında arabuluculuk yapmalı
7- Siyasi ağırlığını kullanarak Filistin davasına sahip çıkmalıdır.
Kuşatmanın temelinde Gazze halkının tercihini İslami direnişten yana yapmasının belirleyici olduğunu biliyoruz. Acaba giderek artan baskı ve zulümler, hayatın giderek zorlaşması ve ödenen bedellerin büyüklüğü Gazze halkının direnişten yana tavrını nasıl etkilemiştir?
Filistin halkı 1994'te yapılan Oslo "Barış" Anlaşması'na güvenip, hayatlarının daha iyiye gideceğine inandı, ama verilen hiçbir vaadin yerine getirilmediğini gördü. Siyonist güçlere güvenilmeyeceğini anladı. Onun için Filistin halkı bir kanaata vardı: Direnişten başka yolumuz yoktur ve mücadeleyi bugün İslami direniş yürütmektedir. Yapılan bütün anketler de halkın direnişten yana olduğunu göstermektedir. Başta İslami Cihad olmak üzere teorik ve pratik farklılıklara rağmen diğer Filistinli gruplar da Hamas'ın direnişini desteklemektedirler.