Kütçe yayıncılık alanının ziyadesiyle seküler-laik bir yapıda olduğu bilinen bir gerçekliktir. Bu tespit özellikle de Türkiye merkezli çalışmalarda ifadesini bulmaktadır. Medrese havzalarıyla sınırlı kimi çağdaş eserler ya da özgün üretimler mevcutsa da bunların büyük bir çoğunluğu matbu eser özelliğini taşımamaktadır. Kürt sorunu üzerindeki seküler-laik inisiyatifin ağırlığının yanı sıra Kürt kökenli Müslümanların yetersizliği ve hatta duyarsızlığının da Kürtçe yayıncılık alanında İslam’la irtibatı güçlü ve evrensel İslami mücadele perspektifini belirleyici kılan bir atılımın gelişememesinin ana faktörleri olduğu söylenebilir. Bu, tabii ki nihai düzlemde arz-talep dengesine bağımlı bir olgudur; ancak şu veya bu şekilde bugüne ulaşmış olan ve seküler-ulusalcı çevrelerce istismara konu olan Kürt dili ya da dilleri konusunda Müslüman Kürtlerin eğitimsizliği ve pasifliği çok acı sonuçları doğurmuş ve ifsadın yaygınlaşmasına sebebiyet vermiştir. Egemen seküler-ulusalcı inisiyatif karşısında gecikmeli olarak bu alanda varlık göstermeye başlayan İslam’la irtibatlı Kürtçe yayın çevrelerinin çoğundaysa maalesef bünyedeki yetersizliğin de sürüklediği özür dilemeci bir tutum ve salt edebiyatla sınırlı bir yayın faaliyeti söz konusudur. Yaşanılan vakıayı dikkate almayan, reel gerçeklikle irtibatsız ve tarih-toplum-sistem değerlendirmesinden kaçan ve mücadele istikametinden kopuk yayın çabaları, doğal olarak özellikle de duyarlı gençlik kesimlerini farklı arayışlara ve ulusalcı-pozitivist ya da ulusalcı-muhafazakâr kanatların inisiyatif sahibi olduğu zeminlerde bilgilenmeye itebilmiştir/itmektedir.
İslam irtibatı yüksek ancak eserleri ziyadesiyle edebiyatla sınırlı olan yayın çalışmalarında son zamanlarda gerek çeviri ve gerekse de özgün nitelikte üretimlerin yayımlanmasında gözle görülür bir canlılık yaşanmaya başladı. Bu meyanda Nûbihar Yayınları tarafından Siyer’le irtibatlı türden bir-iki eser geçtiğimiz 2008 yılı ortalarında yayınlandı. Yine bu süreçte İstanbul’da kurulan Hîvda Yayınları aracılığıyla da özellikle de çeviri alanında İslam’la irtibatlı yayınlarda canlılık yaşandı. Söz konusu yayınevinin Kürtçe okura kazandırdığı eserler arasında Ali Şeriati’nin kitapları dikkat çekmektedir. Bu faaliyetin ne tür bir perspektif ve yayın politikasıyla icra edilmekte olduğu elbette ki tartışmaya açık bir konudur; ancak İslam’la irtibatlı Kürtçe yayıncılık alanında var olan kısırlık dikkate alındığında bu eserlerin yayınlanmış olması bile başlı başına hayırlı bir çabayı ifade etmektedir. Bu süreç hiç şüphesiz ki en önemli ürünlerini temel kaynakların Kürtçeleştirilmesi düzeyinde vermiş/vermektedir. Ve dolayısıyla bu kaynaklar arasında da merkezî bir önemde olan Kur’an çalışmaları önemli bir yer teşkil etmektedir. 90’lı yılların ortalarına doğru yayınlanan ve birçok açıdan tartışmalı ve sorunlu öğeler içeren M. Abdullah Varlı’nın Kürtçe meali ve tamamlanıp da yayınlanma imkanı bulamayan onlarca meal-tefsir çalışması istisna tutulacak olursa İslam irtibatlı Kürtçe yayıncılık 2000 yılından sonra müstakil iki Kürtçe meal vermekle kısmî bir canlılık sağlamıştır. Devletin en üst düzeyde Kürtçeye yeşil ışık yakarak TRT-6 kanalını faaliyete koyması ve ayrı Mart 2009’da Diyanet İşleri Başkanlığı’nın Kürtçe meal çalışması yapılacağı yönünde açıklamada bulunmasının da genel Kürtçe yayıncılık gibi İslam’la irtibatı olan yayın çalışmalarının da önünü açacağa veya bu süreci hızlandıracağa benziyor. Kürtçe Kur’an çalışmaları alanında yayınlanan son çalışma ise toplu çalışma niteliği taşıyan “Wergera Qur’an’a Pîroz Bi Zimanê Kurdî” isimli mealdir.
Son Kürtçe Meali Öncekilerinden Ayıran Vasıfları
a)İlk Toplu Çalışma:
Kürt kökenli üç molla olan Mela Huseyn Esî, Mela Se’îd Girdarî ve Mela Muhammed Bêrkevanî tarafından hazırlanıp Weşanên Bang (Bang Yayınları) tarafından yayınlanan Wergera Qur’an’a Pîroz Bi Zimanê Kurdî’nin en önemli özelliği toplu çalışma olmasıdır. Kürtçe’de yayınlanmış dördüncü Kur’an çalışması olan bu meal, ilk toplu çalışma hüviyetine sahiptir. Ayrıca bu meal, 2008 sonlarında kurulan Bang Yayınları’nın da okuyucu ile buluşturduğu ilk yayındır.
b) Kur’an Haritası Niteliğinde Bir Giriş:
Çalışmada 40 sayfadan oluşan geniş bir “Giriş” yazısı bulunmakta. Kur’an tercümesinin meşruiyeti ve tercüme türleri, Kur’an ilimleri; tefsir yazını, kavramlar vb. başlıklarla dikkat çeken bu giriş yazısı, alt başlıkları ve özet açılımlarıyla Türkiye merkezli Kürtçe Kur’an çalışmaları alanında bir ilk olma özelliğini taşımaktadır.
c) Matbu Kürtçe Meal-Tefsir Çalışmaları Listesi:
“Kur’an Tercümesinin Meşruiyeti” ve “Çeviri Türleri”nin işlendiği başlıklar altında listesi sunulan matbu Kürtçe meal ve tefsir çalışmaları da bu alandaki araştırmalarını ilerletmek isteyenler için bir kılavuz niteliği taşımaktadır. Geleneksel Kürt coğrafyasının suni sınırlarla parçalanan dört bölgesindeki tüm havzaları içeren bu liste 1930-1970, 1970-1990 ve 1990-2005 olarak üç dönem halinde tasniflenmiş. Bunların toplamı olan 17 adet meal-tefsirin 4 tanesi birinci dönemde, 3 tanesi ikinci ve 10 adedi de son dönemde yayımlanmıştır. Bu tablo dikkate alınırsa Kürtçe Kur’an çalışmalarında bir artış söz konusudur. Özellikle de Türkiye Kürdistanı’nda gerilimin yüksek dozajda olduğu bu dönemde sekülerleşme-uluslaşma yönünde yaşanan bozulmalara rağmen Kur’an çalışmalarındaki bu artış önemli bir kazanım olsa gerektir.
d) Kur’an İlimlerinin Özeti:
“Kur’an İlimleri” başlığını taşıyan bölümde Kur’an ilimlerinin amaçları ve Kur’an-ı Kerim’in tanımı; sure-ayet ve kıraat kavramları, Kur’an’ın bazı isim ve sıfatları; vahyin başlangıcı, iniş şekilleri, esbab-ı nüzul; Kur’an tarihi bağlamında Kur’an’ın cemi ve mushaflaşması süreçleri başlıklar halinde kısaca özetlenmiş.
Tefsir ilminin de çeşitli alt başlıklar halinde incelendiği çalışmada tefsir tarihi ve türlerine dönük sınıflandırma Kürtçede bir ilk olması açısından dikkat çekicidir. Ayrıca yine bu meyanda üzerinde durulan nesh konusu da klasik algılama biçimlerinin ötesine geçilerek Vahyin tedricî karakterinin hikmeti ile anlamlandırılmaya çalışılmıştır. Doğrusu müelliflerin nesh konusunu özellikle de fıkhî anlamda yeterince somutlaştırdıklarını söylemek zor ancak yaptıkları açılımlar ve tedrice dönük vurgularıyla Kürt medrese havzalarının büyük bir çoğunluğunda geleneksel fıkhî anlamını aşamayan algılamanın çok ilerisine geçme cesaret ve başarısını gösterdikleri rahatlıkla söylenebilir.
e) Terim Sözlüğü:
“Önemli Kavramlar” başlığı altında da iman, amel-i salih, takva/müttaki, hidayet/mühtedi, ihsan/muhsin, şükr/şakir, ihlas/muhlis, tekebbür/mütekebbir, adalet/adil, sıdk/sadık, ümmet vb. 39 kavramın işlendiği çalışmada Kur’an kavramlarının önemi üzerinde durulmuş ve terminolojik/ıstılahi anlamları kısaca irdelenmiş. Fiil ve fail halleriyle ele alınan bu kavramların usulünde eğer zıtlarıyla birlikte değerlendirme yöntemi tercih edilseydi sanırız okuyucuya daha sağlıklı/bütünsel bir kavrayış sunulabilirdi.
f) Esmau’l-Hüsna’nın Kürtçesi:
Çalışmada ayrıca “Esmau’l-Hüsna” başlığı altında Rabbimizin Kur’an’a yansıyan bütün isim ve sıfatlarının Kürtçe terim anlamları verilmiş ki bu da Kürtçe Kur’an çalışmalarında sanırız bir ilki ifade etmektedir.
h) Kur’an Sözlüğü ya da Mini Fihrist Özelliği:
Çalışmada dikkat çeken bir diğer özellik de geniş indekstir. Ahlak, Aile, Allah, Allah’ın Vasıfları; Din, İbadet, Ekonomik Hayat; İlim/Akıl/Tefekkür, İnsan, Kevnî Ayetler, Kur’an, Kur’an Öncesi Vahiyler; Mümin-Müslüman, Kâfir-Münafık-Müşrik Tipolojileri; Ölüm ve Sonrası; Peygamber, Peygamberler ve Kavimleri; Cihad, Toplum, Yer ve Bölge İsimleri vb. muhtelif konular halinde sınıflandırılan “İndeks” mini bir Kürtçe Kur’an Kılavuzu ya da sözlüğü veya fihristi özelliğini taşımaktadır. İndeksteki bu ana başlıklar altında yüzlerce mefhum işlenerek ilgili ayetlere gönderme yapılmıştır.
Tefsirî Bir Meal
Bu meali kendisinden öncekilerden farklı kılan bir diğer özelliğinin de tercih edilen yöntemde mündemiç olduğu söylenebilir. Meal boyunca bazı ayet gruplarına düşülen ara notlar bulunmakta. Kimi zaman ayetlerin esbab-ı nüzulüne dönük hatırlatmalar, kimi zaman gönderme yapılan ilkenin mevcut vakıayla irtibatını kuran normatif açılımlar ve bazen de alternatif çeviri ve kavramsal saptamaların yapıldığı bu ara notlar meale mini bir tefsir niteliği katmış ki bunu “tefsirî meal” ya da “beyanî/açıklamalı/izahlı meal” olarak tanımlamak mümkündür.
Bütün bunların yanı sıra çalışmada bulunan diğer bazı özellikler de ayrıntılı “Sure” takdimleridir. Özellikle de akideye tekabül eden kavramlar genel olarak orjinal halleriyle korunmuş; ancak kolaycılığa kaçmadan bazen parantez açılarak ve bazen de orjinalleriyle birlikte Kürtçe karşılıkları da verilerek anlaşılırlık prensibine riayet edilmiştir. Kavramların bağlamlarına göre meallendirilmesi sanırız bu çalışmadaki en önemli başarılar arasında zikredilebilir ki, özellikle de ıslah, ifsad, takva vb. kavramların meallendirilmesinde Muhammed Esed’in mealini andıran/onunla örtüşen önemli tespitler sağlanmıştır.
Sonuç itibariyle her çeviri ameliyesi ve diğer bütün mealler gibi bu çalışmanın da elbette ki bünyesinde taşıdığı zaaf ve eksikler bulunmaktadır. Beslenilen kaynakların ve geleneksel mirasın da sürüklediği bu durumun bazı ayet meallendirmelerine yansıdığını gözlemlemek mümkündür. Mesela müellifler “Allah” lafzını olduğu gibi aktarmaya azami dikkat göstermişlerdir ancak bilinçli olarak seçilen bu tercihe rağmen “Allah” lafzının yine de çoğu yerde bilerek ya da bilmeyerek “Xweda” ile karşılandığını görebilmekteyiz. Diğer yandan çalışmada yoğun imla hataları ve kısmen de gramatik sorunlar göze çarpmakta ki bunlar da anlama ve okumadaki sürükleyiciliği zorlaştırmaktadırlar. Özellikle de dilden kaynaklı sorun ve eksiklerin muhtemel gelecek baskılarda yeniden gözden geçirilerek tashih edileceğini ümit etmekteyiz.
Bu önemli çalışma dolayısıyla Bang Yayınları’nı, başta Mele Sa’îd Girdarî olmak üzere bütün müellifleri tebrik eder ve “Wergera Qur’an’a Pîroz”un İslam’la irtibatlı Kürtçe yayıncılığa ve Kürtçe okurlarına hayırlar getirmesini Rabbimizden niyaz ederiz.