“Kürt açılımı” tartışmaları uzun bir süredir Türkiye’nin gündeminde. Konu yaz sonunda hükümet tarafından gündemleştirildiği andan itibaren keskin tartışmaları da beraberinde getirdi. Süreci ülkenin kanayan bir yarasının ele alınmasına ve devletin on yıllardır inkârcı yaklaşımının terk edilmesine yönelik bir girişim olarak değerlendirenler iyimser bir tutum içerisine girerken, resmi ideoloji savunucusu çevreler tarafından ise bu girişim isminden başlayarak her yönüyle yoğun eleştirilere, suçlamalara konu oldu. Devletçi refleksin bu zaman zarfında birtakım söylemler ve pratiklerle var olan kutuplaşmayı daha da belirginleştirmeye çalıştığı görüldü. On yıllardır resmi ideolojik körlükle bu derin yarayı örtmeye, görmezden gelmeye çalışan zihniyet konunun yaygın zeminlerde tartışılmasından, geniş kitlelerin gündemine taşınmasından ürktü ve bir kere daha çözümsüzlüğü dayatmaya çalıştı. Öte yandan Kürt milliyetçi hareketi unsurları da çeşitli tavırlarıyla, provokatif nitelikli söylem ve eylemleriyle bu durumu beslediler.
Şu an gelinen yer itibariyle ortada büyük bir belirsizlik manzarası mevcut. Çözüme yönelik arayışlar, umutlar, iyimserlikler adeta çift taraflı milliyetçilik kapanına sıkışmış görünüyor. Bununla birlikte her halükarda bu zor ve sıkıntılı sorunun konuşulmaya başlanmasını, geniş kitlelerce tartışılmaya başlanmasını ileri bir adım, bir gelişme olarak değerlendirmek de mümkün elbette.
Dergimizin Ocak 2010 sayısında bu aktüel gündemin Kürdistan coğrafyasında yaşayan insanlar ve hassaten de bu bölgede faaliyet sürdüren İslami kuruluşların temsilcileri tarafından nasıl algılandığını ve değerlendirildiğini yansıtmaya çalıştık.
Konuyla ilgili hazırladığımız aşağıdaki soruları cevaplayarak soruşturma dosyamıza katkıda bulunan Abdülhakim Beyazyüz, Ali Haydar Bengi, Bilal Medeni, Cemil Yeşildağ, Ersin Sönmezler, Fırat Toprak, Fuat Değer, Hüseyin Yılmaz, M. Masum Yokuş, Mehmet Demirtaş, Mehmet Şat, Münir Maviş, Sabiha Ünlü, Serkan Elçi ve Şefik Sevim kardeşlerimize teşekkür ediyor, Rabbimizden hak ve adalet eksenli çabalarını bereketlendirmesini diliyoruz.
Sorular:
1- Kürt açılımı konusunun gündeme gelme yöntemini ve ardındaki saikleri nasıl değerlendiriyorsunuz?
2- Konunun gündemleşmesinden bu yana yaşanan gelişmeleri ve konuya muhatap olan çevrelerin tutumlarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
3- Sürecin bundan sonraki gelişimine yönelik beklentileriniz nelerdir? Yapılması gerekenlere ilişkin ne öneriyorsunuz?
4- Genelde Türkiye’de ve hassaten de bölgede faaliyet yürüten İslami çevrelerin “Kürt açılımı” tartışmalarına yaklaşımını nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu konu çerçevesinde nasıl bir tutum takınılması gerektiğini ve nelere öncelik verilmesi gerektiğini düşünüyorsunuz?