Küresel Isınma ve Felaket Senaryoları

Cengiz Duman

Dünya, modern yaşama geçtiğinden beri türlü türlü felaket senaryolarının gündeme getirildiğini görmekteyiz. Mesela geçmişte bunlardan en bariz olanı nüfus artışı ve felaketi meselesiydi.

1766-1834 yıllarında yaşamış olan İngiliz Anglikan kilisesi rahibi Thomas Robert Malthus; 1803 yılında yazdığı "Nüfus artışının toplumun gelecekteki gelişmesi üstündeki etkileri konusunda bir deneme" adlı eseri ile; dünyadaki insan nüfusunun artış trendinin geometrik olarak katlanarak arttığını, buna mukabil beslenme kaynaklarında, insan nüfusuna göre daha az bir artış olduğunu ileri sürdü. Bundan dolayı yakın bir gelecekte insanlığı büyük bir felaketin beklediğini, çünkü besin kaynaklarının bir müddet sonra hızla artan dünya nüfusunu beslemeyeceğini savunuyordu. Thomas Robert Malthus'a göre; besin maddelerindeki kıtlık, azalan besin kaynakları üzerinde tekellerin oluşmasına sebep olacak, bundan dolayı insan ölümleri hızlanacak, bu kıt kaynaklara sahip olmak için insanlık büyük savaşlara maruz kalacaktı.

200 yıl önce ortaya atılan bu görüş insanları hayli korkutmuş, devlet ve hükümetleri önlem almaya sevk etmişti. Bu yüzden doğum kontrolünden, arazilerin ekilip biçilmesine kadar yüzlerce konuda atılımlar yapılmış, önlemler alınmaya çalışılmıştı. 21. yüzyıla girdiğimiz bu yıllarda Thomas Robert Malthus'un 1803'lerde üzerinde durduğu ve felaket tellallığı yaptığı, nüfus artışı ve felaket senaryolarının gerçek olmadığı görüldü. Bugün dünya üzerinde 6-7 milyar insan nüfusu yaşamaktadır. Buna rağmen beslenmekte, açlık için savaşlar çıkmamaktadır. Aksine en toklar(!) birbirleri arasında savaşlar yapmışlardır/yapmaktadırlar. Anlaşıldı ki insanlar adil bir paylaşma ile bugünkünden çok daha fazla bir nüfusla kavgasız ve tok olarak yaşayabilirler.

Aslında Malthus haçlı emperyalistler adına; zayıf düşürülen halkların nüfusunun kontrolsüz gelişmesi ve emperyalistlerin nemalandığı kaynakları ele geçirmesinden korktuğundan bu senaryoyu geliştirmiş olduğu anlaşıldı. Haçlı emperyalistlerin aldığı önlemlerin de; geçmişte Firavunun yaptığı gibi Yahudilerin artarak Mısıra egemen olacağını bu yüzden yeni doğan Yahudi erkek çocukların hemen öldürülmesini emrettiği gibi koruma içgüdüleri ile aldıkları tedbirler olduğu anlaşıldı. Olan mazlum halklara ve onların doğamayan çocuklarına oldu!

Günümüzde ise geliştirilen felaket senaryolarından biri küresel ısınma felaket senaryosudur. Senaryoya göre yaklaşık 150 küsur yıldır izlenen dünya iklimi ve günümüz araştırma sonuçlarına göre dünya hızla ısınmaktadır. Dünya üzerine gelen güneş ışınları; dünya üzerindeki insanların yanlış uygulamaları neticesi salınan sera gazlarının etkisi ile geri dönüşü azaldığından, dünya ısınmaya maruz kalmaktadır. İklimler değişmekte, kışlar yağışsız, yazlar daha da sıcak, mevsim geçişleri anormal olmaktadır. Kutuplarda buzullar erimekte, denizlerdeki sular yükselmekte, karalardaki su kaynakları azalmaktadır. Müteselsilin bitki örtüsü ve hayvan nüfusu azalmakta veya yok olmaktadır.

Bütün bunların getireceği felaket senaryosunun sonu ise şaşırmayın! Thomas Robert Malthus'un 1803'lerde öne sürdüğü benzer bir son; susuzluk, açlık yani kıtlık, devamı ise savaşlar!

Bütün dünyaya pompalanan tedbirlere bakıldığında az gelişmiş ülke insanlarının uyması gerekenlerden ziyade; gelişmiş ülkeler ve halklarının aşırı tüketiminin kısılması; dolayısı ile kısılan tüketimin neticesi tüketilen şeyleri üreten gelişmiş emperyalist ülkelerin ekonomilerinin zarar görmesi gibi bir sonuç gerekmektedir. Küresel ısınmadan dolayı meydana gelecek zararların öncelikle kendilerini vuracağını gördükleri halde gereken önlemleri almayan emperyalist gelişmiş ülkeler; bir yandan tüm dünyaya alınacak tedbirleri pompalamakta bir yandan da; Sera gazları salınımını arttıran tüketimi devam ettirmektedirler. Küresel ısınmaya sebep olan "fosil yakıt"ları en çok tüketen yine bu ülkelerdir.

Küresel ısınmaya maruz kalan dünyada Kutuplardaki buzulların erimesi sonucu meydana gelen; Okyanuslardaki deniz suyu seviyesi yükselmesi ve buna paralel olarak kıyı kesimlerde toprak kayıplarının sürekli artmasının etkileyeceği ülkelerin başında en çok Amerika, İngiltere, Fransa, Japonya, v.b gibi gelişmiş ülkeler gelmektedir.

Küresel ısınmaya karşı alınacak tedbirlere en çok uyması gereken ve bu ısınmanın en çok etkileyeceği ülkeler, emperyalist gelişmiş ülkelerdir. Dolayısı ile eğer bir felaket senaryosu yapılacaksa bu ülkeler ve halkları üzerinde yapılacaktır. Çünkü alınan tedbirlerin ekonomik faturası bu ülke ve halklarına çıkacaktır. Küresel ısınma sebebiyle meydana gelecek zarar senaryolarına göre emperyalist gelişmiş ülkeler büyük toprak, tabi kaynak ve ekonomik kayba uğrayacaklardır. Dolayısı ile Küresel ısınma hemen "Dünyanın felaket senaryosuna" dönüştürülmüş, uzun, orta, acil tedbirler gündeme getirilmiştir. Ancak İşte bu noktada küresel ısınmanın en çok etkileyeceği emperyalist gelişmiş ülkeler faturayı kendilerine değil mazlum dünya halklarının sırtına yüklemek istemektedirler.

BOP ve GOP gibi projeler; küresel ısınma neticesi kendi topraklarının çoğu sular altında kalacak, arazi ve bitki örtüsü yok olacak buna mümasil büyük ekonomik kayıplara uğrayacak, emperyalist gelişmiş ülkelerin, bu felaketlerine! hazırlık olarak gündeme gelmiştir.

Kaybedecekleri değerlerin yerine ikame için, mazlum halkları Küresel ısınma, susuzluk, eşittir "felaket" gibi senaryolar ile yönlendirerek, güçsüz halkları; gelecekteki felakete hazırlık amacıyla yer üstü sularına, beslenmek için topraklarına sahip çıkmaları bahaneleri ile savaştırarak onların topraklarını ve tabii kaynaklarını ele geçirerek böylece sömürü düzenlerini devam ettirmektir içindir.

Bilhassa Türkiye'nin de bulunduğu Ortadoğu ve diğer coğrafyalardaki problemli ortak sular, nehir ve denizlere sahip çıkma adına, "Su savaşları" adı verilecek savaşlar, el altından teşvik edilmekte böyle amaçlar, geleceğin küresel ısınma felaketi senaryosunun sonu olan susuzluk ve kıtlığın engellenmesi için zaruri ve mubah olacağı imajı verilmektedir. Ya da gelecekteki Küresel ısınma felaket senaryoları yüzünden, su savaşları olabilir savıyla Avrupa birliği'nin yapmak istediği gibi Türkiye yer üstü sularının yönetimini üzerlerine almak istemektedirler.

Cambaza bak derken cüzdanların çalınması gibi bir şey.. küresel ısınma felaket senaryolarına karşı alınan tedbirlere(!) binaen mazlum üçüncü dünya halklarının kaynakları emperyalist gelişmiş ülkelerin eline geçecek görünüyor..

Emperyalistler, "insanlık adına" felaket senaryoları düzenleyerek geçmişte Firavunlar, Nemrutlar ve benzeri zalimlerin yaptığı gibi, sağ gösterip sol vurma ve kendi sömürü düzenleri lehinde önlemler alma peşindedirler. Eğer bir felaket gelecekse bu emperyalist gelişmiş ülkelerin meydana getirdikleri yüzündendir. Ve eğer felaket gelecekse en çok onları vuracaktır. Yine bu felakete karşı en çok tedbir alması gereken yine onlardır.

Tezek yakıp, bulduğu yiyecekle ancak karnını doyuran, suyu bulursa içen veya kullanan, her şeyden en az yararlanan ve sahip olan az gelişmiş bir toplumun ne felaketi olur. Zaten bu fakr u zaruret içindeki yaşamı bir felakettir.

Böyle giderse geçmişte; aman dünya nüfusu artıyor diye açlığa karşı alınması gereken tedbirler gösterilerek, fakirin tek sermayesi "altın topu" çocuklarının doğumu engellenmiş, yok edilmişti; şimdi de fakir ülke halklarının sahip olduğu ülke toprakları ve kaynakları, ya da gelişmeleri küresel ısınma felaketine karşı önlemlere kurban gidecek gibi! Mazlum halklar için bundan daha felaket ne olabilir!