Küresel emperyalizme karşı çıkan herkes terörist olarak damgalanıyor!

Atasoy Müftüoğlu

İstişhadi Eylemleri Nasıl Yorumlamalı?

1- Söz konusu eylemleri gerek yöntem, gerekse de siyasi sonuçları açısından değerlendirdiğinizde meşru, haklı ve etkili eylemler olarak görüyor musunuz?

2- Bu eylemlerin faillerinin siyonistlerce "terörist" olarak nitelenmelerine karşın, kimi kesimlerde ise "çaresiz insanlar" şeklinde acıma ile karışık bir sahiplenme/sempati duygusu ile karşılandıkları görülüyor. Genelde İslami çevrelerin, bu eylemlerin faillerine ilişkin tutumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

1947 yılında Filistin'in %56'sı İsrail'e verildi. Bir milyona yakın Filistinli anayurtlarından göçe zorlandı. 1949 yılında İsrail, Filistin'in %11'lik bir bölümünü daha ilhak etti ve böylece Filistin'in %67 toprağı İsrail tarafından gasp edildi. 1967 savaşından sonra İsrail, Filistin'in geri kalan bölgelerini de işgal etti. İsrail, işgal altındaki bölgelerin ilhakı için kurulduğu tarihten itibaren sistematik bir şekilde soykırım uyguladı, halen de uygulamaya devam ediyor. İsrail, işgal ve ilhak eylemleriyle ve katliamlarla ilgili olarak BM Güvenlik Konseyi tarafından alınan kınama ve çekilme kararlarına ABD'nin himayesine sığınarak meydan okudu ve meydan okuyor. İşgallerle, ilhaklarla, katliamlarla İsrail; Filistin'i, İsrail haline, Yahudi bir İsrail haline getirmeye çalışıyor. Siyasal Siyonizm, Filistinlileri insan ve halk olarak görmüyor. Bugün Ortadoğu'da nükleer silahlara sahip tek ülke İsrail olduğu halde, bu konuda uluslararası denetimi kabul etmiyor.

Derin bir inançla, sürekli ve yoğun bir dinamizmle, tükenmeyen direniş iradesi ve kaynaklarıyla, olağanüstü ve destansı fedakarlıklarla, onbinlerce şehid, onbinlerce kayıp ve tutsak, onbinlerce mülksüzleştirme pahasına sürdürülen Filistin mücadelesi; modern dünyanın ve uygarlığın herkes için eşitlik, herkes için adalet öngören bir değerler sisteminden yoksun olması, küresel iktidarın adalete yardımcı olmaması nedeniyle bugün çok dramatik ve trajedik bir noktaya gelmiş bulunuyor. Çok büyük yıkıcı etkiler, korkunç engeller, dayanılmaz zorluklar ve şiddetli ruhsal sarsıntılara neden olan işgaller, dayanılmaz zorluklar ve şiddetli ruhsal sarsıntılara neden olan işgaller, ilhaklar ve katliamlar karşısında Filistinlilerin pasif bir tavır almaları beklenemezdi. Zulme, işkenceye, tutsaklığa, sürgüne, aşağılanmaya dayalı egemenlik, Filistinlilerin kaderi olamaz. İnsanlık tarihinde benzerleri görülmeyen katillere boyun eğmeleri beklenmemeli Filistinlilerin. Masum Filistin'in bütün hak ve özgürlükleri, barbarca, vahşi bir biçimde ihlal ediliyor. Filistinlilerin ihlal edilen hak ve özgürlükleri için en uygun yollarla savaşmalarından daha doğal ne olabilir? Filistinliler için iki yol var: Ya bütünüyle teslimiyet ve zillet, ya da bütünüyle direniş, başkaldırı ve izzet. Filistin'de yaşananlar karşısında ortaya bir irade koymak gerekiyordu. Filistinliler varlıklarını, sorunlarını, davalarını duyurabilmek için bütün yollara başvurdular, ancak günümüz dünyası bütün bunlara seyirci kaldı. Filistinlilerin yeni bir yönteme ve pratik stratejilere ihtiyacı vardı. Adım adım bütün Filistin'in ilhakına yönelik sistematik müdahaleler karşısında, bir hareket yöntemi belirlemek gerekiyordu. Bir yaptırım gücüne ve iradesine İhtiyaç vardı. Somut ve ağır problemler, sorunlar, yeni çözümleri gerekli kılıyordu. Eski çözümlerin etkisizleştirici, pasifleştirici, sessizleştirici bir mahiyet taşıdığını biliyoruz.

Filistin halkı hayatiyetini, hareket yeteneğini, onurunu yitirmiş, teslim olmuş, felçli bir halk mı olsun? Kendi topraklarında, yurtlarında, evlerinde özgürce yaşama hakkı bulunmayan, tarihleri boyunca, güvenli, huzurlu, normal bir tek gün bile geçiremeyen, yalnızlığa terk edilmiş bir halkın yapabilecekleri çok sınırlı şeylerdir. Filistinlilerin çok yönlü bir kuşatma, çok yönlü bir işgal, çok yönlü bir aşağılama karşısında, mümkün olan yöntemlere başvurmaları gerekir. Çarelerin tükendiği yerde kimi alışık olmadığımız yöntemler kaçınılmaz hale gelebilir. Küresel emperyalist iktidarın gündemini kabul etmeyen herkes bugün "terörist" olarak damgalanıyor. Bugün Filistinliler için başkaca yol kalmadığı için bir meşru müdafaa durumu ortaya çıkıyor. Aziz İslam'ın sivillere yönelik şiddet eylemlerini tasvip etmediğini de biliyorum. Ancak Filistinlilerin, işgalin neden olduğu ağır korkulardan özgürleşmeyi başararak, kişisel güçlerini, iradelerini, imkanlarını ve varlıklarını seferber etmekten başka yapabilecekleri birşey olmadığını da biliyorum.

Uğrunda savaştıkları, direndikleri ve hayatlarını bu uğurda sebil ettikleri mukaddesleri olan Filistinlilere selam olsun.

Ameller, niyetlere göredir ve kuşkusuz nihai hüküm Allah'a aittir.