Kur’an’ı Anlamak ve Yaşamak

Haksöz

Kur'an hayatı kuşatan bir kitaptır. Kur'an bozulmuş olanı ıslah etmek, karanlıkları aydınlığa ulaştırmak üzere iletilmiş ilahi bir rehberdir. Müslümanlar için Kur'an'ı yaşamlaştırmak azmi en temel görevdir. Kur'an'ı yaşamlaştırmak, onun mesajını ve belirttiği ilkeleri eğip-bükmeden, örtmeden hayatımızın belirleyicisi haline getirmektir.

Kur'an bilgisi soyut veya felsefik bir öğreti değildir. Kur'an bilgisi, içinde bulunulan ânı kuşatır. Kur'ani bilgiyi amelleştirenler yaşadığı ânı değerlendirme ve kuşatma azmi içindedirler. Kur'an'a göre ânı kuşatamayanın veya kuşatma azmi içinde olmayanın geleceği karanlıktadır. Ve özellikle Kur'an bilgisi yaşanılan ana tekabül etmiyorsa, vahiy yanlış okunuyor demektir. Ayrıca yaşadığımız âna hitap eden Kur'an bilgisi eylemleşmiyorsa; o zaman da inançlaşmıyor demektir.

Bugün müslümanların aşmaları gereken iki ana sorunları vardır. Birincisi, Kur'ani bilgiye doğrudan ve önyargısız ulaşabilmeleri. İkincisi, vahyi bilgiyi eylemleştirme sünnetini yakalayabilmeleri. Bu sorunların aşılabilmesindeki en büyük engel, günümüz karanlığının miğferi olan egemen şirk güçleridir. Bu engel kendi şartları içinde dün de söz konusuydu, risaletin Mekke döneminde de.

Kur'an'ın ilk nazil olduğu dönemdeki egemen şirk gücü kendisini meclisi/nadiyesi ile, hukuki ölçüsü ile, ekonomik gücü ile ve vahiyle yarışan söz büyücüleriyle dayatıyordu. Egemen şirk güçleri taklidçilik, Allah'tan başka velilere tevessül, aracıları şefaatçi edinme, atalar dinini kutsama yollarını da açık tutarak mahrum ve müstezaf tebayı Allah adıyla aldatmaya çalışan "Samiri'lere ihtiyaç duyuyor ve üretiyordu da. Bugün de değişen fazla bir şey yok. "Ulus", "vatan", "laiklik" gibi modern kimlik aşılayıcı değerler tebaya üst kimlik olarak dayatılırken; üretilen ve dayatılan kimliklerle vahyi kimliği uzlaştırıp bulandırmaya çalışan Naim hocalara tanınan imkanlara Fethullah hocalar da ortak oluyor. Fethullah hocaların hurafelerine sözde Kur'an çalışmalarıyla cevap vermek iddiasındaki bazı ilahiyatçılar, rejime emniyet sübaplığı yapan geleneksel! dindarlar için de alternatif sübap oluşturuyorlar.

Bir kısım ilahiyatçı, Kur'an metninin anlaşılmasında, mutlak olanın karşıtlığını oluşturmaya çalışan Eski Yunan Sofistlerinin çağdaş takipçisi Dilthey'in "görecelilik" tezlerini tefsir usulü literatürüne eklemleyerek "bilinemezci" bir inançsızlığı yayar ve gelenekçi bakış açısına modern bir perspektif gücü armağan ederken; geleneksel anlayışı sözde Kur'ani bir söylemle kırmaya çalışan başka bir din bilginleri kanadı ise egemenlerin güvencesi, desteği ve içselleştirdikleri bazı cahili ilkeleri doğrultusunda egemen şirki ifşa eden Kur'an ayetlerini gizleyerek-örterek Kur'an'ın kelimeleri ile söz büyücülüğü yapmaya çalışıyorlar. Ama nafile. Apaçık, anlaşılır ve dosdoğruya iletecek olan Kur'an ancak onu taşıyanlara kendini açmaktadır. Kur'an soyut ve felsefik tartışmaların kitabı değildir. Egemen şirke ve karanlıklara karşı taşındıkça sayfalarını idrak sahiplerine açan çok kutlu, ilahi ve müciz bir kitaptır.

Kur'ani ilkeleri hayata geçirme azmi önüne "metin okuma/anlama yöntemi"ni çıkartarak bu konunun çözümlenememiş bir problem olduğunu dayatanlar, geleneksel tutumun yozluğunu entellektüel söylemle kılıflayarak sürdürmekten öte bir şey yapmıyorlar. Kur'an ile irtibatın "elifba"sı konumundaki "Kur'an usulü"nü ve temel kavramları çözümleme konusundaki merhaleyi, söylemlerini "Kur'an'ın anlaşılırlığı" üzerine bina ettikleri halde bir türlü aşamayanların mazeretleri de, ânı kuşatma sorunundan ve sorumluluğundan kaçmanın dışında herhangi bir anlam taşımıyor.

Kur'an, akleden her insanın zulüm, sömürü ve şirk karşısında aydınlığın ve kurtuluşun ne olduğunu ondan anlayacak kadar açık ve muhkem bir rehberdir. Sorun Kur'an ile önyargısız ve doğrudan dostluk kurabilmekte ve ona, onun ilkelerini amelleştirme azmi içinde inanabilmektedir.