“Ey Âdemoğulları, ben sizden, şeytana tapmayın, o sizin apaçık düşmanınızdır, diye söz almadım mı?” (Yasin, 36/60)
Giriş
Âlemlerin Rabbi Yüce Allah ile insan arasındaki iletişim, son olarak Hz. Muhammed (s) ve ona indirilen Kur’an-ı Kerim ile yenilenmiştir. Bu son vahyin geçerliliği kıyamete kadar da devam edecektir. Kur’an’ın çağrısını duyan ve ona uyan insanlar iki dünya mutluluğunu hak edecekler; onu hesaba katmayan, onun çağrısını duyup ona uymayan insanlar ise her iki dünyalarını da heba edeceklerdir. Bu ilahi yasa, Sünnetullah’ın sınırları dâhilinde tarihî tecrübelerle yaşanmıştır. Yüce Allah’ın, insanı ihmal etmeyip ona seslenmesi, onu muhatap alması büyük bir olaydır. Erişilmez güç ve kudretin sahibi olan Yüce Rabbimiz, kendi yarattığı biz aciz kullarına sesleniyor, yol gösteriyor. Ne büyük bahtiyarlık?
İnsan sadece basit bir cisimden ibaret değildir. Manevi yönleri de güçlüdür. Bedenin öncelikli ihtiyacı fiziksel ihtiyaçlarını gidermek, yemek içmek ve güvenli bir yerde yaşamaktır. Ama insan sadece bir bedenden meydana gelmemiştir. Bir de manevi ihtiyaçları vardır. İnsanın manevi ihtiyaçlarının en başında değer görmek, muhatap alınmak gelmektedir. Eğer bir cezadan söz edilmiyorsa, Yüce Allah’ın bir nebisini ya da nebisi üzerinden yarattıklarını muhatap alması, başlı başına bir değerdir. Çünkü muhatap alınmak değer vermektir. Değer görmek ise ruh ve bedenden oluşan insanın en temel ihtiyaçlarındandır.
Hikmetli Kur’an’ın hikmetli hitaplarını üçe ayırabiliriz:
Birincisi, durum tespiti anlamına gelen hitap türleridir. Örneğin: Ey Âdemoğulları! Ey Nuh’un zürriyeti! Ey insanlar! Ey cin ve insan topluluğu! Ey benim kullarım! Ey İsrailoğulları! Ey Kitap Ehli!
İkincisi olumlu hitaplardır. Örneğin: Ey Resul! Ey iman edenler! Ey huzura ermiş nefis!
Üçüncüsü ise verilen nimetleri hatırlatarak, nankörlüğe karşı uyarmak, cehennemle müjdelemek maksadıyla yapılan olumsuz hitaplardır. Örneğin:Ey cahiller! Ey kâfirler! Ey sapkınlar! Ey mücrimler!
Şimdi hitap çeşitlerini kısa kısa açıklayalım:
A) GENEL HİTAP TÜRLERİ
Bu hitap türünde tüm insanlara temel özellikleri, kendilerine bahşedilen nimetler hatırlatılıyor. Amaç, iman etmese de Kur’an’ın muhatabı olanları bir yerinden mesajın içine çekmek, sahip olduğu her şeyi yaratan Allah’a borçlu olduğunu bu vesileyle dile getirmektir.
1) Ey Âdemoğulları!
Hz. Âdem, Allah tarafından seçilmiş, eğitilmiş, bilgi ile donatılmış, meleklerden üstün kılınmış, ‘yeryüzünün halifesi’ olarak dünyaya gönderilmiş bir kişidir. O, cennetteki hayatında cennet kültürü ile donatılmış ve yaşadığı cennet hayatında yeryüzüne gönderilmek için terbiye edilmiştir. Yine o, “yanlış yaptığında hatada ısrar etmeyip tövbe etmeyi erdem kabul etmiş bir seçkin” insan olarak örnek gösterilmiştir.
Kur’an’da ‘Ey Âdemoğulları’ diye başlayan ayetler şunlardır:
Ey Âdemoğulları! Takva elbisesi giyin.
“Ey Âdemoğulları! Size katımızdan, hem çıplaklığınızı örtmek hem de zarafet ve güzellik aracı olmak üzere giysi (yapma yeteneği) bahşettik; fakat takva elbisesi var ya; işte o en hayırlı olandır. Bunlar da Allah'ın ayetlerindendir; belki insanlar ders alırlar.” (A’raf, 7/26)
Ey Âdemoğulları! Çıplaklıktan kaçının.
“Ey Âdemoğulları! Şeytan, ana babanızı, çirkin yerlerini onlara göstermek için elbiselerini soyarak cennetten çıkardığı gibi, sizi de şaşırtıp bir belâya düşürmesin.” (Araf,7/27)
Ey Âdemoğulları! Hayatı israf etmeyin.
“Ey Âdemoğulları! Mescitlerde -Allah'a sadakatinizi ispat için- giriştiğiniz her eylemde ziynet ve zarafetinizi takının. Yiyin için ama israf etmeyin; çünkü O, israf edenleri sevmez. (A’raf, 7/31)
Ey Âdemoğulları! Elçilerin takva mesajına uyun.
“Ey Âdemoğulları! Size aranızdan benim mesajlarımı ileten elçiler geldiğinde, her kim sorumluluk bilinciyle hareket eder ve kendini düzeltirse, onlar gelecek kaygısı taşımayacak ve geçmişte yaptıkları için üzüntü duymayacaklar.” (A’raf, 7/35)
Ey Âdemoğulları! Şeytana ibadet etmeyin.
“Ey Âdemoğulları!Ben sizden, şeytana tapmayın, o sizin apaçık düşmanınızdır, diye söz almadım mı?” (Yasin, 36/60)
2) Ey Nuh’un Zürriyeti!
Nuh (as), tufandan sonra yeryüzünde insan neslini devam ettirdiği için insanlığın ikinci atası kabul edilmiştir. Bir ayette Yüce Allah, tüm insanlığa “Ey Nuh ile beraber gemide taşıdıklarımızın zürriyeti!” diye seslenir:
“Siz, ey Nuh'la birlikte (gemide) taşıdıklarımızın soyundan gelenler! Unutmayın ki o hep şükreden bir kuldu!” (İsra, 17/3)
Ona selam olsun, Nuh nebinin “şükreden bir kul” olarak takdim edilmesi kıyamete kadar yaşayacak tüm müminlere örnektir.
3) Ey İnsanlar!
Bu hitap Kur’an’ın sadece belli coğrafya, belli bir tarihle sınırlı olmadığını, tüm insanlığa indirildiğini gösteren vahyin lafzi şahitlerindendir. Bu hitapla Rabbimiz bize hem nimetlerini hatırlatmakta hem de nankörlüğe karşı bizi uyarmaktadır.
Kur’an’ın tüm insanlığa çağrılarından birkaçı:
“Ey insanlar! Sizi ve sizden öncekileri yaratan Rabbinize kulluk edin ki azaptan korunasınız.” (Bakara,2/21)
“Ey insanlar! Size Rabbinizden delil geldi ve size apaçık bir nur indirdik. Allah’a inanıp O’na yapışanları O, kendinden bir rahmetin ve lütfun içine katacak ve onları kendisine varan doğru bir yola iletecektir.” (Nisa, 4/174-175)
“Ey insanlar! Siz hepiniz Allah’a muhtaçsınız. Allah ise hiçbir şeye ihtiyacı olmayan ve övülmeye layık olandır.” (Fatır, 35/15)
“Ey insanlar! Biz sizi bir erkek ve bir kadından yarattık ve birbirinizi tanımanız için sizi milletlere ve kabilelere ayırdık. Allah yanında en üstün olanınız, günahlardan en çok korunanınızdır. Allah bilendir, haber alandır.” (Hucurat, 49/13)
Şu iki ayette ise hitap tekil olarak yer alır:
“Ey insan! Seni engin kerem sahibi Rabbine karşı ne aldatıp isyana sürükledi?” (İnfitar, 82/6)
“Ey insan! Sen, Rabbine varan yolda çabalayıp durmaktasın, nihayet O’na varacaksın.” (İnşikak, 84/6)
4) Ey Cin ve İnsan Topluluğu!
Cinler de insanlar gibi sorumlu varlıklardır. Bu nedenle Yüce Rabbimiz insanları da cinleri de hem uyarmış hem de müjdelemiştir. Bunun için muhatap almış, çeşitli yöntemlerle hitap etmiştir.
Rahman Suresinde her iki topluluğa birlikte meyan okunmakta, haddini bilmesi öğütlenmektedir:
“Siz ey görünmez ve görünür varlık (çifti)! Eğer göklerin ve yerin sınırlarını geçebiliyorsanız, durmayın haydi geçin! Bunu, (O'nun bahşettiği) çok özel bir güç sayesinde yapabilirsiniz ancak. O halde Rabbinizin hangi nimetini inkâr edebilirsiniz?” (Rahman, 33-34)
Rahman Suresinin otuz bir ayetinde, defalarca “Şimdi Rabbinizin hangi nimetine yalan dersiniz!?” denilerek tüm insanlar nankörlük etmemeye, nimete kâfir değil, nimete şâkir olmaya davet edilmektedir.
5) Ey Benim Kullarım!
Kur’an’ın iki ayetinde bu hitabı görmekteyiz:
“Ey imana ermiş olan kullarım! Benim arzım alabildiğine geniştir; o halde bana, yalnız bana kulluk edin!” (Ankebut, 29/56)
“De ki: (Allah şöyle buyuruyor:) Ey kendilerine karşı haddi aşan kullarım! Allah'ın rahmetinden umudunuzu kesmeyin. Allah bütün günahları bağışlar; çünkü yalnız O, çok bağışlayıcıdır, rahmet kaynağıdır!” (Zümer, 39/53)
6) Ey İsrailoğulları!
Her ne kadar Yahudiler “tanrıyla güreşip onu yenen kimse” diyerek tahrif etmiş olsa da İsrail, Yakup nebinin adıdır. O da tüm insanlar gibi Abdullah, yani Allah’ın kuludur. Hem de O’nunla güreşen değil, O’na boyun eğen, secde eden salih bir kuldur.
“Ey İsrailoğulları!” ifadesiyle Kur’an’da Yakup nebinin (as) soyundan gelenlere hitap edilmiştir. Söz konusu ayetlerden üçü şöyledir:
“Ey İsrailoğulları! Bir dönem size verdiğim nimetleri hatırlayın! Siz bana verdiğiniz sözde durun ki ben de size olan vaadimi tamamlayayım ve kaygınızın merkezinde sadece ben olayım!” (Bakara, 2/40)1
Bir ayette de dolaylı olarak Yahudilere sesleniliyor ve onlara meydan okunuyor:
“De ki: Ey Yahudiler! Eğer siz, öteki bütün insanları dışlayarak sadece kendinizin Allah'ın dostları olduğunu iddia ediyorsanız, haydi ölümü temenni etsenize, tabi eğer iddianızda sadıksanız?” (Cuma, 62/6)
7) Ey Kitap Ehli!
Ehli Kitap ifadesi olumlu ya da olumsuz olmaktan çok bir durum tespitidir. “Kitap Ehli” ifadesi öncelikle Yahudi ve Hristiyanları, genelde Kur’an’dan önce ilahi vahye muhatap olmuş herkesi içerir.
Kur’an, selam olsun ikisine de Musa ve İsa nebilerin yolundan gittiklerini söyleyen Yahudi ve Hıristiyanlara seslenirken onları tutarlı olmaya davet etmiştir.
Bu hitaplardan bir kaçında Rabbimiz şöyle buyurmaktadır:
“De ki: Ey kitap ehli! Sizinle aramızdaki şu ortak ilkeye gelin: ‘Allah'tan başkasına kulluk etmeyeceğiz, O'ndan başka hiçbir şeye ilahlık yakıştırmayacağız, Allah'ın yanı sıra başka birilerini rabler olarak kabul etmeyeceğiz!’ Ve eğer yüz çevirirlerse o zaman deyiniz ki: Şahit olun ki biz, kesinlikle O'na teslim olduk.” (Âl-i İmran, 3/64)
“Ey kitap ehli! Bizzat kendiniz şahit olup dururken Allah'ın mesajlarını neden inkâr ediyorsunuz? Ey kitap ehli! Niçin hakka batıl elbisesi giydirip de bildiğiniz halde hakikati gizliyorsunuz?” (Âl-i İmran, 70-71)
B) OLUMLU HİTAP TÜRLERİ
1) Ey Nebi! Ey Resul!
Kur’an’da peygamberlere “Ey Âdem, Ey Nuh, Ey İbrahim, Ey Musa” gibi onların isimleriyle hitaplar yer almıştır. Hatemü’l-Enbiya olan Resulullah’a ilk hitap “Oku!” olmuştur. Doğrudan muhatap alınmış ama ismiyle hitap edilmemiştir. Onun yerine, ‘Ey Nebi’, ‘Ey Resul’ hitapları kullanılmıştır.2
En-nebi; marife olarak, “bildiğiniz nebi” anlamında Kur’an’da hep peygamberimiz Muhammed Mustafa için kullanılmıştır. Yahut izafetle marife olanlarla da peygamberimiz Muhammed Mustafa kast edilmiştir.
Bu nedenle aşağıdaki ayetlerde geçen hitapların tamamı peygamberimiz Muhammed (s)’e yapılmıştır:
Ey Nebi! Allah sana yeter.
“Sen ey peygamber! Allah sana da yeter, sana tabi olan gerçek müminlere de!” (Enfal,8/64)
Ey Nebi! Seni nezir, mübeşşir ve şahit olarak gönderdik.
“Sen ey nebi! Elbet Biz seni bir şahit, bir müjdeci ve bir uyarıcı olarak gönderdik.” (Ahzab, 33/45)
Ey Nebi! Münafıklarla tavizsiz mücadele et.
“Sen ey nebi! İnkârı ısrarla savunanlarla ve ikiyüzlülüğü tabiat haline getirenlerle mücadele et ve onlara karşı ödünsüz davran! Sonunda karar kılacakları yer cehennemdir ve o ne berbat bir son duraktır.” (Tevbe,9/73)
Ey Resul!
“Elçi” anlamına gelen resul kelimesinin geçtiği ayetlerde3 marife kullanımlarda er-resul; “bildiğiniz elçi” anlamında Kur’an’da hep peygamberimiz Muhammed Mustafa kast edilmiştir. Aşağıdaki ayette de izafetle marife olan resul ile peygamberimiz Muhammed (s) kast edilmiştir:
Ey Resul! Münafıklara ve Yahudileşenlere aldırma.
“Ey Resul! Yürekten iman etmedikleri halde ağızlarıyla ‘iman ettik’ diyen kimseler arasından inkârda birbirleriyle yarışanlar seni üzmesin; Yahudileşenler arasından yalanı can kulağıyla dinleyen ve sana başvurmak yerine başka insanların laflarına kulak kesilenler de. Onlar, sözleri asıl bağlamlarından kopararak manalarını çarpıtırlar, ‘Eğer size şu tür bir öğreti verilirse hemen alın; yok verilmezse sakın yaklaşmayın!’ derler. Allah birini fitneye sokmayı dilemişse, Allah'ın onun hakkındaki iradesine hiçbir şekilde engel olamazsın. İşte onlar, Allah'ın kalplerini temizlemek istemediği kimselerdir; onları dünyada zillet, ahirette korkunç bir azap bekler.” (Maide, 5/41)
Ey Resul! Hakikati tebliğ et.
“Ey Resul! Rabbinden sana indirilen hakikati tebliğ et! Eğer bunu (tam) yapmazsan, O'nun mesajını (hiç) tebliğ etmemiş olursun. Allah seni insanlar(ın saldırısın)dan koruyacaktır. Kuşku yok ki Allah nankörlüğe (ittifak etmiş) bir topluma rehberliğini bahşetmez.” (Maide, 5/67)
Ey resuller/insan elçiler! Tayyib ve helal olanlardan yiyin.
“(Onları izleyenlere dedik ki): Siz ey elçiler(in tabileri)! (Dünya nimetlerinin) temiz ve helal olanlarından yiyin, doğru ve yararlı şeyler yapın! Çünkü ben, yaptığınız her şeyin bilgisine detaylarına vakıfım.” (Mü’minun, 23/51)
Ey resuller/melek elçiler!
Ona selam olsun! İbrahim peygamber “Ey elçiler!” hitabıyla meleklere seslenmiştir:
“Ve ekledi: Daha başka bir işiniz de var mı ey elçiler?” (Hicr, 15/57)
“(İbrahim): ‘Peki ey elçiler!Nedir bu olağandışı ziyaretinizin (gerçek) sebebi?’ dedi." (Zariyat, 51/31)
2) Ey Müzzemmil / Ey Müddessir!
Peygamberimiz Muhammed (s)’e ilginç iki hitap şekli de “Ey örtüsüne bürünen, içine kapanan” anlamındaki hitaplardır. Birisi Müzzemmil Suresinde, diğeri adeta ikiz kardeşi olan Müddessir Suresinde geçmektedir:
“Ey örtüsüne bürünen!Geceleyin -birazı dışında- namaza kalk! Gecenin yarısında bu vakti biraz öne veya biraz ileri de alabilirsin. Kur’an’ı tane tane, hakkını vererek oku.” (Müzzemmil, 73/1-4)
“Ey örtüsüne bürünen! Kalk ve uyar! Sadece rabbinin büyüklüğünü dile getir. Elbiseni/kişiliğini tertemiz tut. Her türlü pislikten uzak dur.” (Müddessir, 74/1-5)
3) Ey İman Edenler!
Muhatap almak, değer vermektir. Yüce Allah, “Ey iman edenler!” hitabıyla, bizi muhatap alarak değer vermiştir. Her şeyi yaratan ve yeryüzüne bizi halife kılan Rabbimiz, anılmaya değer bir şey değilken, bizi anılmaya değer kılmış ve bize şöyle seslenmiştir:
“Şu halde, beni anın ki ben de sizi anayım! Ve bana şükredin, sakın nankörlük etmeyin!” (Bakara, 2/152)
Doğrudan müminlere hitap eden Kur’an ayetlerinde adeta öncelikli gündem maddelerimiz, bizi biz yapan özellikler yer almaktadır. Kur’an’da “Ey iman edenler!” diye başlayan ayetlerin sayısı 84’tür.4
“Ey iman edenler!” (Ya eyyuhellezineâmenû) ifadesi bir övgü hitabıdır. Kur’an’a gönül verenler bu hitapla şereflendi ve imanda kaim olmaya, imanın gereklerini yapmaya teşvik edildiler. İşte bu ayetlerden birkaçı:
Ey bütün iman edenler! İman edin, inançlarınıza sımsıkı sarılın.
“Ey bütün iman edenler! Sımsıkı sarılın Allah’a ve Peygamber’e olan inancınıza ve O’nun peygamberine safha safha indirdiği ilahî kelama ve daha önce indirdiği vahye. Zira Allah’ı, meleklerini, vahiyleri, peygamberleri ve ahiret gününü inkâr eden, gerçekten şiddetli bir sapıklığa düşmüştür.” (Nisa, 4/136)
Ey bütün iman edenler! Kendinizi Allah’a tam olarak teslim edin, tökezlemeyin.
“Ey bütün iman edenler! Allah’a kendinizi tam olarak teslim edin ve şeytanın ardından gitmeyin, zira o sizin apaçık düşmanınızdır. Ve eğer hakikatin bütün delilleri size geldikten sonra tökezlerseniz bilin ki Allah kudret ve hikmet sahibidir.” (Bakara, 2/208-209)
Ey müminler! Allah’ın davasına yardım edin.
“Ey bütün iman edenler! Eğer Allah’a yardım ederseniz, O da size yardım eder ve adımlarınızı sağlamlaştırır. Kâfirlere gelince, onları kötü bir akıbet beklemektedir; çünkü (Allah), onların bütün (iyi) işlerini değersiz kılacaktır. Bu onların Allah’ın indirdiklerine nefret duymalarından (dolayı) olacaktır; bu sebeple Allah, onların bütün yapıp ettiklerini değersiz hale getirecektir!” (Muhammed, 47/7-9)5
4) Ey Huzura Ermiş Nefis
Eğer insan Allah’ı unutmaz, dünya hayatında her işine O’nu karıştırırsa ve Zikrullah’ı hayat tarzı edinip Allah’ın davasına destek olursa, sonunda nefs-i mutmaine mertebesine ulaşacaktır. Bu mertebeye ulaşanlara Allah’ın melekleri ahiret günü şöyle seslenecektir:
"Ey iç huzuruna ermiş olan insanoğlu!Rabbine, O'ndan memnun olmuş ve O'nu razı etmiş olarak dön!Bunu (başarman) halinde gir (sadık) kullarımın arasına ve gir cennetime!” (Fecr, 89/27-30)
C) OLUMSUZ HİTAP TÜRLERİ
Bu hitap türünde nankörlüğe karşı cehennemle müjdelemek maksadıyla yapılan uyarılar ağırlıktadır.
1) Ey Cahiller!
Buradaki cehalet enformatik cehalettir. Yani bilgisizlikten kaynaklanmaz. Bilgi kirliliğinden kaynaklanır. Bu manada bütün müşrikler yüz tane okul bitirmiş olsalar da cahildir. Aşağıdaki ayette de dolaylı olarak cahillere seslenilmiştir:
“De ki: Allah’tan başkasına kulluk etmemi mi bana emrediyorsunuz ey cahiller?
Doğrusu sana ve senden öncekilere (insanoğluna iletilmek üzere) şöyle vahyedilmişti: (Ey insan!) Eğer Allah'a ait nitelikleri başkalarına yakıştırırsan, kesinlikle yapıp ettiklerin boşa gidecek, üstelik büsbütün kaybedenlerden olacaksın! (Zümer,39/ 64-65)
2) Ey Kâfirler!
Küfür, örtmek demektir. Kâfir ise hakikatin üzerini kalın algı operasyonlarıyla örterek, onun anlaşılmasına engel olan nankör insandır.
Kur’an kâfirlere seslenirken de bunu isimler üzerinden yapmaz. Ya kâfirlerin sanal, içi boş düşüncelerini eleştirirken onları muhatap alır ya da onları ebedi azapla müjdelemek için bunu yapar.
Kerim olan Rabbimizin indirdiği Kur’an, kâfirlere çok fazla doğrudan hitap etmez. Zira muhatap almak aynı zamanda değer vermektir, kale almaktır.
Kur’an bir ayette de Resulullah’ı muhatap alarak “de ki” ifadesiyle dolaylı yoldan nankörlere seslenir. Çünkü onlar, doğrudan Yüce Rabbin hitabına mazhar olmaya değer kimseler değildirler:
“De ki: Ey kâfirler! Ben, tapmam sizin taptıklarınıza!” (Kafirûn, 109/ 1-2)
“Ey kâfirler” ifadesi, bir kötüleme ifadesi olup insanları küfür ve nankörlükten sakındırmayı içerir. Kur’an, inkâra şartlanan, kalbini Allah’ın arındırmasına kapatan kâfirlere, hakikatin üstünü örtüp küfre saplananlara bir yerde doğrudan seslenir ki bu kıyamet günündeki sesleniştir:
“Ey nankörlük eden kâfirler! Bugün özür dilemeyin. Çünkü siz, ancak yaptığınız şeylerle cezalandırılıyorsunuz.” (Tahrim, 66/7)
3) Ey Yalancılar, Sapıklar! Zıkkımın Kökünü Yiyin!
“Sonra siz ey sapıklar, yalanlayanlar! Elbet siz de o ağaçtan, zehirli cehennem ağacından yiyeceksiniz.” (Vakıa, 56/51-52)
4) Ey Suçlular/Mücrimler!
Yasin Suresinde beyan edildiğine göre, ahiret günü suç işlemeyi hayat tarzı haline getirdiği için dalalete sürüklenen, manevi iflasa sürüklenen suçlulara şöyle seslenilecektir:
“Ey suçlular, bugün şöyle ayrılın!
Siz ey Âdemoğulları! Size demedim mi? Şeytana tapmayın, o sizin apaçık düşmanınızdır!Ve yalnız bana kulluk edin, dosdoğru yol budur!” (Yasin,36/59-61)
SÖZÜN ÖZÜ6
Muhatap almak değer vermektir. Muhatap alınmanın şükrü, teşekkürü ise bu değerin farkına varmak, onun gereği olan vazifeleri yapmaktır. Bir başka ifadeyle yeryüzündeki sınavımızda tevhid ve adaletten ayrılmamaktır.
Yüce Allah, hepimizi “nefsi mutmainne” olarak muhatap aldığı kullarından eylesin!
Dipnotlar:
1- Benzer iki ayet için bkz: Bakara, 2/47, 122.
2- Peygamberimize seslenirken on beş ayette “Ey Resul” diye seslenilmiştir. Örnek olarak bkz. Maide, 5/41, 67.
3- r.s.l’den türeyen kelimeler Kur’an’da 513 ayette geçmektedir.
4- Kur’an’da doğrudan müminlere “Ey bütün iman edenler!” diye hitap eden 84 ayetin dökümü aşağıdaki şekildedir: Bakara, 2/104, 153, 172, 178, 183, 208, 254, 264, 267, 278, 282; Âl-i İmran, 3/100, 102, 118, 130, 149, 156, 200; Nisa, 4/135-136, 144; Maide, 5/1, 2, 6, 8, 11, 35, 51, 54, 57, 87, 90, 94, 95, 101, 105, 106; Enfal, 8/15, 20, 24, 27, 29, 45; Tevbe, 9/23, 28, 34, 38, 119, 123; Hacc, 22/77; Nur, 24/21, 27, 58; Ahzab, 33/9, 41, 49, 53, 56, 69, 70; Zümer, 39/10; Muhammed, 47/7, 33; Hucurat, 49/1, 2, 6, 11, 12; Hadid, 57/28; Mücadele, 58/9, 11, 12; Haşr, 59/18; Mümtehine, 60/1, 10, 13; Saff, 61/2, 10, 14; Cuma, 62/9; Münafikun, 63/9; Teğabün, 64/14; Tahrim, 66/6, 8. Doğrudan müminlere hitap iki ayette de şu ifadeler yer almıştır: “Ey benim iman eden kullarım!” (Ankebut, 29/56)“Ey huzura eren nefis!” (Fecr, 89/27)
5- Müminlere hitap eden ayetlerle ilgili daha geniş bkz: Fevzi Zülaloğlu, Mü’minlerin Özellikleri, sf. 53-76, Ekin Yayınları, İstanbul, 2011.
6- Kur’an’ın hitaplarıyla ilgili benzer bir çalışma için bkz: Ali Akkanat, Kur’an’ın Hitapları, http://aliakpinar.net