Mü'minler için her türlü bilgilenmenin kaynağı Kur'an'dır. Rabbimiz Kur'an'ı, diri olanları uyarsın (36/69-70), muttakilere yol göstersin (2/2), onları en iyi ve en doğru yola iletsin (17/9) diye göndermiştir. Maalesef bütün bu özelliklere sahip olan, kendisini apaçık ve öğüt alınması gereken bir kitap olarak nitelendiren bu temel kaynak, tarihi süreç içerisinde gerçek anlam ve fonksiyonu dışında kullanılmaya başlanmış ve asli görevini yitirmiştir. Bu yitirilmişliğin iki temel sebebi, bünyesinde birçok çarpıklığı barındıran geleneksel muharref kültür ve kendi yarlıklarının devamını mü'minlerin Kur'an'dan uzaklaşmasında gören tağuti otoritelerdir.
Son yıllarda Kur'an'la olan bağlarını sorgulayan ıslahatçı alimlerin katkılarıyla, mü'minler Kur'an'la İrtibatlarını yeniden gözden geçirmeye ve konumlarını sorgulamaya başlamışlardır. Bu sorgulama sürecinin -kısa bir süre önce başlamış olmasına rağmen- Kur'an'ın mesajını müslümanların gündemine sokma ve Kitab'ı onların hayatlarında belirleyici kılma noktasında büyük katkıları olmuştur.
Tarihi süreç içerisinde yitirilmiş Kur'an bilincini yeniden ikame etmek; şimdiye kadar yapılagelen yanlışları yıkmak, egemenlerin engellerini aşmak, geleneksel ve modem hurafelere karşı tavır almak ve Kur'an'ı sağlıklı anlayabileceğimiz net bir Kur'an usulü oluşturmakla mümkün olacaktır. Bu noktada Fecr Yayınevi'nden Temmuz ayında yayımlanan "Kur'anî Sesleniş -I" adlı kitabı tanıtmayı uygun bulduk. Osman Kayaer'in kaleme aldığı bu kitap, temel kaynak olan Kur'an'ı merkeze alıp mü'minlerin gündemine sokma ve Kur'an'a yaklaşımlarda mü'minlerin taşıdıkları çarpıklıkları giderme noktasında faydalı ve olumlu bir çalışma.
İki bölümden oluşan kitabin ilk bölümünde kısa ve özlü bir usul ortaya konulmaya çalışılırken, "Sûrelerin Mesajları" başlığı ile başlayan ikinci bölümde, kitabın birçok yerinde faydası vurgulanan nüzul sırasına göre okuma esas alınarak Mekki sûreler ele alınıyor.
Kitabın birinci bölümünde; düşünce, iman-amel birlikteliği, Kur'an dışındaki muharref kaynaklardan bilgilenmenin mü'minlerde oluşturduğu çarpıklıklar, dini temsil ettiklerini söyleyenlerin Kitab'ın mesajını boğmaları onu adeta bir musiki haline getirmeleri gibi konular üzerinde duruluyor. Bu bağlamda İslam adına hareket ettiklerini söyleyenlerin topluma dinin temel kaynağı olan Kur'an'ı değil, yine kendileri gibi insan olan ileri gelenlerin fikirlerini götürdükleri ifade ediliyor. Taklitçilik ve kutsamanın insanları Kur'an'dan önce farklı odaklara götürdüğü vurgulanıyor. Yer yer Kur'an'ın anlaşılması noktasında toplumda bulunan hata ve zaaflara yer veriliyor. Kur'an'ın mesajının günümüz problemlerinin çözümü için güncelleştirilmesi gerektiğinin de altı çiziliyor.
Bize göre, böyle bir çalışmada Rasul'ün sariliği gibi önemli bir konunun yazarın bu konudaki düşüncelerini sağlıklı bir şekilde değerlendiremeyeceğimiz kadar kısa geçilmesi, tarihsellik problemini sadece tağuti otorite bağlamında alıp modern yaklaşımlar serdeden Samirilerin zikredilmemesi bir eksikliktir. Bugün. Kur'an'ın anlaşılması noktasında modern hurafelerin oluşturduğu sunî gündemler, geleneksel hurafelerden daha zararlı bir hal almıştır.
Bir diğer nokta ise -ki en önemli noktalardan biridir- Kur'an'ın mesajının keşfe-dilmemesi için tüm imkanlarını seferber eden, geleneksel ve modern hurafelerin önünü alabildiğine açar. Kur'anî yükselişe yönelik tüm engellemelerden kaçınmayan tağuti otoritelere yönelik vurguların azlığı ve eksikliğidir.
Sûrelerin Mesajları" başlığı altında ele alınan kitabın ikinci bölümünde, ilk inen ayetler ele alınmış ve bir tefsir havasında açıklama ve yorumlar getiriliyor. Kitabın tümüne hakim olan perspektifin sağlam ve tutarlı olması, sûrelerin açıklamalarında özgün yorumların yapılmasına vesile olmuş.
Osman Kayaer'in bu kitabı, müslümanların "Kur'an'a Dönme" çabalarına katkıda bulunacak bir çalışmadır. Özellikle Kuran'a dönüş söylemiyle yeni karşılaşanlara sağlıklı bir perspektif verebileceğine inanıyoruz. Ancak Kitabın üçte birini oluşturan usûl bölümündeki bazı konuların açılması daha faydalı olabilirdi.