Kriter Olursa...

Haksöz

Haziran sayımızda da ülkemizde ve bölgemizde yaşanan sıcak gelişmeleri yorumlamaya çalıştık. Emperyalist işgal politikaları ile sömürülmeye, işbirlikçi diktatörlükler eliyle sindirilmeye çalışılan coğrafyamızda yaşanan acıları, zulümleri ve her şeye rağmen ümmetin onuru olan İslami direniş olgusunu ele alan değerlendirme ve tahlillerle karşınızdayız.

Irak'ta ABD işgal ordusunun karşılaştığı bozgunla birlikte önem kazanan BOP merkezli plan ve projeler konusunda daha duyarlı ve dikkatli olmanın gerekliliği açık. Emperyalizmin ideolojik-siyasi kuşatma çabalarının da, en az askeri saldırıları kadar tahrip edici olduğu tartışılmaz bir gerçektir. Bu olgudan hareketle, bizlere sunulan/dayatılan anlayışları, değerleri ve kavramları mutlaka sorgulamak zorundayız. Bu çerçevede Ali Bulaç ile yaptığımız ve sivil toplum kavramından başlayıp geniş bir yelpaze çizen röportajın ilgiyle okunacağını umuyoruz.

Emperyalizme ve despotik iktidarlara gerçek manada muhalif olabilmenin çeşitli araçlarla ve pazarlıklarla sulandırıldığı, tutarlı ve içtenlikli bir muhalif tavrın önüne içeriden barikatlar örülmeye ve İslami kimliğin içeriksizleştirilmesine çalışıldığı bir konjonktürde doğruların seslendirilmesi her zamankinden daha önemlidir. Haksöz de işte tam bunu yapma gayretindedir. Kriterimiz her zaman olduğu gibi vahiydir; reelpolitik, idare-i maslahat, esneklik ve uzlaşma söylemleri asla hareket hattımızı belirleyemez. Bu çerçevede dün söylediklerini bugün unutanları; yalanlarla, bahanelerle insanları aldatanları ve bu sahtekarlığa göz yumanları uyarmayı, eleştirmeyi, kınamayı sürdürüyoruz, sürdüreceğiz. Birileri dönekliği bir meziyet addedebilir. Birilerinin kendilerine saygıları hiç kalmamış da olabilir ama bizim kendimize saygımız var ve kendimize olan saygımız sapkınlığa, kandırmacaya, iktidar hevesiyle dün savunulan değerleri pazara çıkarmaya karşı sessiz kalmamamızı gerektiriyor.

Geçen sayımızda Yeni Şafak gazetesine açık bir çağrıda bulunarak Hüsnü Mahalli'nin gazeteden ani ayrılışına dair dillendirilen iddialara açıklık getirmenin Yeni Şafak yetkililerinin görevi olduğunu hatırlatmıştık. Bu konuyla ilgili olarak dergimizi arayan Yeni Şafak gazetesi genel yayın yönetmeni Sayın Selahattin Sadıkoğlu, Hüsnü Mahalli'nin ayrılmasında ABD ya da hükümet çevrelerinden herhangi bir baskı ya da talebin asla bir rolü olmadığını, Mahalli'nin Cumhurbaşkanı Sezer'e aşırı övgüler yağdıran bir yazısının yayınlanmaması üzerine kendi isteğiyle gazetedeki köşesini bıraktığını açıkladı. Bu açıklamayı da okuyucularımıza iletmeyi gerekli görüyoruz.

Bir başka açıklama ise yazılı olarak Sayın Ayhan Bilgen'den geldi. Bu açıklamayı, bizde oluşturduğu sorulara da dikkat çeken cevabî bir yazıyla birlikte yayınlıyoruz.

Temmuz sayımızda birlikte olmak dileğiyle, Allah'a emanet olunuz...