Rüzgara karşı onuruyla direniyor bedenlerimiz. Sözcüklerimiz söyleyeceklerimiz; ümidin aydınlığını taşıyor kalplere. Yüreklerimiz oluk oluk akan ak ırmaklarda yıkanıyor. Bendini aşan nehir gibi taşıyor sevdamız yüreğimizden. Umutları yıldızlarla yazıyoruz gökyüzüne. Gözlerimizdeki ışıkla buluyoruz yolumuzu. Zindanlarımız Yusuf'tan bir gül sunuyor bize. Cennete taşıyor bizi zindanlarımız. İmanın esenlik bahçesinde serinliyor ruhumuz. Yenilenen imanımızla secdelere varıyor alınlarımız ve sonsuz dualara açılıyor ellerimiz.
Hayatı, yaşamı, kavgayı yorumlayarak çıktığımız her basamakta, arkamıza bakarak, kendimizi tartarak birer birer ilerliyoruz. İmanla besliyoruz bedenlerimizi. Birbirine dayıyoruz yüreklerimizi. Yeni günler doğuruyoruz korkutarak geceleri. Bu yüzdendir ki, aysız geçen gecelerimiz olmadı hiç. Alabildiğine açık, alabildiğine düz ve değişmemiş yollarımız. Alabildiğine sabırlı ve dingin zihinlerimiz.
Çünkü biz; zorlukların bilincindeyiz. Ve biz zor olana talibiz. Başaracağımıza inanarak, inançla ve kararlılıkla atıyoruz adımlarımızı, sıkıyoruz yumruklarımızı. Ne tayfun ne de tufan yıkabilir bizi. Onurla söylüyoruz dağları eriten şarkımızı. Daha bir coşkuyla büyüyor güllerimiz. Ya kazanmak ya da bu yolda ebedi diri kalacak şekilde ölmektir hedefimiz. Beyaz'dan daha beyazdır umutlarımız, sabahlarımız ve kalplerimiz.
Biz ki;
Kitabın çocuklarıyız.
Kirletilmemiş şarkımızı, kitabın ak yüzlü çocuklarına da ezberleteceğiz. Susmayacak sözcüklerimiz, söyleyeceklerimiz. Susmayacak aminlerimiz.
Ve ey bizi rahmetiyle kuşatan yüce Rabbimiz!
"Üzerimize sabır yağdır. Ayaklarımızı sağlam kıl ve o kafir millete karşı bize yardım et."
"Rabbimiz! Unutur, ya da yanılırsak bizi sorumlu tutma! Rabbimiz! Bize, bizden öncekilere yüklediğin gibi ağır yük yükleme! Rabbimiz!, Bize gücümüzün yetmediği şeyleri yükleme! Bizi affet, bizi bağışla, bize acı! Sen bizim mevlamızsın! Kafirler toplumuna karşı bize yardım eyle!"
Bırakma ellerimizi,
Bırakma bizi, yüreğimizi.
Ey Aziz,
Ey Rahman,
Ey Rahim olan Rabbimiz.