11 İslami örgütün birlikte oluşturduğu Tehrik-i Hürriyet-i Keşmir [Keşmir Özgürlük Hareketi] adlı cepheye üye örgütlerden biri olan Cammu-Keşmir Halk Birliği'nin başkam olan M. F. Rahmani 1968 yılından beri defalarca hapse girip çıkmış. Geçtiğimiz yıl içinde Keşmir'de İntifada'nın yükselmesiyle birlikte artan baskılar nedeniyle Hindistan işgali altındaki Keşmir'den mücadelesini sürdürmek için Azad Keşmir'e hicret eden Rahmani ile İslam Konferansı Dışişleri Bakanları Toplantısı vesilesiyle geldiği İstanbul'da görüştük. (Keşmir sorununa ilişkin olarak geniş malumat için Türkçe'de yayınlanmış en kapsamlı çalışma olan Dış Politika dergisinin Temmuz 1990 tarihli 10. sayısında yer alan 'Keşmir Dosyası'na bakılabilir.)
- İstanbul'da bulunuş amacınız nedir?
- İstanbul'a İslam Konferansı Örgütü Dışişleri Bakanları Toplantısı dolayısıyla Tehrik-i Hürriyet-i Kaşmir adına bir heyetle geldik. Heyetimizde hem Azad Keşmir'den, hem de işgal altındaki Keşmir'den temsilciler bulunmaktadır. Heyetin giderleri Azad Keşmir hükümetince karşılanmaktadır. Amacımız davamızı uluslararası kamuoyuna duyurmak ve destek sağlamaktır. Bu doğrultuda çeşitli İslam ülkeleri delegasyonlarıyla görüşmeler yapma imkanı elde ettik. İslam Konferansı Örgütü çabalarımız sonucunda sonuç bildirgesinde Keşmir'de sürmekte olan işgalden dolayı Hindistan'ı kınayan ve davamızı destekleyen bir karar almıştır. Böylece amacımıza ulaştığımızı söyleyebiliriz.
- İşgal altındaki Keşmir'de genel durumu özetleyebilir misiniz?
- Keşmir'de genel durumu tek kelimeyle 'korkunç' olarak tanımlayabiliriz. Halk ekonomik ve siyasi baskılara rağmen bir bütün olarak mücadeleyi sürdürmektedir. Şu anda Keşmir'i yönetmekte olan Hindli vali ve memurları ile Keşmirli halk arasında hiç bir ilişki yoktur. Keşmir halkının Hindistan ordusu ve Hintli yöneticilere söylediği tek söz 'toprağımızdan defolun'dur. Hindistan zulmü çocuk, kadın, yaşlı hiç kimseyi istisna tutmaksızın sürmektedir. Sınır Güvenlik Güçleri olarak adlandırılan Hindli asker ve polisler köyleri yakmak, kadınlara tecavüz etmek, gençleri işkence ile öldürmek ve daha sayısız zalimlikleri işlemektedir.
- Keşmir konusunda uluslararası kamuoyunun genel tutumu nedir?
- Uluslararası kamuoyunun tutumunu çeşitli dönemlerde ayrı ayrı ele almak gerekir. Örneğin 1950'li yıllarda tüm dünyanın çok geniş bir desteği vardı. Fakat 6O'lı ve 70"li yıllarda bu destek çok azaldı. 80'li yıllarla birlikte destek yeniden artmaya başladı. 1990 yılında Amerikan Kongresi'nde 100'den fazla üyenin Keşmir konusunda BM kararlarının uygulanması gerektiği yönünde görüş belirtmiş olması, desteğin arttığının bir işaretidir. Aynı şekilde İngiltere ve bir çok Avrupa ülkesi ve hatta şimdiye dek hep Hindistan'ı desteklemiş olan Rusya'nın da Keşmir sorununa olumlu yaklaşım göstermesi olumlu bir gelişmedir.
- Amerikan Kongresi'nin olumlu bir tutum takındığını söylediniz. Müslüman halkların önde gelen bir düşmanı ve emperyalist bir merkez olarak ABD'nin bu tutumunda bir gariplik, bir çelişki görmüyor musunuz?
- Hayır, ABD resmi olarak destekleyici bir tutum takınmamıştır. Değişen yalnızca, ABD'nde Keşmir konusunun daha fazla etki uyandırmasıdır. Bütün dünyanın tepkisini çeken Hindistan baskı ve zulmünün ABD'li Kongre üyelerini de etkilemesi doğaldır. Dolayısıyla Keşmir sorununa ilgi ABD yönetiminden değil, halkından kaynaklanmaktadır.
- Dünyadaki İslami örgüt ve kurtuluş hareketleriyle ilişkileriniz var mı?
- Hayır. Cephe olarak Pakistan hükümeti ve Pakistanlı partiler dışında hiç bir ülke veya hareketle doğrudan ilişkilerimiz bulunmamaktadır.
- Geçtiğimiz yıl içinde tırmanan Keşmir halkının Hint işgaline karşı protestoları nasıl gerçekleşti ve nasıl devam etmektedir. Bir tür kendiliğinden bir halk hareketi olarak mı ortaya çıkmıştır, yoksa hareketin ardında örgütlü bir güç bulunmakta mıdır?
- Temelde bu bir halk hareketidir, sokaktaki adama dayanmaktadır. Bununla birlikte hareketi hem siyasi platformda, hem de militan mücadele platformunda sürükleyen örgütlü güçlerin faaliyeti belirleyici bir role sahiptir. Farklı siyasi ve militan gruplar arasında yakın bîr işbirliği bulunmaktadır. Çok zaman ortak operasyonlar dahi yapılabilmektedir.
- Bize Cephe hakkında bilgi verir misiniz?
- Cephe'nin başlıca amacı Keşmir'i Hindistan işgalinden kurtarmak ve İslami bir düzen kurmaktır. Cephe illegal olarak faaliyetini sürdürmektedir.
- Keşmir'in tümüyle kurtuluşundan sonra Pakistan ile nasıl bir ilişki içinde olması gerektiği hususunda Cephe'nin görüşü nedir?
- Şu anda Cephe'nin Keşmir hakkında benimsediği temel yaklaşım Birleşmiş Milletler'in gözetimi altında Keşmir halkının kendi kaderini tayin etme hakkını (self-determinasyon) kullanabilmesidir. Bizim başlıca talebimiz Birleşmiş Milletler'in 1948, 1949 ve daha sonraki yıllarda aldığı kararların uygulanmasıdır. Kurtuluştan sonra Pakistan'a katılmak veya bağımsızlık hususundaki karar Keşmir halkına kalmıştır. Fakat şunu belirteyim ki, her halükarda Pakistan halkı ile Keşmirliler arasında çok sıkı ilişkiler olacağı kesindir.
- Siyasi bir örgüt olarak Cephe bu konuda herhangi bir tezi öne çıkarmıyor mu?
- Hayır. Cephe bu konuda yalnızca Birleşmiş Milletler kararlarının uygulanmasını istiyor. Bununla birlikte Cepheyi oluşturan örgütlerin genel eğiliminin Pakistan'la birleşmek olduğu da açıktır.
- Pakistan'da bugün bir İslam devleti olduğu söylenemez. Pakistan'da mevcut bulunan çeşitli İslami cemaatlerin ülkeyi İslami bir toplum ve devlete dönüştürme çabaları da bu gerçeği teyit etmektedir. Bu itibarla Keşmir'in kurtuluşu sonrasında Pakistan'a katılmak bir anlamda yeniden kurtuluş sürecine girmeyi gerektirmeyecek midir?
- Bu soru geleceğe ait bir sorundur.
- Keşmir'de Hindu azınlığın durumu nedir?
- Hindular, Hint yönetimiyle işbirliği içindedirler. Tüm devlet memurlarını bunlar oluştururlar. Fakat, bugün Keşmir'de Hindu azınlık kalmamıştır, tamamen Cammu eyaletine sığınmışlardır. Şu anda Cammu'nun çoğunluğunu Hindular oluşturmuş haldedir.
- Cammu'yu da Keşmir'in bir parçası olarak görüyorsunuz, değil mi?
- Elbette, Cammu köken olarak Müslümanlara aittir. Fakat 1949'den beri bir yandan Keşmir'in bütününde sürdürülen müslüman kıyımı, diğer yandan da Hint hükümetinin Hindistan'ın değişik bölgelerinden Hinduları bu bölgeye göç etmeye teşvik etmesi yüzünden bugün Hindular Cammu'da çoğunluğu oluşturmaktadırlar. Fakat bu bir Şeyi değiştirmez. Bu bölgenin ismi de zaten 'Cammu-Keşmir' eyaletidir; yani birleşik eyalettir.
- Hindistan'da 100 milyonu aşkın müslüman yaşıyor. Keşmir sorununda doğrudan bîr etkileri oluyor mu?
- Hindistanlı müslümanlar her yönden yoksulluk ve sıkıntı içinde. Bir çok hakları kısıtlanmış ve bu haklarını elde etmekte bile bir çok zorluklarla karşı karşıyalar. Dolayısıyla Keşmir sorununa destek verebilecek bir konumda değiller.
- Keşmir'in kurtuluşu için nasıl bir strateji izliyorsunuz? Siyasi görüşmeler, gerilla savaşı veya diğer yöntemler hususunda ne düşünüyorsunuz?
- Şu anda Keşmir'de halkın tümünün katıldığı bir kıyam yaşanmaktadır. Bu devasa kıyamın Hint ordusunu Keşmir'den çekilmeye zorlayacağına inanıyoruz. Her geçen gün Hintli askerler moral yönden daha bir çöküntü içine girmektedirler. İşgal ordularının bile varlıklarını devam ettirebilmeleri için halk arasında küçük çapta bile olsa bir destek tabanı bulmaları gerekir. Fakat Keşmir'de Hint ordusunu destekleyen hiç bir unsur yoktur, ne köylerde, ne şehirlerde. Öte yandan Keşmir sorunu Hindistan'ın zayıf ekonomisini her geçen gün daha da zayıflatmaktadır. Bu şartlar altında işgalin çok uzun bir süre daha sürmesi imkansızdır.
- Yalnızca halkın işgale karşı protestolarını yükseltmesinin işgali sona erdirmeye yeteceğini umuyor musunuz? Şöyle ki, örneğin Filistin İntifadası tüm dünyanın gözü önünde 3 yıldan fazla bir zamandır tüm halkın katılımıyla sürdürülmesine rağmen işgalin sona ermesi yönünde henüz hiç bir somut kazanım getirmemiştir.
- Elbette, halkın protestoları ve sivil muhalefet Hindistan işgaline karşı direnişin tümü demek değildir. Keşmir'de bir taraftan da güçlü bir gerilla savaşı vermekteyiz. Keşmirli mücahitler Hint askeri birlikleri ve polisine ağır kayıplar verdirmektedirler.
- Keşmir'in işgalinin sürdürülmesine karşı Hindistan'ın içinde yönetime karşı bir muhalefet var mı?
- Evet, Hindistan'da özellikle basın çevrelerinde, siyaset çevrelerinde Keşmir'in işgaline son verilmesi yönünde güçlü bir talep oluştu. Bu konu her geçen gün Hindu halk arasında daha büyük bir tedirginlik meydana getiriyor. 'Keşmir'den çekilmeliyiz' yaklaşımını benimseyenlerin sayısı mütemadiyen artıyor.
- Keşmir'de yoğun bir silahlı mücadelenin devam ettiğini biliyoruz. Bu konuda Cephe'nin yaklaşımını öğrenebilir miyiz?
- Cephemiz asıl olarak siyasi bir örgüttür. Barışçıl yöntemleri benimsemiştir. Bununla birlikte silahlı mücadele, Keşmir'de süregelen vahşete bir tepki olarak ortaya çıkmış bir olgudur ve Keşmir mücadelesinin bir yönüdür. Cepheyi oluşturan örgütlerin silahlı mücadele yürüten yan kolları bulunmaktadır ve Cephe temelde siyasal bir örgüt olmakla birlikte gerilla savaşını da desteklemektedir. Bu mücadele Cephe tarafından cihad olarak algılanmaktadır.
- Özellikle Batılı yayın organlarında Keşmir sorununa İlişkin olarak, Cammu Keşmir Kurtuluş Cephesi [Jammu-Kashmir Liberation Front-JKLF] adlı örgüt öne çıkmaktadır. JKLF hakkındaki görüşünü2 nedir?
- JKLF'nin liderlerinin çoğu yıllardır Batı'da yaşamaktadırlar. Bu nedenle Batılı çevrelerden destek bulabilmektedirler. Şu anda Keşmir halkının bir bütün olarak tek özlemi Hindistan işgalinden kurtulmaktır. Bu itibarla, bu amaç doğrultusunda mücadele eden tüm çevrelerle iyi ilişkiler içinde olmanın gerekliliğine inanıyoruz.
- Fakat JKLF'nin Keşmir'in geleceğine ilişkin görüşleri sanırız sizinkilere pek uymuyor. Liberal, laik bir ideolojik çizgiyi benimseyen JKLF'nin bağımsız, birleşik Keşmir'i ne ölçüde sizin hedeflerinizi yansıtıyor?
- JKLF'nin taraftarları arasında önemli bir farklılaşma bulunuyor. Daha yaşlıların görüşleri İslam'a uzak olmakla birlikte JKLF'nin genç destekçileri arasında İslam'a bağlılık çok yüksek ve şurası açıktır ki, Keşmir halkı için İslam her şeyden önce gelmektedir ve gelecekte de halkımızın bu duyarlılığının belirleyici olacağına inanıyoruz.
- Genel olarak dünya müslümanlarından Keşmir davasına ilişkin beklentileriniz nedir?
- Tüm dünya müslümanlarından en başta moral destek bekliyoruz. Yine, tüm müslüman halklardan Keşmir sorununu desteklemeleri yönünde bulundukları ülkelerde yönetimlere baskı yapmalarını istiyoruz. Ayrıca tüm müslüman ülkelerden Hindistan hükümetini Keşmir'de meydana gelen vahşet nedeniyle kınamalarını istiyoruz.
- Teşekkürler.