Üstüme sinmiş derviş kokusuyla tanıdılar yalnızlığımı,
Adımı düşürdüğüm tutanaklarda münzevi siluetiyle
Gülüşü olmayan aynalardaki suretimi
Evhamlara, müphemlere bırakarak yürüyorum şehre…
Kördüğüm ve müşkül bir acının külleri avuçlarımda
Dilimi çöz kalbindeki kâğıtlara,
İçimde sırasına koşan mısralar,
İçimde sesi tedirgin annesiz çocuk düşleri…
Zift ile karıyorken kendini gece,
Yanılsamaların hüzünden yüzünü görüyorum,
Yokluğun hırpani bir sözcüktü sokakta
Unutmaksa afili duldası gençliğimin…
Yenilmek için yeni bahaneler lazım kavmime
Moda sözcükler, kof bir ahlak ve ürkek kadınlar
Çığlığıyla irkilişi yalnızlığın, zamandan
Yenilgi, kutsalı oldu kibrimizin…
Biraz MAVİ Allah’ım biraz daha MAVİ,
Mekânsızlığıma bahardan bir yer Allah’ım!
Aşınmış sözcüklerden kaçıyorum
Bitimsiz heyecanlarla sabaha uyanıyorum.
Şulesi mengenede çoğul düşlerim avuçlarımda
Yanağımda elma şekeri sevinci çocukluğumun
Unutmak için yeni çıkmazlar peşinde hükmüm
Siyah bir leke gibi duruyorum bu kentte…
Gittiğim gurbetlerde kalbimde gül kesiği
İki hüznü var gecenin biri yüzümde
Ne zaman üşüsem yağmur yağar
Ne zaman düşünsem; sen…