Kavga Sana Susarsa

İbrahim Soysal

Daha sinmemişti hasret

Prangaların gövdesine

Cemre inmemişti daha

Depremden kalan gözlerine

Ve sen daha ölmemiştin...

Acıya abanan yerlerini

Kopardı yarasız genç

Hain gecenin kulağına

Fısıldadı ölen son baykuş

Ama sen daha ölmemiştin

Çehrenin dehlizleri ölgün

Parmaksız ellerinde bir avuç

Dudağı çatlamış diri ağız

Oturup isyanı yudumlar, açlıktan

Yine sen daha ölmemiştin.

 

Kan damladı yarasından karanlığın,

Dehlizler çöktü lime lime

Vadilere sürülen kavgadan

Fezleke bir isyan öpüldü

Daha ölmemişti ekinler

Güneşin terini sildi

Soğuk alnındaki tüyler

Sahralara serapların yağdığı gece

Kaçırtan sendin gündüzlerini insanların

Ve ekinin tomurcuğunda ölüm.

Bu yeryüzünün damarlarında bulutlar

Gökyüzününkinde magma

Sende sarı baharlar

Solgun devinimler adımlarında

Gülümser marjinal kutuplarda

Yoksa böyle en önde olmazdı

Kavgada ölmeyen ölüler

Çökmüş umut serenatları

Dibine işkence sularının

Güneş yağmalandı

Bulut göğüslü sinesinden

Ve susadı kavga sevda dirençlerine

 

Hani iklim okşar ya, kışı

Her ufukta ağıtlar duyulur ya

Ortadoğu'nun göğsünün sol yamacında

O zaman sürülür göklere ekinler

Dallarında toprak, toprakta umut

O zaman...

Ve o zaman;

Sararan yanlarını dökmeden kavga

Ekin çıkmadan meydanlara

Sen artık yoksun

Varoluş semalarındaki

Sana susayan kavgalarda

Mavi damarlarıyla 

Gözlerin kalmış sadece

Toprağın kavga renginde...