Daha sinmemişti hasret
Prangaların gövdesine
Cemre inmemişti daha
Depremden kalan gözlerine
Ve sen daha ölmemiştin...
Acıya abanan yerlerini
Kopardı yarasız genç
Hain gecenin kulağına
Fısıldadı ölen son baykuş
Ama sen daha ölmemiştin
Çehrenin dehlizleri ölgün
Parmaksız ellerinde bir avuç
Dudağı çatlamış diri ağız
Oturup isyanı yudumlar, açlıktan
Yine sen daha ölmemiştin.
Kan damladı yarasından karanlığın,
Dehlizler çöktü lime lime
Vadilere sürülen kavgadan
Fezleke bir isyan öpüldü
Daha ölmemişti ekinler
Güneşin terini sildi
Soğuk alnındaki tüyler
Sahralara serapların yağdığı gece
Kaçırtan sendin gündüzlerini insanların
Ve ekinin tomurcuğunda ölüm.
Bu yeryüzünün damarlarında bulutlar
Gökyüzününkinde magma
Sende sarı baharlar
Solgun devinimler adımlarında
Gülümser marjinal kutuplarda
Yoksa böyle en önde olmazdı
Kavgada ölmeyen ölüler
Çökmüş umut serenatları
Dibine işkence sularının
Güneş yağmalandı
Bulut göğüslü sinesinden
Ve susadı kavga sevda dirençlerine
Hani iklim okşar ya, kışı
Her ufukta ağıtlar duyulur ya
Ortadoğu'nun göğsünün sol yamacında
O zaman sürülür göklere ekinler
Dallarında toprak, toprakta umut
O zaman...
Ve o zaman;
Sararan yanlarını dökmeden kavga