Katsayı Zorbalığı Nihayet Sona Erdi! Sıra Başörtüsü Yasağına Gelmeli!

Haksöz

YÖK Genel Kurulu 21 Temmuz tarihinde aldığı bir kararla 28 Şubat hukuksuzluğunun temel göstergelerinden biri olan üniversiteye girişte katsayı eşitsizliği uygulamasını sona erdirdi. Katsayı uygulaması bilindiği gibi bir YÖK tasarrufuydu. Halen Ergenekon örgütüne üyelik suçlamasıyla yargılanmakta olan Kemal Gürüz’ün başında bulunduğu dönemde YÖK’ün icraata geçirdiği sayısız zalimane uygulamalarından biriydi.

Katsayı uygulaması, 28 Şubat kararları arasında en yoğun gündem başlıklarından biri olan kesintisiz eğitim dayatmasına paralel bir uygulama olarak imam hatip okullarını bitirme projesinin ikinci adımı olarak devreye sokuldu. Yürürlüğe konuluşu da aynen “zamanının ruhuna” uygun biçimde gerçekleşmiş ve darbe sürecinin mimarlarından Çevik Bir’in YÖK’e yazdığı yazı yeni düzenlemenin startını vermişti. Çevik Bir’in doğrudan YÖK Başkanlığı’na çiziktirdiği iki satır yazı YÖK’ün katsayı uygulamasının önemini, gerekliliğini, zorunluluğunu kavramasına yetmişti. Ve tam 11 yıllık süre zarfında sayısız mağdur üreten katsayı adaletsizliği şimdi kalkmış durumda.

Mamafih sakın ha, Türkiye’nin bir “hukuk devleti” olduğunu unutmayalım! En zorbaca kararların, en hukuk dışı icraatların dahi “yargı mekanizması” marifetiyle gerçekleştirilmesi geleneğine alışkan olmamız lazım! Yani katsayı adaletsizliği kalktı diye sevindiğimiz bir anda kim bilir belki de birileri çoktan harekete geçmiş, örneğin Eğitim-Sen yetkilileri ya da Alevi kökenli bir vatandaş veya imtiyazlı Kemalist sınıfa mensup bir öğrenci velisi İdari Mahkemenin ve bilahare Danıştay’ın yolunu çoktan tutmuş olabilir.

Ama Danıştay, 2005’te Milli Eğitim Bakanlığınca yapılan değişiklik düzenlemesini reddetmiş ve yetki YÖK’te dememiş miydi? Demişti ama bu Kemalist cumhuriyeti irticai akımların etkisinden koruma sorumluluğunu yok saymayı mı getirecek? Tabi ki hayır! Yeni bir içtihatla “irticacı güçlerin” devletin altını oyma taktikleri boşa çıkartılabilir pekâlâ! Türkiye’de Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay gibi kurumlar zaten başka ne için varlar ki?

Süreç nasıl gelişirse gelişsin katsayı zulmünün, adaletsizliğinin, saçmalığının gündemleşmesi hayırlı olmuştur. Düzenlemenin iptal edilmesine yönelik yeni bir hukuk cinayeti işlenmesi halinde dahi bizler açısından kaybedilebilecek bir şey yoktur, bilakis bu adım hukuksuzluk düzeninin ne kadar vahşi ve temelsiz olduğunun ispatına yarar. Yeni dönemden itibaren üniversite giriş sınavlarında katsayı engeli ile karşılaşılmaması ise öncelikle ciddi bir psikolojik rahatlama ve ileriye doğru önemli bir hamle olacaktır.

Bu arada dikkat çekmekte yarar var: İslami çevrelerin katsayı meselesini imam hatip okullarından bağımsızlaştırarak gündemleştirmeye ve meslek liselilerin mağduriyeti sorunu olarak tanımlamaya çalışmaları, aynı şekilde eşitsizliğin sona ermesini ülkenin sanayileşmesi ve kalkınması önündeki ciddi bir engelin kaldırılması şeklinde sunmaya yönelik gayretleri anlamsız ve sonuçsuz bir uğraştır. Bu söylemin karşı tarafı kışkırtmama adına dillendirildiği anlaşılmaktadır. Bununla birlikte “karşı taraf” sizin söyleminizin yumuşaklığı ya da mantıklılığı ile ilgili değildir. Onlar açısından niyetler açık, olay nettir: İmam hatiplilerin yararlanacağı her düzenleme Kemalist devlet yapısı için bir tehdit öğesidir ve bu yüzden her tür araçla engellenmelidir!

Adalet yerine resmi ideolojik şablonları esas alan; halkın tercihlerini ve taleplerini kaale almayıp, bilakis şiddetle bastırmaya yönelen bir anlayışın sahiplerini mantıklı önermeler ve akli delillerle ikna etmenin imkânı yoktur. Zaten yapılması gereken de fosilleşmiş kafaları iknaya çalışmak değil, bilakis bunca yıl bu kadar acı yaşatan, mağduriyetlere yol açan zalimane uygulamanın mimarlarıyla, savunucularıyla her zeminde hesaplaşmaktır. Bu zalimane uygulamaların sahiplerini teşhir etmektir! En önemlisi de adaletsizliğin diğer göstergelerine yönelmek ve bu çerçevede başörtüsü yasağını ortadan kaldırmaya yönelik çabalara ağırlık vermektir.