Karda muştusunu arar gibi
Salına salına dünyadaki yerini arıyor
Yerleşkesini seçmede öyle aceleci değil
Eğreti gönlüne yer edecek mekânı savuran
Rüzgârına eş değerde arıyor
Ya sonra demeden besmele çekerek
Ya “hay” diyor
Teslimiyetin en büyük tecellisi gelip duruyor başucunda
Varını yoğunu ortaya koyduktan sonra
Vaat edilen teslimiyeti boynuna asıyor
Kefaretini siyaha bürümeden
Gölgesinde yitmeden öylece dimdik duruyor
Karda muştusunu bekliyor
Savrulunca boynuna attığı iplikleri saymıyor
Varıp yolun yolcusu olduğu mekânın hesabını veriyor
Mademki geldin, mademki seçtin ve mademki bildin
Öyleyse buyur görevini en iyi şekilde ifa et
Darağacı gözünü korkutmasın
Oda topraktan senin benim hepimizin sonu gibi
Gel sözünün eri ol
Attığın adımlarının kefaretini öde
Sarındığın bu topraklarda yalnız değilsin
Göğ kefaretini öderken
Yüklü yüklü bebelerini kar tanesiyle verirken
Öyle çoksun ki
Ve bu çokluk içinde ey yalnız olan
Tut avuçlarından sımsıkı sarın
En dostun elini