Yakılmış zamanların türküsü bu
Çarmıha gerilmiş bedenlerin belki
Sanmayın ki sustuk, çekildik gölgemize
Şehid gözlü Sena'ların sevdası bu.
Kış alkışlarına kanmadı secdelerimiz
Mahrem selamlarımız yara almadı daha
Velud hicretleri bekleyeceğiz belki
Şimdi şehirdeyiz, Şubatlara ahdimizdir bu.
Bahçemizdeki karanfillere ateş döktüler
Şubat indi üstüne zulamdaki güllerin
Mahsun ve mazlum ağlaşırken anneler,
Ve yürünürken şafağa tekbirlerle, serçelerle
Mevsimlerini bekleyen ağabeyler boyun büktüler.
Dayanın ve sabredin diyordu kutsal kitap da
Çözülmeyin ve gevşemeyin şubat kısadır.
Varsın apoletlerini kuşansın tüm şehir,
Nehir nehir döneceğiz adanmışız Aşk'a
Tüm çiçekler yanmayınca karda, kavgada
Eylül ateşlerinde erimeyecek gelişimiz.
Yüreklerin üzerine düşmedikçe hain gölgeler,
Kalleş hesaplaşmalarda salih durup
Hercai menekşelere muştuyu vereceğiz belki.
Pusuda beklerken korkaklığın kadim suratı
Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla
Güneşi söndürüpte gözlerinde zulmün
Bir buse firdevsle cennet çizip
Ebrehe kuşatmalarına, Ebabil döneceğiz belki
Terketmeli artık Rahman'sız teslimiyetleri
Yılgınlık ikliminin çocukları kaldırmalı başını
Hercai işkenceler göreceğiz belki
Kadim zulümler hem de, ki gözlerimiz ama iken
Yine de şehirdeyiz, şubatlara ahdimizdir bu