Kasım ayı içinde İstanbul'da meydana gelen bombalı eylemler Haksöz Dergisi'nde düzenlenen bir oturumda tartışıldı. 20 Aralık Cumartesi günü Fatih'te bulunan dergi merkezinde düzenlenen ve "İstanbul'da Patlayan Bombalar ve Sonuçları" başlıklı paneli Kenan Alpay yönetirken, Burhan Kavuncu ve Mustafa Eğilli de konuşmacı olarak katıldılar.
Toplantıyı açarken İstanbul'da 15 ve 20 Kasım tarihlerinde dört ayrı feda eylemi şeklinde gerçekleşen bombalama eylemlerinin meydana getirdiği yoğun gündeme dikkat çeken Kenan Alpay terör adı altında sürdürülen bildik propaganda faaliyetlerinden komplocu açıklama biçimlerine kadar yoğun tartışmalara dikkat çekti. Bununla birlikte Müslümanların bu eylemleri nasıl değerlendirmesi gerektiği hususuna ilişkin olarak kafa karışıklığının devam ettiğine, oysa İslami hassasiyetler ve siyasi basiretle konunun ele alınmasının şart olduğunu ve bu toplantının da kafa karışıklığını gidermeye yönelik çabalara bir katkı olarak tasarlandığını söyledi.
İlk konuşmacı Burhan Kavuncu öncelikle eylemler sonrasında ortalığı kaplayan terör kavramının içeriğine dikkat çekti ve bu kavramın sömürgeci güçlerin literatüründe işgale karşı sürdürülen her türlü direnişi karalama amacına matuf olarak kullanıldığını söyledi. Ortadoğu'yu ve daha genelde de tüm yeryüzünü işgal ve sömürü altına almaya yönelik plan ve eylemlere karşı direnmenin haklılığı ve gerekliliğini vurgulayan Burhan Kavuncu bununla birlikte bu direniş eylemlerinin sahip olması gereken ilke ve esaslara değindi. İstanbul'daki eylemlerin pek çok açıdan tasvip edilemeyecek eylemler olduğunu söyleyen Kavuncu bilhassa da fail konumundaki el-Kaide örgütünün düzenlediği eylemleri üstlenmemesinin tehlikelerine dikkat çekti.
İkinci konuşmacı Mustafa Eğilli de bombalı eylemlerin dünyadaki bütün Müslümanlara ve özellikle de İslami mücadeleye zarar verdiğini, bu eylemleri gerçekleştirenlerin hangi ölçüyü esas aldıkları ve neyi hedefledikleri hususunda büyük bir karmaşa ve kaos yaşandığını belirtti. Nihai tahlilde el-Kaide türü örgütlenme ve hareket tarzının İslami hareketi geliştirmesinin mümkün olamayacağına çünkü bu hareketin neye karşı olduğu konusunda bir açıklık olmakla birlikte tasfiye etmeye çalıştığının yerine neyi ikame etmek istediğine dair büyük bir belirsizlik olduğunu vurguladı.
Dinleyicilerden gelen soru ve eleştirilerle devam eden oturum konunun Müslümanlar arasında daha kapsamlı düzeyde tartışılması ve gündemleştirilmesi gerektiği tespitiyle son buldu.