29 Mayıs'ta yapılan İsrail seçimlerini Başbakan Şimon Peres'in İşçi Partisi kaybetti. Seçimleri küçük bir farkla da olsa kazanan Likud Partisi'nin lideri Benjamin Netanyahu siyonist çetenin yeni başbakanı. Seçim kampanyası sırasında İşçi Partisi'nin Filistin tarafına çok taviz verdiği ve bu esnek politika yüzünden İsrail'in güvenliğinin tehlikeye düştüğü propagandasını işleyen Likud Partisi'nin seçimleri kazanması, başta ABD olmak üzere, Arafat, işbirlikçi Arap rejimleri, TC yetkilileri ve bu arada Sabah yayın grubunu çok üzmüşe benziyor. İddiaya göre Peres'in kaybetmesi ile Ortadoğu barışı yara almış imiş! Daha Önce bir başka vesileyle barış kahramanı ilan edilen kemik kiran lakaplı İzak Rabin'den sonra, şimdi de kanlı katil Şimon Peres'e "barışın temsilcisi" diye ağıtlar yakılması inanılmaz bir sahtekarlık ve alçaklık örneği. Bahsedilen barışın ne anlama geldiğini öğrenmek isteyenlerin Kana katliamını hatırlamaları yetiyor. Dünyadaki tüm müslümanlar için olduğu gibi, Filistinli ve Lübnanlı müslümanlar açısından da İsrail seçimlerinin hiç bir ehemmiyeti bulunmuyor. Siyonist işgal olgusu var olduktan sonra çelenin kimin tarafından yönetildiğinin ne anlamı olabilir ki? Seçimlere ilişkin İslami tavrı Hizbullah'ın Güney Lübnan'da 29-30 Mayıs tarihlerinde gerçekleştirdiği operasyonlar net bir biçimde ortaya koyuyor. İşgal altındaki topraklarda gerçekleştirilen eylemlerde 5 siyonist asker öldürüldü ve birçoğu da yaralandı. Böylece zafer sarhoşluğu içindeki Netanyahu'ya ilk kutlama Hizbullah'dan gelmiş oldu.