İslam dışı değerlerin egemen olduğu toplumlarda İslami Hareket hayat veren bir nefhadır. Kendine özgü kimliğiyle hidayet misyonu, inkılap ve ıslah hareketi misyonu vardır. Vahy merkezli dönüşüm taşıyıcı işlevi görür. İslami hareket iddiasıyla şekil alanların güçleri ne olursa olsun bu anlamda önemli bir yükleri vardır. İddia sahipleri her şeyden önce bunun farkında olmalıdırlar.
İslami Hareketi "farkına varanlar" yürütebilir. Ülkede bu anlamda yoğun ve yaygın bir zaafiyet görülmektedir. Vakayı ve kendini tanımlayabilmekte güçlük çekilmektedir. Kendilerinin ayırıcı ve kimliğin belirleyici öğeleri yeterince ortaya konulmamaktadır. Bu durum "kendine benzeyenle" karşılaşınca afallama "kendi karşıtıyla" karşılaşınca da dirençsiz kalmayı getirmektedir.
İslami Hareket alelade bir akıntı hadisesi değildir. Özgün bir formu, içeriği ve ilkeleri olan bir harekettir. İslami Hareket sıradan bir bakış açısı değildir. Sistemin, toplumun, geleneğin ve yaşanan pratikler dışında kendine has bir "perspektifi" vardır. Olanlar olmuşlar ve olacaklar bu perspektife göre yorumlanır. Eşyaya karşı bir mihenk taşı olarak elde durur.
Bu mahiyet kavranmadan ve İslami Hareket perspektifi alınmadan birey ve oluşumlardan iki temel olumsuzluk baş gösterir.
1- Yapıların İslami Hareketin üzerine bina edildiği dinamikleri kavrayamamaları ya da pratize edememeleri kendilerini tıkar. Başka oluşum ve düşünce sistemleri ile "fark" minumuma ineceğinden bireylerde başlayacak oluşumun bir bütün bedenini saran sancı başlar. En önemlisi; süreç içerisinde tezini kaybederek geleneğin sıradan bir parçası olur. İslami Hareketin devrimci bir kimlikten geleneksel bir kimliğe dönüşmesi günün koşullarında en yakın tehlikedir. Ayrıca kendini yenilemeyen hareketler de gelenekselleşmekten kurtulamayacaklardır.
2- İslami Hareket perspektifini yakalayamayanlar çarçabuk savrulurlar. Birtakım kavşak gelişmelerde çizgilerini koruyamazlar. Pragmatizm siyasetin en belirgin öznesine dönüşür. Günü birlik, mevsimlik ve dönemlik politikalar kaosu yaşanır. İslami Hareketin iradesi ve ilkeleri değil de daha fazla "kar" güdüsü yerleşir. Yersiz ve ilkesiz kitleleşme talepleri savurganlığı büsbütün besler. Gelişmeler karşısında İslami Hareketin hanesine olumluluklar devşirilemez ve habire ondan parçalar feda edilir. Verilen tavizler açılım, çizgiden kıvırmalar, kıvraklık, çürüme yenilenme şeklinde sunulur ve daha kötüsü propaganda edilir.
Tabii ki, ülke zemininde İslami Hareket adına yapılan bütünü kimlik ve şahsiyet oluşumunu tamamlayabilmiş değildirler bu anlamda bir uzun yolun ilk kilometreleri takib edilmektedir. Ancak İslami Hareket adına oluşumların uç vermesi realitesi vardır. Bu durumda İslami Hareket daha gür ve özgüven psikolojisiyle gündeme gelmelidir. Bu yolu bilerek tercih eden her birey evveliyetle hareket perspektifini yakalamalıdır.
İslami Hareketin kendini karşıtlarından ve benzerlerinden ayıran belli başlı dinamikleri vardır. Amaç, yöntem, örgü ve hedef olarak nevişahsına münhasıran özellikleri söz konusudur.
a. Amaç: Kur'an'ı yaşama egemen kılmaktır. Bireylerin ve toplumun vahyin ördüğü dünyada hayat sürmesidir. Allah'ın razı olacağı bir şahsiyet ve toplum modeli oluşturmaktır. Bu noktada ıslah ve inkılap modeli uygulanır. Kendilerini İslama nisbet edenleri vahyiyle ıslah emek, gayr-ı İslami değerleri ise vahyiyle inkılaba uğratmak gerekir. Düşüncenin, teorinin, pratiğin ve ilkelerin ölçüsü başkası değil Kur'an'dır. Bu kaybedilince İslami Hareketin misyonu yok olur. Bu mahiyette yeterli bir çabanın varlığı tartışılır. Öncelikle yapılması gereken İslami Hareketin fertlerinin ve yapılarının Kur'an'ı mübinle sıkı sıkıya irtibatlandırılmasıdır.
b. Yöntemi büsbütün mücadele temeline oturur. İslam dışı dünyayla (şirk, küfür, tuğyan) uzlaşmayı değil çatışmayı benimser. Bunu vahyi bir yöntem olarak sunar. Yaltakçılığı değil onuru, boyun eğerek yürümeyi değil başı dik cihadı önerir. Ertelemeci ve kamufleci mantığı değil, kimliğin kınayıcının kınamasından çekinmeden izharını ister. Nemelazımcılık, pasifizm ve içe dönüklüğü değil müdahaleciliği sembolleştirir. Her şartta ve halükarda vahyi çizgiyi net ve tavizsiz olarak ortaya koyar. Fir'avnun yüzüne konuşur. Cahili dünyayla savaşı, dünyanın değerlerini içselleştirerek değil karşıya alarak verir. "Çatal değnek yere batmaz."
c. Örgüsü sistem dışıdır. İslami Hareket bütünüyle kendine ait alanlar açarak ve bunları artırıp geliştirerek biçimlenir. Dolaylı ve dolaysız sistemin hiçbir müdahalesine ve katkı maddesi eklemine müsaade etmeden elleriyle kendini oluşturur. Bizzat ve özgün dinamiklerde sistematize olur çekirdek doku. Israrla ve sürekli olarak kendi merkezi iradesini belirleyici kılar. İrade beyanında ciddi ve inatçıdır. Bundan sonrası ilkeli olmak koşuluyla plan, program ve manevra işidir.
d. Genel anlamda, bireysel ve toplumsal dönüşümü hedef alır. Dinin temel tezi insandır. Her şeyin başı insana yatırım yapmaktır. Bireyler mükemmele doğru dönüştürülerek yönlendirilmelidir. Birey değişmeden (olgunlaşmadan), hiç bir şeyin değişimi önemli değildir. Bu tutum İslami Hareketi özellikle benzerlerinden ayıran çok önemli bir öğedir. Bir hareketin insanları eğitmeden olduğu gibi kabullenmesi düşünülemez. Ya da kendine katılıncaya kadar istediği asgari müştereklerle yetinmesi ve dönüşümü tamamlamadan esintiye bırakması tefessühtür. Karakter, davranış ve kabiliyetler vahyin ışığı altında süresiz bir eğitime tabi tutulmalıdır. İslami Hareket budur. Bu nedenle bu dava zor ve uzun soluklu bir yoldur. Özellikle yolun başında gelişimi yavaştır ye birçok güçlükle karşılaşır. Toplumun bütün kurum, kuruluş ve oluşumlarıyla değişmesi de bu temelden sonra söz konusu edilebilir.
Özetle bir form şeklinde verilen bu İslami Hareket tablosunun mahiyeti oldukça zengindir. Kapsamlı bir vizyonu içermektedir. Bu dünyanın perspektifini yakalayabilmek ciddi bir eğitim ve iradeyi gerekli kılmaktadır.
Kendini tanımak ve tanımlayabilmektir, gündem olan. Bu olmayınca bir de bakarsınız herhangi bir parti hareketi aymazlıkla İslami Hareket kapsamına alınır. Ya da karşılıklı kıyasıya vuruşurlar. Yukarıda verdiğimiz forumun her birinin partice belki de tersinin pratize edilmesine rağmen böyle bir kıyasa gidilmesi sadece sap ile samanın birbirine karıştırılması esprisi ile geçiştirilemez. Kimlik tanımlanamazsa gelecekte hemen her önemli kavşakta savrulmalar olacaktır.
İslam adına çapraşık ve karmaşık faaliyet biçimlerinin popülize edildiği dönemlerde İslami Hareket her zamankinden daha güçlü ve sesli bir şekilde kendini ifade etmelidir. Güvensiz ve acziyet psikolojisi dağıtılarak ısrarlı, yaygın, yoğun ve ilkeli açılımlar yapılmalıdır. Keskin bir bakış farkeder ki yaşanan dönem İslami Hareket ihtiyacını daha acil ve gerekli kılmaktadır. Seçim atmosferi gerçek misyonun İslami Harekette olduğunu ve bu tezin dobra dobra topluma iletilmesi gerektiğini ortaya çıkarmıştır. Vakit istikamet, istikrar ve ısrar zamanıdır.
Değişim
Mayıs 1994, s. 39-40