İslam ve Terör Üzerine

Ali Ekber Velayeti

Orta Asya eski Sovyet Cumhuriyetlerinde İran kültür anlaşmalarıyla, öğretmenler ve mollalar göndererek, daha da önemlisi milyarlık ekonomik yardımlarla nüfuzunu güçlendirmeye çalışıyor. Ülkeniz bölgesel süper güç olmaya mı çabalıyor?

Bizi komşularına hükmetmek isteyen bölgesel bir süper güç olarak tanımlamak yanlış olur. Bizim dış politikamız, müslüman olsun olmasın, bütün komşularımızla iyi ilişkiler kurma prensibine dayanır.

Ama, Azerbaycan ve Tacikistan'daki din kardeşleriniz şüphesiz size daha yakın duruyorlar.

Müslümanların bize kendilerini yakın hissetmeleri son derece doğaldır. Ama bizim Gürcistan ve Ermenistan'la da iyi ilişkilerimiz var. Ülkelerimiz arasında çok eskiye dayanan tarihi ilişkiler var. Bu ilişkiler epeydir kesilmişti. Biz bu ilişkileri tekrar canlandırdık.

Türkiye de Sovyet İmparatorluğu'nun dağılmasından bu yana İran'la rekabet halinde Orta Asya ülkelerine model olmaya çalışıyor.

Bu sözde rekabet Batı tarafından ortaya atılıyor. Biz Türkiye'yi rakip olarak görmüyoruz. Gerçek tamamen başka türlü. Biz bölgede, yeni cumhuriyetlerle ortak sınırları olan tek ülkeyiz. Türkiye bu ülkelerle ekonomik işbirliğine girmek istediği zaman, ticaret yolları mecburen bizim ülkemizden geçiyor. Biz bu geçişlere elbette ki izin veriyoruz. Türkiye'yi rakip görsek bunu yapar mıyız?

Ama Batı ve Arap dünyası, İran'ın kendi İslami devrim modelini Orta Asya Cumhuriyetlerine ihraç edebileceği endişesini taşıyorlar.

İslami idealler insanın ihraç edeceği mal değildir, hele hele güç kullanarak hiç değil. Bu bizim devrimimiz için de geçerli, biz bunu başka ülkelere taşımıyoruz. İsteyelim ya da istemeyelim, bu ideal ve fikirler çoktan kabul edildi bile.

Bu konuda severek yardım ettiğinizi inkar edemezsiniz. Güney Lübnan'daki Hizbullah savaşçıları, aynı şekilde Sudanlı ve Cezayirli fundamentalistler İran yardımıyla teçhizatlandıklarını gururla söylüyorlar.

Bu yanlış. Biz dünyadaki bütün müslümanları moralmen ve manevi yardımlarla destekliyoruz. Fakat silah ve askeri yardımlarda bulunmuyoruz.

O zaman Lübnan'da, İran Devrim Muhafızları'nın işi ne?

Eğer orada bir kaç tane varsa, bunların yaptığı iş yalnızca danışmanlıktır.

Kısa bir süreden beri İran, Filistinli örgüt HAMAS'a yardım ediyor. Bu örgüt bugün işgal edilmiş topraklarda İsrail'in en tehlikeli muhalifi durumunda. HAMAS savaşçılarının teröristçe tutumlarını tasvip ediyor musunuz?

Onlar, gittikçe güçlenen İsrail'e karşı yalnızca taşlarla mücadele eden ve Siyonistlerin şiddet eylemlerine korumasız bir biçimde maruz kalan kardeşlerimizdir.

New York'taki Dünya Ticaret Merkezi'ne yapılan bombalı saldırıdan sonra Amerikan hükümeti, İran'ın uluslararası terörizmin elebaşısı olduğunu söylüyor. İran terör ihraç ediyor mu?

Bu sonu gelmez suçlamalar sıkıcı bir pişkinliğe dönüştü. Bizim 1979 yılındaki devrimimizden bu yana Amerikalılar bizi birçok olayda haksız yere sürekli suçladılar.

Bu, bazı suçlamaların haklı olduğu anlamına geliyor?

Bu konuda çok dikkatliyim. Ama bilebildiğim kadarıyla evet. Gerçekte Amerikalılar, kendi düdüklerine göre dans etmek istemeyen bütün ülkeleri genellikle terörist olarak gösteriyorlar.

İran'la Batı arasındaki ilişkiler her şeyden önce Şeytan Ayetleri yazarı Salman Rüşdi'ye verilen ölüm hükmü nedeniyle kötü bir durumda. Salman Rüşdi daha ne kadar müslüman ölüm komandolarından saklanmak zorunda kalacak?

Salman Rüşdi kitabıyla dünyadaki bir milyar müslümanın duygularını incitti.

Siz Şeytan Ayetleri kitabını okudunuz mu?

Hayır. Bizim Rüşdi yüzünden sadece İngiltere'yle problemimiz var. Londra meseleyi çözmeli, biz değil.

Neden?

İngilizler, Salman Rüşdi'ye dünyayı dolaşması ve İslam'ı karalaması için izin vererek dolaylı ya da dolaysız yardım ediyorlar.

Der Spiegel 1993/20

Çev.: Erol Ermiş