İslam ve Müslüman ‘Terör’ Kavramıyla Bağdaştırılamaz

Süleyman Arslantaş

Bildiğiniz gibi devlet terörü gündemdeyken "terör" ve "İslamcı terör" 21. yüzyılın güvenlik paranoyası haline getirildi. Bir çok müslüman ülkede bu amaçla İslami hareketlere karşı geniş çaplı tasfiye operasyonları uygulandı. Eğitim müfredatlarından, finansal yapılarına kadar yapısal değişiklikler dayatıldı.

Bu yeni süreçte "terör", "devlet terörü", "İslamcı terör" söylemini ve bir uluslararası müdahale enstrümanı olarak "terör"ü nasıl tanımlıyor, yaşanan süreci nasıl algılıyorsunuz?

Genel bir tarif olarak TERÖRİZM; siyasal bir hedefe ulaşmak için devlete, halka ya da bireylere karşı sistemli olarak şiddet eylemlerine başvurma olarak ifadelendirilir.

Terörizmin tarihi bir hayli gerilere dayanmakla beraber, özellikle geçtiğimiz yüzyıl ve bugün terörün en sistematik tarzda ve daha çok gelişmiş ve hatta demokratik kimliği de olan ülkeler ve onların yandaşları tarafından organize edildiği, uygulandığı aşikardır. Geçtiğimiz yüzyıl ve  sonrasında terörizm tamamen devlet eliyle organize edilmiştir. Kimileri bunu sol güçler adına, kimileri sağ güçler adına ifa etmişlerdir. Aslında, neredeyse her terör hareketinin ardında büyük güçlerin olduğu bilinmesine rağmen, medya gücünü de elinde bulunduran hegemonik güç ve devletler terörü birey ya da gruplarla özdeşleştirmeye özen gösterdiler. El-Kaide, FKÖ,GİA, Baader-Meinhaim, Kızıl Ordu vb. zaman zaman da devletler ve rejimler terör kapsamında değerlendirildi; Nikaragua, Guatemala, Şili, İran, Lübnan, Cezayir, Kuzey Kore, Irak vb. ve tabii şahıslar da yegane terör kaynağı olarak zikredildi; Çakal Carlos, Ebu Nidal, Bin Ladin, Molla Ömer vb. gibi. Ama bilinen bir gerçek var ki; yeryüzündeki tüm terör olayları bireyin üstesinden gelemeyeceği olaylardır. Zaten bireysel olarak yapılan, yasal dayanağı olmayan ve bir başka şahsa ya da gruba zarar vermeyi amaçlayan hareketler anarşidir. Belki de bir ayrım olarak terör, daha çok devlet destekli bir tedhiş hareketi iken, anarşi, bireysel karakterli bir tedhiş hareketidir.

Noam Chomsky haklı olarak diyor ki: "Dünyada bir çok terörist devlet vardır ama Amerika, uluslararası terörizme resmi olan bağlılığıyla ve rakiplerini utandıran düzeyiyle, bu alanda eşsizdir." Yine Chomsky, Camp-David Anlaşmasını anlatırken çok önemli bir noktaya dikkatleri çekmekte: "İsrailli strateji uzmanı Anver Yaniv, Camp David'de Mısır'ın kavga dışına çıkarılmasının etkisini on yıl sonra şöyle değerlendiriyor: "İsrail, Batı Şeria'da yerleşme etkinlikleri kadar Lübnan'da FKÖ'ye karşı askeri operasyonlar yürütmekte de özgür kalacaktı." ( Medya Gerçeği, sh.389-390)

Nitekim hem İsrail, hem de Amerika Ortadoğu'da uzunca süreden beri tam anlamıyla bir terör estirmekte. İsrail istediği hedefleri rahatlıkla vurmakta, çeşitli kamplarda veya yerleşim birimlerinde katliamlar yapmakta ve buna Mısır, Suudi Arabistan, Ürdün gibi Arap ülkelerinin sesi bile çıkmamakta. İsrail ve ABD özellikle Ortadoğu'da, işgal altındaki topraklarda mütemadiyen terörist eylemler ortaya koymalarına rağmen, her terör eylemlerinin ardından bölge ülkelerini, Müslümanları ve İslami örgütleri "terörist" olarak suçlamaktan da geri durmazlar.

Eğer bugün için gerçek manada "devlet terörü"nden bahsetmek gerekirse, bunun en somut örneğini günümüzde ABD, İsrail ve bunlara yakın olan ülkeler oluşturmaktadır. Özellikle dün, yani komünizmin geçerli olduğu, İslam'ın kısmen pasifize konumda görüldüğü zaman dilimlerinde Orta Amerika'da, Güney Amerika'da, Asya'nın muhtelif ülkelerinde ABD, İngiltere ve İsrail orijinli sistematik "devlet terörü" ile dünyamız yüz yüzeydi. Soğuk savaş döneminin ardından ve hatta biraz daha öncesinde Şubat 1979'da gerçekleşen İran İslam İnkılabı sonrasında 'komünizm' düşmanının yerine 'İslam' yerleştirildi. Ve bugün, İslam adeta bir terör dini gibi algılanıyor, Müslüman da terörist olarak isimlendiriliyor. Hegemonik güçler ve yandaşları, kendilerine alternatif olması muhtemel her hareketi veya farklı düşünce ve sahiplerini terörist olarak vasıflandırıyor, ardından da bu düşünceye ve sahiplerine karşı her türlü terörist müdahaleyi, sözüm ona, meşru müdahale olarak dünya kamuoyuna lanse ediyorlar.

Oysa ne İslam'ın ne de Müslümanların terörle birlikte anılmaları mümkün değildir. Çünkü İslam, tedhişçiliği, masum insanlara yönelik katliamı, zarar vermeyi, bozgunculuğu yasaklayan bir dindir: "Allah'ın ahdini bozanlar ve Allah'ın birleştirmesini emrettiğini ayıranlar ve yeryüzünde bozgunculuk yapanlar. İşte lanet onlara ve kötü yurt, cehennem onlaradır." (Ra'd Suresi / 25)