Dr. Hasan Turabi Tekrar Hapiste
Sudan Halk Kongresi lideri Dr. Hasan Turabi (72), Sudan askeri rejimi tarafından 31 Mart 2004 tarihinde gece yarısı gözaltına alındı. Sudan İçişleri Bakanı Abdurrahim Muhammed Hüseyin, Dr. Turabi'nin fitne çıkarmak, güvenlik ve istikrarı bozmak suçlarından tutuklandığını açıklarken; Hükümet Sözcüsü İbrahim Malik ise Turabi'nin darbe girişimini teşvik töhmetiyle gözaltına alındığını söyledi. Halk Kongresi tarafından yapılan açıklamada ülke çapında partilerine ait irtibat bürolarının %80'inin kapatıldığı ve partinin ikinci adamı İbrahim es-Senusi ile parti liderlerinden Bedruddin Taha'nın da tutuklandığı belirtildi.
Sudan Halk Kongresi'nin üst düzey 7 yöneticisi ile Sudan ordusunda görevli 10 subayın, darbe hazırlığında bulundukları iddiasıyla gözaltına alınmasından birkaç gün sonra tutuklanan Hasan Turabi, 1989 yılında Ömer el-Beşir liderliğinde gerçekleştirilen askeri darbeyi desteklemişti. Ömer el-Beşir, 1999 yılında ihtilafa düştüğü Turabi'nin başkanı olduğu parlamentoyu feshetmişti. Turabi'nin ayrılıkçı Sudan Halk Kurtuluş Hareketi (SPLA) ile Londra'da bir anlaşma imzalaması üzerine el-Beşir tarafından 2001 Şubat ayında tutuklanmış ve darbe hazırlığı yapmakla suçlanmıştı. Turabi, büyük bölümü evinde olmak üzere üç yıl gözaltında tutulduktan sonra 13 Ekim 2003'de özgürlüğüne kavuşmuştu.
Pakistan Uleması: "Ordunun Saldırıları İslam'a Aykırıdır'
Pakistan'da bir bildiri yayınlayan 70 kadar İslam alimi, Pakistan askerlerini ordunun Afganistan sınırındaki özerk kabileler bölgesi Veziristan'da düzenlediği operasyonlara katılmamaya ve emirlere karşı çıkmaya çağırdı. Bildiride saldırıların İslam'a, hukuka ve ahlaka aykırı olduğu; Taliban ve el-Kaide militanlarına karşı düzenlenen saldırıda ölen Pakistan askerlerinin de "mümin" olarak ölmeyeceği belirtildi.
Pakistan ordusu, ülkede bulunan ABD askerlerinin de katılımıyla aşiretlerin kontrolündeki yarı özerk Güney Veziristan bölgesinde bulunan Vana'da Mart ayı ortalarında beş bin askerin katıldığı bir saldırı düzenledi. Pakistan yetkililerinin açıklamalarına göre saldırılarda el-Kaide ve Taliban militanları oldukları belirtilen 55 kişi hayatını kaybederken 150'si de tutsak edildi. 15 gün süren şiddetli çatışmalarda 49 Pakistan askeri de öldürüldü.
Nasrullah: "Hizbullah Hamas'ın Emrindedir!"
İsrail işgaline başarılı bir şekilde direnen ve Siyonistleri büyük ölçüde Lübnan'dan kovan Lübnan İslami Direniş Hareketi Hizbullah'ın lideri Şeyh Hasan Nasrullah, Lübnan'ın başkenti Beyrut'ta Şeyh Ahmed Yasin'in şehadeti dolayısıyla tertip edilen gösteride yaptığı konuşmada, Hizbullah'ın İsrail'e karşı mücadelede Hamas ile işbirliğini artırdığını belirterek, "Bütün içtenliğimle söylüyorum ki, sizin savaşınız bizim savaşımızdır. Sizin barışınız bizim barışımızdır. Sizin Şeyhiniz (Ahmed Yasin) bizim şeyhimizdir. Sizin kanınız bizim kanımızdır. Hamas liderliğine şunu söylüyorum: Şu andan itibaren Hizbullah içindeki bizleri, sizin komutanlığınız altındaki Hamas üyeleri ve askerleri olarak görebilirsiniz" dedi.
Hizbullah, Filistin direnişine en fazla destek verenlerin başında geliyor. Şeyh Ahmed Yasin'in şehid edildiği 22 Mart'ın hemen ertesi günü İsrail'e misilleme amacıyla Şaba' çiftliklerine operasyon düzenlemişti.
Suriye'de Kürt 'Serhıldan'ı
Deyru'z-Zor kentinden Futuvve takımını desteklemek için gelen taraftarın kışkırtmasıyla Kamışlı kasabasında patlak veren çatışmalar Kürt 'serhıldan'ına (ayaklanma) dönüştü. 12 Mart'ta başlayan olaylar ülke geneline yayılarak bir hafta boyunca sürdü. Kamışlı, Haseke, Amude, Derik, Debasiye, Aynu'l-Arab, Re'su'l-Ayn ve Afrin gibi Kürt bölgelerinde hızla yayılan olaylar, Şam ve Halep gibi büyük kentlere de sıçradı. Çatışmalarda çoğunluğu Kürt 80 kişi hayatını yitirdi, yüzlercesi yaralandı ve binlerce kişi gözaltına alındı. Bazı kentlerin kontrolünü ele geçiren Kürtler, Suriye bayraklarını yakıp Hafız Esad'ın heykellerini kırdılar, resmi binaları ve araçları ateşe verdiler.
Suriye'nin doğusunda yer alan Kamışlı, Deyru'z-Zor, Rakka, Haseke gibi kentlerin bulunduğu bölge Esad rejimine muhalefetiyle tanınıyor. Bölgedeki bedevi Araplar Baas partisinin sağ versiyonunu temsil eden Saddam'ın fanatik yandaşlarıdır ve Suriye yönetimiyle aralarında ciddi bir husumet söz konusudur. Cezire bölgesinin ağırlıklı nüfusunu oluşturan Kürtler ise Suriye orijinli 'Yekiti' partisi ile Barzani'nin Kürdistan Demokrat Partisi sempatizanıdırlar. Suriye rejimine muhalif iki kesim arasında başlayan çatışmalar daha sonra Suriye polisinin Kürtlere karşı şiddet kullanması sonucu Kürtlerin rejimle hesaplaşması eksenine kaymıştır.
Kamışlı olaylarının altında kuşkusuz Suriye rejiminin uyguladığı asimilasyon ve inkar politikaları yatıyor. Cezire bölgesinde 1962 yılında yapılan nüfus sayımı sonrası 200 bin Kürt, vatandaşlıktan çıkarıldı ve yabancı (ecnebi) addedildi. Ayrıca 70 bin Kürt de yok (mektum) sayıldı. 1966 yılında 120 bin Kürt 332 köyden sürüldü, yerlerine bedevi Araplar yerleştirildi ve böylece Türkiye Kürtleriyle irtibatlarını kesmek için sınır boyunca tampon bölge oluşturdu. Tüm siyasi ve kültürel haklarından mahrum bırakılan Kürtler arasında Irak Kürdistan'ındaki devletleşmenin de etkisiyle milliyetçilik yaygınlaşmakta.