'Oku' emri ile muhatap olan ve kendilerine 'Kitap' indirilen bir topluluk olan Müslümanların son dönemlerde okumaya ve kitaba karşı olan zafiyet ve ilgisizlikleri son yıllarda sadece Müslümanlarla sınırlı kalmayıp dünya genelinde okuma eylemine ve kitaba olan ilgisizlikle paralel bir gerçek olarak karşımızda durmaktadır. İnsanların okumaya olan ilgisizliğinin mutlaka tartışılması gereken birçok yönü mevcuttur. Bu sebeplerin başında hiç kuşkusuz egemen olan güç sahiplerinin engelleri başta gelmektedir. İnsanların hayatından kitabın uzaklaştırılarak bilgilendirilmenin önüne geçildiği, okumak isteyenlere ise seçenek olarak gerçekdışı hayal ürünleri olan Harry Potter türü kitapların sunulduğu bir dönem yaşamaktayız.
Almanya'nın Dusseldorf şehrinde bulunan İrşad Kitabevi de, topluma ve tarihe karşı olan sorumluluğumuzun unutulduğu bu süreç içerisinde kitabın hayatımız içerisinde ki asli yerini alması, kulak'tan dolma değil, sahih bilginin kaynağı olan Kur'an ve insanı geliştirerek olayların okunmasını öğreten, gerçeğin bilgisine ulaştıran kitaplara ulaşmamızın fırsatlarını aramakta ve sunmaya çalışmaktadır.
Bu noktada sorumluluğunu yerine getirmek için çeşitli vesileleri değerlendiren İrşad Kitabevi Duisburg'da 19 Aralık'ta başlayan kitap fuarı etkinlikleri içinde 27 Aralık Cumartesi günü "Okuma Kültürü ve Kitapların Hayatımızdaki Yeri" başlıklı bir panel düzenleyerek bu konuyu tartıştı.
Hasan Korkmaz'ın yönettiği ve Abdurrahman Dilipak, Hüsnü Yazgan ve Hamza Türkmen'in konuşmacı olarak katıldığı panel yoğun katılımla gerçekleştirildi.
Ana kitabımızın, Kur'an olduğunu belirten Hüsnü Yazgan, Kur'an'ı gereği gibi okumaktan uzaklaşmamızla beraber, okuma eylemine de gereğince değer vermemeye başladığımızı belirtti. İnsanımızın okuduğu kitaplara nitelik açısından baktığımızda bir tüketim endüstrisi ile karşı karşıya bulunduğumuzu belirten Yazgan; Türkiye'de gerçekleştirilen harf devrimi ile de kendi kültürümüze ihanet edildiğini vurguladı.
Okumak üzerine vecizeler ve ilginç anekdotlarla konuşmasını süsleyen Abdurrahman Dilipak ise, Batı'da 30 bin satan bir kitabın Türkiye'de ancak bin tirajla basılabilmesindeki vahim duruma işaret ederek, okumadıkça kendimizi yenileyemeyeceğimizi, dolayısıyla da zindeliği yakalayamayacağımızı belirtti. Kur'-an'ın sürekli okumayı ve tefekkür etmeyi özendirdiğini ifade eden Dilipak, bilenlerle de istişare ederek hem İslam disiplinlerinin hem de yaşantımızla ilgili ilim ve disiplinlerin öğrenilmesinin gerekliliğine dikkat çekti.
q |
Kitab'ın Allah tarafından öğretildiğini, Kur'an'daki ve evrendeki ayetleri aynı anda okuyup aralarında bağ kurmamız gerektiğini belirten Hamza Türkmen ise, kitap merkezli bir ümmet yapısından tarihi süreç içinde uzaklaştığımızı, uğradığımız zilletin temel nedeninin de bu olduğunu söyledi. Endülüs döneminde İslam kütüphanelerinin yüz binlerce kitapla dolup taştığını belirten Türkmen, bugün ise 1000 Alman'a bir yılda 2.800 kitap düşerken, 1000 Türkiyeliye ise ancak 7 kitap düştüğünü vurguladı. Bugün Batı'da da okumanın magazinleştiğine değinen Türkmen, Batı'da ciddi okumaların sistem karşıtları ve küreselleşme karşıtları arasında güç kazandığını; İslam ümmetini yeniden inşa etme sorumluluğuna sahip Müslümanların da müşküllerini halletmek için okuma eylemine ibadi bir görev olarak yaklaşmaları gerektiğini söyledi. Panele dinleyicilerden gelen sözlü ve yazılı sorulara konuşmacıların verdikleri cevaplardan sonra son verildi.