Irak'ın içine sürüklendiği durum; Birinci Cihan Harbi sonrası paylaşımın bitmemesinin devamı niteliğindedir. Emperyalist güçler -dün İngiltere, Fransa vs. idi. Bugün ise başını ABD çekiyor- işgal ettikleri yerlerden çekilirken, fitne tohumlarını ekerek ve fitneyi besleyen ortamları oluşturarak oradan çekiliyorlar.
İngiltere, İslam coğrafyasını her zaman tedirgin edecek fitnenin başı İsrail'i bölgeye yerleştirdi. Irak'ı da problemli olarak ABD'ye devretti. NATO-Varşova paylaşımında Irak, Rus cephesine düştü. ABD, Rus cephesine düşen tüm ülkelerin -1990 sonrası hakimiyetinin pekişmesi açısından- var oluş sebeplerinin tamamını alt-üst etti. Irak bundan fazlasıyla nasibini aldı ve işgal edildi. İşgal gerekçelerinin hiç birisi doğru çıkmadı. Ne nükleer silah bulundu, ne Irak'a demokrasi geldi, ne de el-Kaide ile ilişkileri tespit edilebildi.
ABD işgalinin, görünen nedenlerinin ötesinde bir anlam taşıdığı bugün açığa çıkmış bulunuyor; dünya hakimiyetini pekiştirmek, İsrail'in güvenliğini sağlamak, ilerde kendisine rakip olabilecek İslami anlayışları bertaraf etmek. Bu, aynı zamanda Irak'ın yer altı zenginliklerine de el koymak demektir. Birinci Cihan Harbi'nde halledilemeyen paylaşım, 21. yy. da ve ABD usulü ile halledilmiş olacak.
Irak'ın geleceği artık Iraklıların ellerinde değil. Gerçi İslam dünyasının hangisi bu hakka sahiptir anlamak zor.
Irak, uluslararası bir mesele haline geldi ve çözümü de ancak uluslararası çabayla mümkün. ABD, uluslararası kurum ve kuruluşları kendi yan örgütü gibi görüyor. NATO, BM vb. uluslararası kuruluşlar, artık ABD'nin oyuncağı haline geldi. Irak'taki çözüm de adına uluslararası da dense ancak ABD inisiyatifinde çözüme ulaşabilir.
Irak din, etnik köken ve kültür itibariyle çeşitlilik gösteren bir coğrafyadır. Aynı çeşitliliği komşularında da görebiliriz. Arap, Kürt, Türkmen ve Farisi vb. Müslüman olan tüm anasırı ihtiva ediyor. Böyle bir coğrafyada çok kaba bir genelleme ile çözüm aranırsa kaos çıkar. ABD, Irak halkını anlamadan ve kale almadan bir düzenleme peşinde, bu da mümkün değil. Saddam döneminde iktidar olan Sünni Arapları cezalandırdı, onlara güvenmedi. Onlar da göründüğü gibi Felluce'de direniyorlar. Bu, aynı zamanda Sünni Arap aleminin de tepkisini çekti. Hiçbir Sünni Arap ülkesi ABD'nin Irak politikasını içine sindiremedi. Bu da ABD'yi Arap desteğinden mahrum bıraktı. Şiileri de sürece katmada temkinli davrandı. Şiiler de bir nevi 'bekle gör' politikası güdüyorlar. İlk işgalde dolaylı destek verseler de, kendileri dışlanınca yavaş yavaş tepki vermeye başladılar. Irak Şiası, adı ne olursa olsun İslami bir yönetimden yana. Bu da ABD'nin genel dünya politikasına terstir. İslami bir idare sıkıntı doğurur, ayrıca Şianın gerisinde İran'ın olup olmaması da tedirginlik doğuruyor.
Irak'a komşu ülkeler de hesaba katılmalıdır. ABD bunu önce yok saydı. Zaman ilerledikçe, direniş kuvvetlendikçe Irak'a komşu ülkelerin hassasiyetlerine kulak vermek zorunda kaldı. İran ve Türkiye bu hususta ABD için bir problem. Onların hassasiyetlerini kale almak zorunda. Bu da ABD'nin Kürtlerle olan ilişkisini yeniden gözden geçirmesi anlamına geliyor. ABD, işgalden sonra en sadık tebaasının hakkını da vermek istiyor.
Irak bir satranç tahtası gibi. Çok dikkatli ve uzun zamana yayılan bir strateji ile bir çözüm bulabilir. ABD eğer bölgeden gitmek niyetinde değilse, Kürtlerle iş tutar ve Kuzey Irak'a yerleşerek Suriye, Türkiye ve İran'a isteklerini kabul ettirir. ABD'nin böyle bir amacı var ise, o zaman Irak'ın kilit noktalarına Kürtleri yerleştirir. Kürt bölgesini yatırım ve idare merkezi haline getirir. Sünni Arapları, Türkmenleri ve Şiileri ikinci plana iter. Bölgede de huzur ve sükun asla sağlanamaz. Irak Filistin'e, direniş de intifadaya dönüşür. Irak halkı da gittikçe İslami kimlik kazanır ve sertlik yanlısı yapılanmalar rağbet görür.
Eğer ABD, İsrail'in güvenliğini sağlamak ve Ortadoğu'da ilişki kuracağı bir ortam oluşturmak niyetinde ise; o zaman Suriye'yi bertaraf edip, Şiiler ve Türkiye'yi yanına çeker ve hem İsrail'in güvenliğini sağlar hem de kendi ekonomik ve politik çıkarlarını korumuş olur.
Yok eğer Afganistan gibi kargaşa oluşturup düşmanlık tohumları ekerek geri çekilmek istiyorsa, o zaman da Kürtleri biraz arkalayıp alacağını-talan edeceklerini talan ederek, İsrail'e de şimdiye kadar yaptığı desteğini sürdürerek işi sürüncemeye bırakır. Muhtemelen ABD, Irak'tan kısa bir zamanda çekilecek, yerine Kürt merkezli bir Irak bırakacak. Bu da bölge için uzun zaman sürecek bir iç savaş demektir.