Cuma namazı vaktinin memurlar için tatil sayılması hakkında getirilen kanun teklifi hakkında ileri sürülen görüşler kafaların karmakarışık olduğunu göstermesi bakımından ilginç bir örnek oluşturdu...
... Ben, başta şunu belirteyim ki, bu teklifin yasalaşmasına muhalifim. Fakat benim gerekçem CHP'lilerinkinden bütünüyle farklı sebeplere dayanıyor. Ben, cuma namazı vaktinin memurlar için öğle izni sayılmasını, kafaları yeterince karışık olan bazı müslümanların kafasını iyice karıştıracağı ve onları "yanlış bilinçlendireceği" mülahazası ile muhalefetimi belirtiyorum. "Oruç tutuyorsunuz, namaz kılıyorsunuz karışan mı var, Allah'tan daha ne istiyorsunuzculara" kafaları karıştırmak için bir fırsat daha verilmesini istemediğim için bu yasa teklifine muhalefet ediyorum.
Fakat CHP'li milletvekillerinin muhalefetini de bütünüyle tutarsız buluyorum. Aslında teklifin bu haliyle kanunlaşması laikliğe aykırı sayılsa bile bu, CHP'lilerin ileri sürdüğü gerekçelere dayandırılamaz. Olsa olsa devletin dini manipüle etmesi noktai nazarından bir aykırılık ileri sürülebilir. Fakat bu da "Türk usulü laikliğin" ruhuna uygun düşer. Çünkü Türkiye'de laiklik zaten dinin devlet tarafından manipülasyonuna dayandırılmaktadır. Diyanet işleri Başkanlığının devlet örgütü içinde işletilmesi bu anlayışın yansımasıdır.
Öte yandan cuma namazı vaktinin tatilden sayılmasını laikliğe aykırı bulanların şimdiye kadar nasıl olup da Ramazan ve Kurban bayramlarının laikliğe aykırı olduğunu akıl edemedikleri de şaşılası bir olaydır.
Her ne ise.. Ben, seküler devletin müslümanlara "lütuf ve ihsan" ettiği kırıntılarla yetinmesine, üstelik bundan memnun olmalarına, üstelik böyle talepler içinde bulunmalarına razı olamıyorum. Bu, müslümanların işini zora koşmak anlamına gelmemelidir. Hele onların, üstlerine bela çekmelerini istediğim anlamında hiç yorumlanmamalıdır. Benim tavrım, zihin karışıklığını önlemeye matuftur.
Fikrimi daha uç noktada ifade etmek için şunu söylüyorum: Seküler devlet, değil cuma namazı tatiliyle; kendi manipülasyonunda bulunan şartların tümünü uygulayarak bile beni kandırıp avutamaz. Çünkü son tahlilde, bütün bunları bana veren bir el vardır ve benim o ele medyunu şükran olmam istenmektedir. Bense, onun bunun verecekleri sadakalarla yetinecek müslümanlar değil; kendi hakkını kendi inisiyatifi ile söküp alacak ve bundan dolayı kimseye minnet duymayacak müslümanlar arıyorum.
20 Mayıs 1995 Yeni Şafak