Almanya'dan arayan RP'li okuyucum "ne olur biraz vekar, diye feryad ediyor. Ne olur biraz izzeti nefis, biraz ciddiyet." Tepkisi RP'li yöneticilere...
Önümde Hürriyet'in haberi var: "RP'den ANAP'a açık çek" başlığı ile verilmiş. Alt başlıkları okuyalım: "Refah lideri Erbakan'ın koalisyon için ANAP Genel Başkanı Yılmaz'a, "Getirin partinizin seçim beyannamesini imzalayalım, sonra da birlikte uygulayalım" önerisinde bulunacağı açıklandı. Açıklamayı, RP Tanıtma Başkan Yardımcısı ve Ankara Milletvekili Hasan Hüseyin Ceylan yaptı. Ceylan, Erbakan'ın Yılmaz'a, 'Temel meşelerde hiçbir görüş ayrılığımız yok. Sizin seçim beyannamesi, hükümetimizin programı olsun" diyeceğini de belirtti. Yılmaz'ın "Bana mason dediler, özür dilesinler" sözleri için de Ceylan, "Bu iddiayı Gökçek ortaya attı, özür dilemeye hazır" dedi. Melih Gökçek de "Üzerimize düşeni yaparız" diyerek özür dileyeceğini ima etti. Bir başka RP kurmayı da, "Hocamız, başbakanlığın dönerli olması önerisini götürecek. Protokole bağlanacak bu formüle göre, ilk iki yıl Hocamız, sonraki iki yıl da Sayın Yılmaz başbakanlık koltuğuna oturur" dedi.
Refah Partisi'nin ANAP'la koalisyon yapmak istediği belli. Bunun için girişimler de oluyor. RP'nin böyle bir koalisyonda yer almasında yarar da var. Ancak ben, Abdullah Gül'ün Kuramazsak da dert değil. Ne pahasına olursa olsun hükümet olmak istiyor değiliz" şeklindeki sözlerinden umutlanarak, bu noktada ortaya konan ve "yeter ki iktidara gelelim" sancısına dönüşen aşırı talepkar tavırların gerileyeceğini ümid etmiştim. Ama, her atılan adım, bir öncekini aratır bir vakar aşınmasına dönüşüyor.. Olmaz böyle şey.
Ben RP kadrolarının hükümette mutlaka yer alabilecekleri bir formül biliyorum: Feshedersiniz partiyi, ANAP'a iltihak edersiniz, ANAP lideri Mesut Yılmaz da size istediğiniz kadar bakanlık verir. Böylece bir kadronuzda gördüğünüz kerameti, ülke yönetimine intikal ettirmiş olursunuz.
İsteriğiniz bu mu?
Yanlış mı anladım yoksa?
Siz, parti programına önem vermiyorsunuz. Oysa halkın önüne unu sürdünüz ve onunla oy istediniz. Meydan meydan onu anlattınız. Şimdi ANAP'ın "batıl" seçim beyannamesini hükümet programı yaparmışsınız. Aferin size. Siz Adil Düzen'e Önem vermiyorsunuz. Oysa RP tabanının onu savunmak için göbeği çatladı. Siz meydanlarda söylediğiniz sözlere önem vermiyor, hemen özür diliyorsunuz. Oysa sizi dinleyen insanları o sözlere angaje ettiniz. Siz, kendi liderinizin izzeti nefsine bile önem vermiyorsunuz. Birinci çıkığınız bir seçimden sonra, sırf ortaklık için kendi liderinizin başbakanlığından bile vazgeçebilirmişsiniz. Bu nasıl anlayış böyle? DYP kadrosu bile, kıytırık, tartışmalı bir fark için ANAP liderine Çiler'in başbakanlığını dayatırken, siz dönüşümlü başbakanlık düşünebiliyorsunuz...
Nedir kuzum bu iktidar tutkusu?
Biliyor musunuz, Çiller de Gümrük Birliği'ne tıpkı sizin iktidar olma tutkunuza benzer bir yaklaşımla girdi. 'Ya gireceğiz, ya gireceğiz" dedi ve ucuza kapatıldı. "Ya koalisyon, ya koalisyonun sonu da öyle bir ortaklığa dönüşecek gibi...
Oysa, Türkiye RP çizgisinde bir iktidara doğru gidiyor, ama RP'li Kadroları da sınıyor millet Bakalım hangi safhada hangi tavrı sergileyecekler? Önemli olan milletin yüreğinde oluşan iradeyi kavramak ve onun takvimine uygun bir stratejiyi bulmak. Şu tavırlar, ne yazık ki, iktadar için işi ucuza kapatılabilecek bir haleti ruhiyeyi yansıtıyor ve olumlu puan almıyor...
... Şu an verilen imaj ise, "iktadar için vazgeçilmeyecek değer yok" şeklindedir. Benim endişem, gelecek seçimde RP'nin millet huzuruna çıkaracak tez bulamayacak olmasıdır. Çünkü kendisine "Bunlardan hangisi yarın bir koalisyon pazarlığında vazgeçilebilir niteliktedir?" sorusu yöneltilecektir.
Yeni Şafak gazetesi 4 Ocak 1996