Madde Göç ve Özlem Özyurt'un aziz hatıralarına
Buradayım yangının tam ortasında
kor ateşler göl olacak biliyorum
ve ben zencilerin ağladığı yerden
geliyorum
yüreğimde şafaklı yarınlar
sonsuz bir aşk var
uzakta bir yaralı ceylan düşmüş
yamacına varoşların
kovulmuşları atılmışları coplanmışları
unutmamalısın
amerikayı ve 'evrensel intifadayı'
ırmakların namını
rüzgarların nişanını
imanımın celadetini
ey çağ tanığı
yollar kanıyor
kelimeler kanıyor
amansız takiplerin gölgesinde
şehrin bekçileri tutuyor yerli halkın
alanlarını
herkes tanındı
ben kimliğimle kalakaldım arka
sokaklarda
aynalar kırıldı kaldı ortada kartal çığlığı
bayım üşüyoruz kimse aldırmıyor
biri dilini sarkıtmış bana
inadına porselen dişler topluyorum bana
yasak alanda
biz gerçeğiyiz bu ülkenin sizler yalanı
yıllardır attığınız taşlarla doldurduk
küpleri
sinemize çektik hep zarif ihanetleri
kara bir şubat rüzgarı kapladı kentleri
halk yorgun ateşlerde ümitsiz tedirgin
tedirgin kaldık hayatta
yaşadığımız gece köpek sesleri geliyor
karanlıklardan
cahiliye hışırtıları
vahşi görünümlü gövdeler
bana yasak alanlarda
günleri ağartan bir renk olmadı
ama dallar kırılsa da bir gün rüzgâr
eğilir
değil mi ki yüreğimde şafaklı yarınlar
sonsuz bir aşk var
ve nar çiçeği hıncım
orada iki alan
birinde zenci halklar
birinde eşkıyalar
biri gettolarda varoşlarda yaşar
biri şehrin zengin damarlarında
birinde tukaka kara çocuklar
birinde çağdaş beyazlar
kimliğe göre parçalanmış alanlar
acı ve derin bir akıntıyla ikiye bölünmüş
hayat
yasaklarla donatılmış coğrafyada
ağır sevdamla
zencilerin ağladığı yerden geliyorum
narin bir kelebek gibi titreyen
küçücük kızların dövüldüğü yerden
soğuk yağmur altında
geliyoruz tarihin göz yaşı akıttığı
yerden
ey ülkem senin kızların bir gün dönecek
sürgünden...