Hatırlayacaksınız; Akın Birdal'ın kurşunlanmasının ardından, devletin başbakanının başı çektiği bir "iç hesaplaşma"cılar takımı peydah oluvermişti. Yine hatırlayacaksınız, bu takıma sonradan dahil olanların bir kısmı, daha önce "huzura ve demokrasiye kurşun"cular ekibinde yer alıyordu.
"İç hesaplaşmakların neyi hesapladıkları, oldukça açıktı. Bir taş atıp birkaç kuşu mideye indirmenin peşindeydiler. Öyle ya! Olayda bir iç hesaplaşma parmağı olunca, suikast, vaka-i âdiyeden bir vaka addedilerek, devletin (bir kısmı Susurluk asfaltına yayılan) kanlı elleri bahse konu olmaktan çıkartılacak; öte yandan devletin elindeki gerilla komutanı eskisi bir adamın sorgusundan sızdırılan "ölüm ve lanet listesi"nin ilk sıralarında yer alan Birdal'ın (devlet güvencesiyle) hedefe çakılmasının hesabından da kurtulunacaktı. ("Ne de olsa olay bir iç hesaplaşma kardeşim! Kimin nerede, kiminle ve nasıl hesaplaşacağı da bilinmez ki, devlet önlem mönlem neyin alsın!")
Mideye indirilmek istenen bir başka kuş da, her iç hesaplaşmada olması gereken, çok eski çağlardan beri bu tür hesaplaşmaların doğasında hep bulunagelmiş olan ihanet kavramının, yürütülen psikolojik savaşa yapacağı katkıdır kuşkusuz. Bu kuş, fazlasıyla konjonktüreldir de... "Örgüt darbe üstüne darbe yemektedir...", "örgüt çökmektedir...", "çözülmektedir...", "dağılmaktadır...", "kendi kendini vurmaktadır...", "Şemdin'den daha fazla PKK'cı olan Akın haklanmaktadır..."
Konjonktürsever kuşumuz, bu ihanet çemberinin taraflarından hangisinin hayın olduğunu da biraz ciklemiş olsaydı, fazla düşünmemize gerek kalmayacaktı. Akla binbir türlü soru geliyor: Akın Birdal'la içten hesaplaşanlar, ne hayınlığını görmüşlerdi de hesap kesmeye kalkışmışlardı? Demek herkesin gözü önünde olan, dibine kadar legal çalışan bir adam, gizli-kapaklı bir sürü iş çevirmesi yetmezmiş gibi, bir de hayınlık edecek vakit bulabiliyordu? Peki iç hesaplaşmanın vurucu tarafı, nasıl oluyordu da vurulan tarafın yanında yer alıyordu? Bunlar cani oldukları oranda sadist de mi oluyorlardı? Yoksa bu sorulara hiç gerek yok muydu? Ne de olsa bir iç hesaplaşmaydı, olmuş bitmiş miydi?..
Evet oldu olmasına ama, herhalde henüz bitmiş değil. Ortada bir iç hesaplaşmanın olduğu da doğru ama, hesaplaşanlar vurulanlar değil.
Akın Birdal'ı kurşunlayanların ele geçirilmesinin ardından bizim "iç hesaplaşmacılar" takımı küme düşmüş oldu. (Bilindiği gibi bu takıma sonradan dahil olan "huzura ve demokrasiye kurşuncuların bir kısmı ise, kendilerini Miami sahillerinde yaşıyor zannettikleri için bir psiko-terapi kliniğine kapatılan eski arkadaşlarını ziyaret etmek üzere Amerika'ya uçtular).
Ortada kalakala bir başbakan kaldı, bir de Fehmi Koru... Çeteciliği ülkücülere yakıştıramayan Fehmi Bey (Birdal'ı kurşunlayan "delikanlının, "her Türk'ün yapması gereken bir eylemdi" beyanına rağmen) olayın ülkücülerle irtibatlandırılmasına bir anlam veremiyormuş. Ne diyelim ki? Allah hepimizin fehmini korusun. Başbakan'a gelince, o da faillerin bulunmasından sonra topu Emniyet'e atmakta gecikmeyerek, ne kadar sorumlu, titiz ve bu sayede mesut bir devlet adamı olduğunu bir kez daha göstermiş oluyordu.
Bu noktada haksızlık etmemek lazım. Emniyetteki "çocuklar", hesaplaşmanın içeridenliğini dosdoğru tutturmuşlardı. Kimin kiminle hesaplaştığı da varsın ıskalansındı! Hem, fail mail bulunmayacağı için, kim kafasını yorardı, kimin kiminle hesaplaştığına. Sonra bu PeKaKa'cılardan herşey beklenirdi. Onları mezarlarında bile rahat bırakmamak, (teşebbüs edildiği üzere) mümkünse çıkarıp yakmak lazımdı. Gözün gözü görmediği bu öfke ve lanet anaforunda, yaftayı yiyen de başının çaresine bakardı...
Ama derken "şok" edici bir gelişme yaşandı. TV ekranlarının altından geçen bomba süsü verilmiş bantlarda yazdığına göre, Akın Birdal'a suikast girişiminde bulunanlar yakalanmıştı. Her şeyden önce "vay canına"ydı! Bu da nereden çıkmıştı? Bir iç hesaplaşma mı söz konusuydu? Yeşilin gözlerinden muhaberat mı kapılmıştı? JİTEM, MİT, Özel Harp, Özel Tim, BeÇeGe, Çevik Ayşe, Doğu Perinçek neredeydiler? Bu iç hesaplaşmanın hayınları kimlerdi, neredeydi, nasıldı vs.?
Sahi, yakalanan bu adamlara ne şekilde ulaşıldığına dair yapılan açıklamalar sizi tatmin etti mi?
Oldu o zaman.