Tüm zulüm düzenleri istihdam ettikleri göz boyayıcıları/sihirbazlar tarafından üretilip, ellerinde bulundurdukları propaganda/kitle iletişim araçları yoluyla kitlelere benimsettikleri efsane ve imajlarla ayakta durur. Üretilen efsanelerin etkisiyle zulüm düzenlerinin yenilmez olduğuna, her şeye kadir olduğuna inandırılan kitleler, zulme ve zalimlere karşı direnç gösterme gücünü tamamen kaybetmekte, büyülenmiş bir halde zulüm sistemlerine kölelik yapmaktadırlar. Tarih boyu tüm zalim güçler, saraylarında kendileri adına efsaneler üretip yayarak kitleleri büyüleyen sihirbazlar/göz boyacılar istihdam etmişler, onlara büyük imkanlar sağlamışlardır.
Aynı durum günümüz için de geçerlidir. Bugünün Firavunları da, kitleleri kendilerinin her şeye kadir olduğuna, her şeyden haberdar ve her şeyi görüp bilir olduklarına inandırmak için, bu alana büyük yatırımlar yapmakta, kendilerine hizmet eden bugünün sihirbazları besleme medya organlarına hazinelerinden büyük imkanlar aktarmaktadırlar.
Geçmişin sihirbazları, halkın karşısına geçip el marifetiyle icra ettikleri illüzyonlarla kitleleri büyülüyorlar, Firavunlara köleler devşiriyorlardı. Bugünün sihirbazları olan besleme medya organları ise, efendileri olan çağdaş Firavunlar adına üretip yaydıkları efsanelerle kitleleri büyülemekte, Firavunların ne kadar güçlü, yenilmez, efsanevi oldukları propagandasıyla kitleleri köleleştirmektedirler.
Hz. Musa'nın asası yılanları yutuyordu, Hizbullah'ın direnişi yalanları yuttu
Kur'an'da, Hz. Musa'nın İsrailoğulları'nı köleleştiren ve yeryüzünde bozgunculuk yapan Firavun zulmüne karşı mücadelesi anlatılırken, Firavun'un, Hz. Musa'nın tevhid ve adalet çağrısını etkisizleştirmek için sihirbazları sahneye sürmesi ve sihirbazların uydurduklarının hakikat karşısında yerle bir oluşu şöyle konu ediliyor:
"Sihirbazlar geldiklerinde Firavun'a: Şayet biz üstün gelirsek, muhakkak bize bir ücret vardır değil mi? dediler.
Firavun cevap verdi: Evet, o takdirde hiç şüphe etmeyin, gözde kimselerden de olacaksınız.
Musa onlara: Ne atacaksanız atın! dedi.
Bunun üzerine iplerini ve değneklerini attılar ve: Firavun'un kudreti hakkı için elbette bizler galip geleceğiz, dediler.
Sonra Musa asasını attı; bir de ne görsünler, onların uydurduklarını yutuveriyor! (Bunu görünce) sihirbazlar derhal secdeye kapandılar.
Alemlerin Rabbine, iman ettik, dediler.
Musa ve Harun'un Rabbine iman ettik." (Şuara, 26/41-48)
İllüzyon yaparak kitleleri büyüleyen ve göz boyama yöntemleriyle Firavun'un zulüm düzenini kitlelerin gözünde büyüttükçe büyüten, Firavun'u ilahlaştırıp kitleleri köleleştiren sihirbazların illüzyonları, Hz. Musa'nın getirdiği Rabbani hakikat karşısında iflas etmiş, bunların göz boyamadan ibaret birer aldatmaca oldukları anlaşılınca Firavun'un zulüm düzeni büyük bir darbe yemişti.
Hz. Musa'nın asası, sihirbazların illüzyon yöntemiyle kitlelere yılan gibi hareket ediyor şeklinde gösterdikleri ip ve değneklerini, alemlerin Rabbi yüce Allah'ın izniyle bir çırpıda yutuvermiş, böylece yalan, aldatma ve göz boyama üzerine kurulu Firavun'un ilahlık iddiası yerle bir olmuştu. Bugünün argo tabiriyle, Firavun'un karizması fena halde çizilmiş, artık kitleler zulüm düzeninin bekası için uydurulan efsane ve imajların sahteliğini anlamıştı.
Aynı bozgunu şimdilerde çağdaş Firavunlar da yaşamaya başladı. Hz. Musa'nın asası nasıl Firavun'un sihirbazlarının kitleleri köleleştiren illüzyonlarını yutmuş idiyse, bugün de Hamas'ın, İslami Cihad'ın, Hizbullah'ın ve yeryüzünde zulme karşı İslami uyanışın bayraktarlığını yapan tüm İslami güçlerin direnişi de, bugünün sihirbazları olan besleme medya organlarının zulüm düzenleri adına uydurup propaganda ettikleri efsaneleri, yalanları, imajları yutuyor, yerle bir ediyor.
Siyonist işgalci İsrail'in Lübnan'a yönelik ABD, İngiltere, AB ve BM destekli saldırısı karşısında Hizbullah ve Hizbullah'a destek veren Lübnan'daki diğer İslami güçlerin şanlı direnişi sonunda İsrail'in hiç beklemediği bir şekilde yenilgiye uğramasıyla, besleme medya organları tarafından oluşturulan "ABD ve İsrail'in yenilmezliği", "ABD ve İsrail'in karşısında kimsenin duramayacağı" gibi efsaneler bir kere daha yerle bir oldu. Hizbullah'ın direnişi bu ve benzeri yalanları bir çırpıda yutuverdi, tıpkı Hz. Musa'nın asasının Firavun'un sihirbazları tarafında uydurulan yalanları yutup yok ettiği gibi.
ABD ve şürekasının büyüsü bozuldu
Artık, ABD ve İsrail yanlısı medya organları bile, İsrail'in "yenilmezlik ünvanının" yerle bir olduğunu, karizmasının çizildiğini, işgalci İsrail ordusu için "Ortadoğu'nun en güçlü ordusu" efsanesinin çöktüğünü yazmaya başladı.
İsrail'in Hizbullah karşısında her gün ağır darbeler almaya devam etmesi karşısında telaşa kapılan ABD emperyalizminin devreye girmesiyle 34 gün sonra BM Güvenlik Konseyi'nde kabul edilen 1701 sayılı ateşkesin ardından ilk günlerde işgalci terör odağı İsrail her ne kadar kuyruğu dik tutma kaygısıyla Hizbullah'ı yendiğini iddia etmişse de, geçen günler içerisinde bizzat yetkili ağızlardan yenilgiyi itiraf etmek zorunda kalmıştır.
Bir ezginin sözlerinde denildiği gibi; "Direniş bir asadır, yılanları yutandır." Hizbullah'ın şanlı direnişi, ABD ve İsrail adına üretilen tüm efsaneleri, yalanları yutup yerle bir etmiştir. "ABD ve İsrail'in yenilmezliği" efsanesinin artık apaçık bir göz boyama ve aldatmaca olduğu, tüm dünya halklarına İslami direniş tarafından öğretilmiştir.
ABD'nin her şeye kadir olduğu, yani istediğini yapabilecek kudrette olduğu hurafesine inanmaya devam eden kimse kaldı mı hâlâ yeryüzünde bilemiyoruz ama, şurası kesin ki, ABD ve şürekasının büyüsü, İslami direniş sayesinde kesin olarak bozuldu ve artık yeryüzünde "Söz İslami direnişin!".