Yeni bir yayın döneminin ilk sayısında sizlerle tekrar birlikte olmaktan dolayı Rabbimize hamd ediyoruz. 181. sayımızla Haksöz 16. yılına girmiş bulunuyor. Tam 15 yıldır kesintisiz biçimde sürdürdüğümüz yayın faaliyetini inşallah aynı kararlılık ve inançla sürdürmeye çalışacağız. Gerek yerli gerekse de küresel zulüm olgusuna karşı bilinç ve duyarlılık taşıyıcısı bir mektep, Türkiyeli Müslümanların bir mücadele mevzii olarak gördüğümüz Haksöz'ün bundan sonraki yürüyüşüne tüm okuyucularımızın daha fazla katkıda bulunmasını beklediğimizi bir kere daha hatırlatmak isteriz. Bu çerçevede okuyucularımızın özellikle yeni yayın döneminde aboneliklerini tazeleme ve yeni aboneler bulma konusunda daha duyarlı ve sahiplenici bir tarzda hareket edeceklerini umuyoruz.
Haksöz vahyin şahitliğini kendisine misyon biçmiş bir yayın organı. Nefsimizden başlayarak yakınımıza, çevremize, yaşadığımız dünyaya Kur'an'ın sahih mesajını ulaştırmaya çabalıyoruz. Herkesin dünyayı kendisinden ibaret algılamasına ve doğrunun, hakikatin, güzelliğin herkes için farklı anlamlara geldiğine ve bilinemeyeceğine yönelik şeytani propagandanın yaygınlaştırıldığı bir ortamda "Allah'a çağıran ve ben Müslümanlardanım" diyenler olmayı önemsiyoruz. Kapitalist dönüşüm projelerinin, bireyi merkeze alan, hızlı ve kökten biçimde kuşatan sapkın anlayışına karşı Müslümanlardan olmayı, Müslümanlarla olmayı temel bir kimlik vurgusu kılmaya; birliktelik, fedakarlık, dayanışma ve sorumluluk kavramlarını öne çıkartmaya özen gösteriyoruz.
15 yıllık yayın hayatımızı izleyenler doğru bildiğimizi söyleme hususunda pazarlıkçı tutum içine asla girmediğimizi bilirler. Bundan dolayı eleştirildiğimiz oldu; cezalandırıldığımız oldu; hatta bazı Müslümanlar tarafından dahi aşırılıkla, maceracılıkla suçlandığımız oldu. Ama Rabbimize hamd olsun ki, kendimizle çelişmedik; tüm bu süre zarfında inanmadıklarımızı söylemedik, söylememiz gerekenleri de asla gizlemedik. Sonuçta dönüp arkamıza baktığımızda ortaya koyduğumuz manzaradan dolayı kalbimiz mutmain, kendimize güvenimiz tam. Sözün bedelinin en ağır olduğu, konuşmanın riskli addedildiği en sıcak günlerde dahi o gün ne söylenmesi gerekiyorsa onu söylediğimizi görüyoruz.
Mücadele sürüyor. Kur'an'ın aydınlığında ve Resul (s)'un izinde ümmeti ihya ve tecdit geleneğini, gücümüz oranında canlandırmak için çaba sarf etmeye, şirk ve zulüm karanlığına karşı duyduğumuz buğzu sadece kalbimizde yaşatmakla yetinmeyip dilimizle haykırmaya devam edeceğiz. Emperyalizm, Siyonizm ve işbirlikçilik şeytan üçgeninde Müslüman ve mazlum halkları kişiliksizleştirmeye, köleleştirmeye yönelik saldırılara karşı ilkeli tavrı, mücadele kararlılığını ve Müslümanların birlikteliğini gündemde tutmayı sürdüreceğiz. Her hâlükârda kazananlardan olacağımızı biliyoruz çünkü gaybe iman ediyor, Rabbimizin vaadinin hak olduğuna inanıyoruz. Ama bununla birlikte hakkı haykıran sesin, sesimizin daha gür çıkmasını, daha fazla yankılanmasını da elbette çok arzu ediyoruz. Sizleri sesimize ses vermeye, seslerimizi birleştirmeye ve yükseltmeye çağırıyoruz. Allah'a emanet olun!